DİĞER HABERLER

Blue Hotel; biraz deniz, biraz uyku,biraz Oğuz:)

"...Ayaklarım çimenlerin üzerinde, yüzüm güneşe dönük yazıyorum, Oğuz biraz ileride uyuyor." İnci'nin Güncesini okumak için tıklayın...
 
   
 
 
     
İNCİ’NİN GÜNCESİ

Blue Hotel; biraz deniz, biraz uyku,biraz Oğuz:)

Ayaklarım çimenlerin üzerinde, yüzüm güneşe dönük yazıyorum, Oğuz biraz ileride uyuyor.
O’nu en çok uyurken seviyorum sanırım. Öylesine masum, öylesine doğal ve “kendi” ki…Seyretmekten kendimi alamıyorum. Birkaç kez de yakalandım zaten…

Ohh tatildeyiz ve kafamın içinde mutluluk çanları çalıyor. İstanbul’da korkunç yağmurlar, burada ise pırıl pırıl bir güneş…


“Bodrum” dediğinde şaşırdım önce ;daha sakin, daha doğal bir tatil tercih edeceğini düşünmüştüm. Ama sonra aklıma geldi, senelerdir gitmiyorum ben de Bodrum’a. Söylenen tüm kötü şeylere kulaklarımızı tıkayıp Turgutreis’in mavi sularına tepeden bakan bembeyaz bir otele yerleştik. Otel beyaz, kapılar pencereler mavi, ismi de “Blue Hotel”, tıpkı Chris Isaak şarkısındaki gibi. Otelin önüne gelir gelmez Oğuz’la aynı anda ağzımızdan dökülüverdi şarkı sözü…
Bodrum çok değişmiş evet. Biraz şehir gibi olduğunu kabul ediyorum ama Turgutreis hala eski Bodrum’u hatırlatacak bembeyaz evleri, masmavi denizi ve sükunetiyle insanın aklını başından alıyor. E bir de Oğuz faktörü var tabii aklımı başımdan alan…

Bu beraber çıktığımız ilk gerçek tatil. Onun için de çok büyük ehemmiyet taşımakta.
Bavul hazırlamak tam bir kabustu. Çok fazla şey alsam “İnci n’aaptın 1 aylığına gitmiyoruz” tepkisiyle karşılaşmam çok muhtemel. Az şey götürsem de tatilde giymek için satın aldığım minicik kıyafetlere yazık olacak, e bir de tabi içimde kalacak…

Bu erkek milletini de anlamak mümkün değil. Hem çok şey taşıdığın için dalga geçerler, hem de taşıdığın o çok “şey”leri giyince de gözleri parlar…

Neyse ben bir hilekarlık yaparaktan küçük görünen ama içine çok şey alabilen –her dişiye lazım- bir bavul seçtim; olay çözümlendi.

Ohh biraz deniz, biraz uyku, biraz da Oğuz; bütün isteğim buydu.
Bütün isteğim ve daha fazlası oldu!

Tatilimizin iknci günü küçük bir sürtüşme yaşadık. Güneşlenmekte olduğumuz ismi lazım değil “Beach” te radarlarını ve bikinisini olabildiğince açmış olan bir bağyan Oğuz’a yanaşmak suretiyle “sizi bir yerden tanıyor gibiyim” numarası yaptı. Tanrımmmmm Biraz yaratıcılık yaa lütfennn, 2004 yılında hala şu numarayı yapmayın artık, zorlayın biraz küçük beyinlerinizi, söz o zaman saygı duyup, takdir edeceğim!

Sonuçta bu kadar demode, bu kadar yaratıcılıktan uzak, bu kadar basit bir numara ile girişimde bulunan bayan bende öfkeden çok acıma hissi uyandırdı. Hiç istifimi bozmadan merakla Oğuz’u izlemeye başladım, bakalım ne yapacak ne diyecek diye…

“Öyle mi, nerden olabilir acaba?” demesin mi!!! İşte bu noktada sinirleniyorum,halbuki tek gereken birazcık sabır, bakalım izle ve gör devamında ne olacak. Ama küçük bir hırıltı çıkardığımı hatırlıyorum; homurdanmayla böğürme arası bir şey…Oğuz bana hiç bakmadan bayanla iletişimini sürdürdü;

“Bilmem ki, İstanbul’da felan nerelere takılıyosun, Reina, Buz…?

Ay yok dayanamayacağım ben bu hatuna; “felan” nerelere takılıyorsun diye soruyor benim erkeğime of of of!!!

Ve Oğuz;

“Karşılaşsam da sizi görmeyeceğim, görsem de hatırlamayacağım, hatırlasam da unutmak isteyeceğim yerlere takılıyorum aslında…”

Budur!!!


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>