DİĞER HABERLER

Garip ve zavallı bir hikâye

"Birkaç parça eskimiş parlak şey ve küçük bir oyuncak bebekle otobüs süslendi yeniden yola koyuldular." Metin Aksoy'un yeni yazısı...
 
   
 
 
     
Garip ve zavallı bir hikâye

Her tarafı dökülmüş, kırık camlara teneke parçaları tutturulmuş, kokudan girilemez küçük otobüsün; içinde koyun, kuzu, köpek ve her koltuğa üçerli dörderli oturulmuş, bir dağ köyünden kasabaya toprak yoldan tozu dumana katarak ilerliyordu. Ön koltuklardan birinde yaşlı bir teyze yanında da beyaz sakallı küp gibi bir adam oturmuş ki; çıt çıkmıyordu.

Tıkış tıkış otobüsün içinde ücretleri toplayan on yedi yaşında saçlarına alabildiğine jöle süren parlak çocuk, koyun için beş lira, köpek için yedi lira ücret isteyince kıyamete ramak kalmıştı. İkisi de hayvan neden köpeğe yedi lira istiyorsun, tartışmasına her kafadan bir ses çıkıyordu, sigara dumanı çocuk ağlamaları arasında önde oturan beyaz sakallı adam köpek haramdır altı lira ücret iyidir diyip sulhu sağlamıştı ki; yeni bir kriz patladı. Arka koltuklardan birinde oturan delikanlının parası yokmuş, indirmek istiyorlardı yeniden beyaz sakallı adam devreye girip olayı tatlıya bağladı, cebinden üç lira vererek gencin dağ başında kalmamasını sağladı. Bagaj paraları, koyun, kuzu, köpek derken, kasabaya atılmak için bir çuvalın içinde sekiz- on kedinin olduğunu öğrenen muavin tamamen çileden çıkmıştı. Kimse kedileri sahiplenmiyordu.

Şoför, otobüsü yolun ortasında durdurup indiğinde bu kez kavga çıkacağından korkuluyordu ki; bu kedilerin sahibi kimse ortaya çıksın yoksa gitmem, diyince homurtular başladı. O arada kedi dolu torba aşağı indirildi, kediler dağın yamacına salı verildi. Hayvancağızlar kala kalmışlardı, adamın biri elindeki sopayla hayvanları dağıttığında ön koltukta oturan teyze avazı çıktığı kadar bağırdı: O hayvanlara çektirdiğin azabın bin katını kıyamet günü sen çekeceksin, Allahtan korkmuyor musun, zavallı! Bir anda merhamete gelen geç biri çantasından çıkardığı ekmeği kedilere vermek için peşlerinden koşuştururken, şoför sanki hiçbir şey olmamış gibi kedilerin sahibi kim diye avazı çıktığı kadar bağırıp duruyordu. Ya biri onların hesabını öder ya da gitmem.

Yapılacak bir şey yoktu, birileri hesap ödemeliydi ya da kedilerin kimin olduğu ortaya çıkarılmalıydı. Birkaç dakika kediler kimin tartışması yaşandıktan sonra ön koltukta oturan yaşlı kadın çorabının arasına sıkıştırdığı para cüzdanını çıkarıp, Allah’ın adaletine sığınıyorum kaç paraysa alın buradan diyince şoför insafa gelip para almadığı gibi koltuğuna geçip tütünden sardığı sigarasını tüttürdü ve yola koyuldular.

Neden sonra aralarındaki bütün sorunlar bitmişti, herkes espriler yapıp gülüyordu. Öylesine mutluydular ki; o mutlu durumdan etkilenen şoför bile dayanamayıp toz kir pas içindeki teybine arabesk bir kasket takıp neşeli ortama ortak olmaya başladı.

Otobüs bozuk yolda yalpalayarak, çukurlara girip çıkarak kasabaya yaklaştığında, ortalarda bir yerde oturan biri damat bizi garajda bekliyor, garaja girmeden otobüsü süsleyelim şoför ağabey diyince otobüs kenarda durdu. Birkaç parça eskimiş parlak şey ve küçük bir oyuncak bebekle otobüs süslendi yeniden yola koyuldular.

Garaja girdiklerinde pala bıyıklı göbekli biri siyah takım elbisenin içine kırmızı gömlek beyaz bir kravat takmış kafasında fötr şapkasıyla sabırsızca bekliyordu. Bir anda etrafı sarıldı, hoş beşten sonra daha çocuk yaştaki kız otobüsten indirildi ve adama teslim edilirken, adam cebinden çıkardığı parayı sayıp kızın babası olan beyaz sakallı adama verdi, o da saydıktan sonra el sıkıştılar, pala bıyık kızı alıp birkaç metre ileride duran arabasına bindirdi uzaklaştılar. Herkes oldukça memnundu, kahkahalar, iyi başlık aldın, düğünsüz sorunsuz gitti, Almancılar kızlara iyi bakarlar, haydi çay içmeye gidelim sesleri arasında bir kahvehaneye doluşup çaylarını yudumlarken insan ve hayvan ayrımının yapılmadığı bir dünyaya yolculuk ettiğimi fark ettim.

Her şeye rağmen herkes huzurlu ve mutluydu, bir sonraki hikâyeleri ne olacak diye merak etmeden de duramadım. Kendimi çok şanslı his ettim, hüzünlendim ayrılırken oradan sizlerin daha şanslı olduğunu söyleme gereği duydum ve bu hikâyeyi yazma ihtiyacı duydum.

Uzun bir aradan sonra geri döndüm ve sizlere hikâye yazmaya devam edeceğim.

Metin Aksoy
maksoy15@hotmail.com


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>