DİĞER HABERLER

Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?

Bu hafta vizyona giren "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?", "İyi Geceler İyi Şanslar", "Gelecek Flux'ta", "Dün gece bir rüya gördüm", "Maç Sayısı" filmlerini Talip Ertürk yorumladı.
 
   
 
 
     
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?

Tüm popüler filmlerin fazlasıyla birbirine benzediği günümüz yerli sinema ortamında, Ezel Akay'ın ilk uzun metrajı Neredesin Firuze, farklı bir yerde duruyordu, gözardı edilemeyecek tüm dertlerine rağmen.
Akay, o filmle bir milyon seyirciye ulaştı ve doğru yolda olduğuna kanaat getirmiş olacak ki, bildiği yolda devam ediyor... 'Nerde o eski Ramazanlar' geyiğinin olmazsa olmazı, Hacivat ve Karagöz'ün hikayesi, Ezel Akay'ın masalcı kimliğine pek bir yakışıyor aslında. Dolayısıyla iyi bir film beklemek hakkımız. Diğer yandan özenli set ve kostüm çalışması (4 milyon YTL'lik bir bütçe söz konusu) ile oyuncu kadrosu da (bilhassa Haluk Bilginer) iç açıcı. Dolayısıyla Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü'ye bir şans vermek, bunca ucubik film arasında dişe dokunur bir şey önümüze sunulmuşken salona gidip izlemek boynumuzun borcu.


İyi Geceler İyi Şanslar

Oyuncu yönetmenler el üstünde tutulur olmuş, George Clooney durur mu? ilk filmi "Tehlikeli Aklın itirafları" ile yönetmenlik kariyerine haysiyetli bir giriş yapan aktör, asıl bombayı ikinci filmi iyi Geceler iyi Şanslarla patlattı. Amerikalı efsanevi televizyon habercisi Edward Murrow'un gerçek hikayesini konu alan filmiyle bir dolu ödül kazanan Clooney, en iyi film dahil altı dalda da Oscar'a aday. Yönetmenin renkli çekip siyah beyaz gösterime soktuğu filmi, Amerikan tarihinin utanç yıllarının; yani McCarthy döneminin portresini çıkarıyor. CBS'teki programında McCarthy'ye açıktan savaş açarak, kendisinin ve çalışma arkadaşlarının kariyerini (belki de özgürlüğünü) tehlikeye atan Murrow, David Strathairn tarafından muhteşem biçimde canlandırılıyor. Zaten iyi Geceler iyi Şanslar, iyi oyunculuklarının omuzlarında yükseliyor temelde, iyi yazılmış senaryosunun ve siyah beyaz kadrajlarının da hakkını yemeyelim. George Clooney öyle bir film yapmış ki, henüz ikinci filmini çekmiş çömez bir yönetmenden çok, yılların ustası gibi iş çıkarmış.


Aeon Flux: Gelecek Flux'ta

Haftanın arzu nesnesi Scarlett Johansson'ın bir rakibi var; Charlize Theron. MTV menşeyli aynı adlı çizgi filmden sinemaya uyarlanan Aeon Flux, Charlize Theron'ın sinema aleminin gördüğü en güzel kadın olduğu vurgularcasına her karesinde başrol oyuncusuna övgüler düzüyor adeta. Şaşmamak gerek, filmin Charlize Theron'dan başka bir şeyi de yok zaten... Aeon Flux, insanlığın bir virüsün etkisiyle kırılıp gittiği, geriye kalan şanslı azınlığın da tecrit hayatı yaşamak zorunda kaldığı bir gelecekte geçiyor. Tecrit hayatı beraberinde totaliter rejimi getiriyor ve baskıcı rejimin karşısında gizli ajan Aeon Flux'ın da dahil olduğu bir direnişçi grubu dikiliyor...

Ustalar yan rollerde

Uyarlandığı çizgi filme rahmet okutan Aeon Flux, kadrosundaki Jonny Lee Miller, Frances McDormand ve Pete Postlethvvaite gibi yetenekli oyuncuları da yan rollerde çar çur etmiş. Festival gediklisi "Girlfight" ile yere göğe konulamayan yönetmen Karyn Kusama, bu ikinci filminde senaryonun handikaplarını görsel becerileriyle bertaraf etmeyi denese de, sonuç hüsran olmuş.


Dün gece bir rüya gördüm

Gösterimdeki iddialı yerli filmlere, 'kendi klasmanında iddialı' bir yenisi katılıyor. Ulaş Ak'ın yazıp yönettiği ve magazin basınında Pelin Batu'nun 'cesur' pozları vesilesiyle yer bulan Dün Gece Bir Rüya Gördüm, yapımcı firmanın iddiasına göre 'has' bir aşk filmi. Yönetmen Ulaş Ak, yine bizzat yazıp yönettiği 2003 yapımı önceki filmi Giz'i gösterime sokamamıştı. Bu kez şeytanın bacağını kırıyor neyseki. Emre Kınay, Pelin Batu, Arzu Yanardağ, Fikret Hakan ve Yıldırım Bayazıt'tan müteşekkil bir oyuncu kadrosunu bir araya getiren film, uyuşturucu bağımlısı bir kız olan Lale ileçük bir kasabadan gelip, istanbul'da bilgisayar mühendisi olmuş, idealist ve kendince oluşturduğu katı doğrularla yaşayan Deniz arasındaki aşk hikayesini konu alıyor.


Maç sayısı

Woody Allen'ın kariyeri boyunca zaptede-mediği egosuna boyun eğdirdiğini görmek için 2005'i beklemek gerekmiş meğer. 70 yaşındaki usta yönetmen, kariyeri boyunca kendi küçük dünyasından manzaralar sunmaktan imtina etmezken, geç gelmiş olgunluk dönemini Maç Sayısı'yla kutluyor. Bir Woody Ailen filminden çok, bir Claude Chabrol filmini andıran Maç Sayısı, Fransız sinemasının zamanında üzerine hayli kafa yorduğu sınıf atlama ve yasak aşk gibi temaların peşinden gidiyor... Diğer yandan film noir'a özgü femme fatale imgesini tersine çeviren ve filmin erkek oyuncusu Jonathan Rhys Meyers'ın üzerine yükleyen Ailen, has sinemaseverlerin pek beğenip, keyifle hazmedeceği bir film çıkarmış ortaya. Amerikan sinemasının hakettiği yeri bulamamış en yetenekli aktörlerinden biri olan Jonathan Rhys Meyers, zorlu rolünde son derece başarılı. Maç Sayısı'nın bir diğer güzelliği de, gönüllerin sultanı Scarlett Johansson'ı layığıyla kullanabilmiş olması.


Talip Ertürk
terturk@gazetevatan.com

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>