DİĞER HABERLER

Haftanın Filmleri: Yokedici Sözünü Tuttu!

Talip Ertürk haftanın filmlerini yorumluyor! Tıklayın!
 
   
 
 
     
Bu hafta sinema dünyasında Terminatör rüzgarı esecek… İkinci filmden yaklaşık 12 yıl sonra çekilen "Terminator 3: Rise of the Machines-Terminator 3: Makinelerin Yükselişi"nde Arnold Schwarzenegger yine başrolde. Haftanın "yokedici"lerin gölgesinde kalmaya mahkum diğer filmi ise Steve Martin ve Queen Latifah'in başrolünü oynadığı "Bringing Down the House-Başımın Belası"…

Terminator 3: Makinelerin Yükselişi

1984 yılında ilk "Terminatör" ile başlayan, 1991 yılında "Terminatör 2: Kıyamet Günü" ile efsane haline dönüşen unutulmaz serinin üçüncü filmi, Terminatör hayranları için yıllardır beklenen bir hayalin gerçek olması anlamına geliyor. Arnold’un üçüncü kez kariyerinin en bildik rolüne dönüş yaptığı film, 170 milyon dolarlık bütçesi ile tam bir görsel şölen…

Arnold Schwarzenegger oyun gücü ile değilse bile rol aldığı efsane filmlerle sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir oyuncu. Schwarzenegger denince akla gelen ilk film ise kuşkusuz "Terminatör". 1984 yılında o dönem henüz bir çömez olan James Cameron tarafından çekilen ilk film, distopik hikayesi ve makine-insan savaşına getirdiği yorum ile kısa sürede kült mertebesine ulaşmıştı. 1991 yılında çekilen ikinci film "Terminator 2: Judgment Day-Terminatör 2: Kıyamet Günü" ise dev bütçesi, şaşırtıcı özel efektleri ve sunduğu kabusvari yol öyküsü ile ilkinin de üstünde bir başarı elde etmişti. Bu iki filmin ardından Arnold Schwarzenegger ve James Cameron’un en çok karşılaştığı soru üçüncü filmin ne zaman çekileceği ile ilgiliydi. Arnie 3. Terminatör filmi için üzerine yaratılan baskıyı "aradan geçen 12 yılda nereye gidersem gideyim değişmeyen tek şey 3. Terminatör filmi ile ilgili sorulan sorulardı" diyerek anlatıyor. Uzun süre James Cameron tarafından yürütülen proje, yeni projeler konusunda biraz müşkülpesent olan ünlü yönetmen tarafından sürpriz biçimde rafa kaldırılmıştı. Bunun üzerine ilk iki projenin de yapımcısı olan Mario Kassar ve Andrew G. Vajna, üçüncü filmin yönetmeni olarak U-571 ile dikkat çekmeyi başaran genç ve yetenekli Jonathan Mostow’u seçtiler. Senaryo ise John D. Brancato, Michael Ferris ve Tedi Sarafian tarafından yazıldı. Filmin diğer bir özelliği 170 milyon dolarlık bütçesi ile bugüne kadar bir stüdyo tarafından onaylanmış en yüksek maliyetli film olması. Serinin kült karakteri Sarah Connor’ı canlandıran Linda Hamilton henüz proje aşamasındayken filmde rol almayacağını açıklamıştı. Bu nedenle bu filmde ne yazık ki Sarah Connor’ı perdede göremiyoruz. İkinci filmde John Connor rolünde karşımıza çıkan Edward Furlong ise alkol ve uyuşturucu problemleri yüzünden yapımcılar tarafından kadrodan çıkarıldı. Furlong’un yerine John Connor rolünü Nick Stahl üstleniyor. 3. filmin sürprizi dişi terminatör TX rolünde ise eski model Kristanna Loken var. Claire Danes ise maceraya tesadüfen katılan Kate Brewster olarak kadrodaki yerini alıyor.

John Connor’ın yargı gününün engellenmesine yardım edişinin üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmiştir; bu yargı günü, Skynet’in son derece gelişmiş makineler ağının kendi bilinçlerini kazanıp, insan ırkını yok etmek üzere programlandığı gündür. Ancak, Skynet’in Connor’ı öldürme ve insan ırkına savaş açma girişimlerine rağmen, 29 Ağustos 1997 günü geldiğinde, herhangi bir olay olmamıştır. Artık 22 yaşında olan Connor "kayıt dışı" yaşamaktadır: Ne evi, ne kredi kartı, ne telefon numarası, ne de işi vardır. Yaşadığına dair hiçbir kayıt yoktur. Skynet tarafından izinin bulunmasına imkan yoktur. Ta ki Skynet’in o güne dek ürettiği en gelişmiş cyborg öldürme makinesi T-X geleceğin gölgelerinden çıkıp gelene dek. Halefi T-1000 tarafından yarım bırakılan işi tamamlamak üzere geçmişe gönderilen bu makine, güzel olduğu kadar da güçlü ve acımasızdır. Ama bu kez, Connor, Skynet’in öldürülecekler listesinde tek başına değildir. İyi niyetli uzman Kate Brewster, uzak geçmişin ve umut vaat eden bugünün hayal bile edilemeyecek bir geleceğe uzandığını görecektir.... tabi eğer T-X’den kaçabilir ve ölmezse. Connor ve Kate, Yargı Günü’nün hızla yaklaştığını, ve kendileriyle dünyanın sonu arasında sadece üç saat kaldığını fark ettiklerinde, tek umutları, eskiden Connor’ın celladı olan eski model gizemli cyborg Terminatör’ün bir kopyasıdır. Birlikte, teknolojik açıdan üstün olan T-X’i yenmeleri ve Yargı Günü tehdidini uzaklaştırmak zorundadırlar; yoksa medeniyetin çöküşüyle karşı karşıya kalacaklardır...

Filmin gösterime girmesinin ardından politikaya atılması beklenen Arnold Schwarzenegger, maliyeti düşürmek için Kanada’da yapılması istenen çekimleri politik kariyerini olumsuz etkileyebileceği gerekçesi ile Los Angeles stüdyolarına aldırmıştı. Diğer yandan Arnie, 3. Filmde Terminatör’ün klasik sahneleri ile dalgasını geçmeyi ihmal etmemiş. Genel olarak başarılı bir macera filmi olan Terminatör 3, beklendiği üzre ilk iki filmin öncü kimliğini taşıyamıyor. Jonathan Mostow, yetenekli bir yönetmen olmakla beraber elbette bir James Cameron değil. Dolayısıyle bu filmden yeni bir efsane beklemenin haksızlık olacağı ortada. Bununla beraber Terminatör 3, paranızın hakkını sonuna kadar alabileceğiniz o büyük Hollywood eğlencelerinden biri. Daha fazlasını beklemek hayal kırıklığı yaratabilir…

Bringing Down the House-Başımın Belası

Hollywood’un deneyimli komdyenlerinden Steve Martin’le, eski rapçi yeni oyuncu Queen Latifah’I buluşturan "Bringing Down the House-Başımın Belası", zıt karakterleri buluşturan klasik tarzda bir komedi filmi…

Steve Martin son dönemin en üretken komedyenlerinden biri. Son olarak Aman Doktor’da izlediğimiz usta oyuncunun bu sefer ki partneri biraz ilginç. Rap dünyasında kazandığı başarılarla adını duyuran Queen Latifah, Başımın Belası’nda Martin’e eşlik ediyorç Bir süredir oyunculuk yapan Latifah, son olarak Chicago ile kazandığı Oscar adaylığı ile oyunculukta da iddialı olduğunu kanıtlamıştı. Hollywood’un genç isimlerinden Adam Shankman’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu Jason Filardi’ye ait.

Peter Sanderson hayatında herşeyi yolunda giden kendi halinde bir avukattır. Karısı Kate tarafından terk edildikten sonra kendisini iyice işine vermiş, tam anlamıyla bir işkolik olup çıkmıştır. Eski karısını hala çok sevmekte, neden terk edildiğini anlamaya çalışmakta ve onu hala çılgınlar gibi özlemektedir. Hayatına biraz heyecan katmak için internette tanıştığı Charlene isimli bir kadınla chat yapmaya başlar. Avukat olduğunu söyleyen kadınla, başlangıçta her şey normal gibidir. Aralarında özel bir bağ oluştukça yüzünü hiç görmediği bu kadını daha çok sevdiğini hisseder. Günün birinde kapısı çalınır ve chat arkadaşını karşısında bulur. Böylece ilk yüzyüze görüşmeleri gerçekleşmiş olur. Ancak Peter’ın hayal ettiğinden tamamen farklı bir kadındır bu. Charlene’in avukatlıkla uzaktan yakından alakası yoktur. Karşısındaki kadın onu görmek için hapishaneden kaçıp gelmiş "farklı" birisidir. O andan itibaren Peter ile Charlene arasında sıradışı bir ilişki başlar. Charlene, masum olduğunu iddia etmekte, ismini temizlemek için Peter’ın yardımını istemektedir. Gürültücü bir kişiliğe sahip olan bu kadının düzenli hayatını altüst edeceğinden endişe eden Peter ondan kurtulmayı bir türlü başaramaz. Üstelik eski karısıyla barışma çabaları ve milyar dolarlık anlaşma yapmaya çalıştığı zengin müşteri adayı Bayan Arness ile ilişkisi de tehlikeye girmiştir.

TALİP ERTÜRK

Taliperturk@hotmail.com
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>