DİĞER HABERLER

Hikayedeniz - 13

"..Kaybolduğunu zannetti bir an sınıfın içerisinde. Çoçukların çığlıklarla karışık koşuşturmacaları..." Güven Gürbüz'ün yeni yazısını okumak için tıklayın...
 
   
 
 
     
HİKAYEDENİZ – 13

Kaybolduğunu zannetti bir an sınıfın içerisinde. Çoçukların çığlıklarla karışık koşuşturmacaları, tozların havada uçuştuğu, tebeşirlerin önlüğünü kirlettiği biricik sınıfıydı. Hiç sevmezdi öyle kuru gürültüleri. Bu gün beslenme çantasına yumurta haşlamış koymuştu annesi, evin ekmeğinden bir tane eksik alıp, yerine yumurtaya saymıştı parasını. Ya bakkal amca “ Aybaşı geldi şu defterdeki hesabıda silelim olmazmı?” deyişini hatırladı. Tam o sırada kafasına havada uçuşan bir silgi çarpmıştı. Kafasını eğdi sıranın üzerine. Anneciğim benim anneciğim dedi senin hakkını bir gün bilmem ödeyemeyeceğim bu gidişle.

Sınıfın kapısı açıldı. Öğretmenin gür sesi ile her taraf sus, pus. Güzelce bir kızdı çoçuklara, ince sopasıda birkaç öğrencinin kafasından ses getirdi. Kocaman çerçeveli gözlüklerini indirdi, burnunun üstüne, süzdü etrafı birr, bir.. dersin sonuna doğru okşadı birkaç öğrencinin başını. Ve sonra anneler gününden bahsetti uzun uzadıya..Küçük Zeliha’nın gözlerinin daldığını hissetti öğretmen.

Elinde incecik bir şiir kitabı vardı. Zeliha’nın kolundan tuttu tahtaya kaldırdı.

- Çoçuklar Zeliha’dan sizlere bu kitabta yazan bir şiiri okumasını isteyeceğim. Dedi.

Zeliha’nın kalbi küt, küt atmaya başladı. Sesi titredi..masum, masum bakışlarını öğretmeninin gözlerine yönlendirdi. Eteğinide hafiften çekiştiriyor. Elleriylede saçlarını arkaya atıyordu.

- Hadi bakalım Zeliha okuda dinleyelim...

“ - günün birinde

günün birinde oğlum
ayrılacağız mutlaka.

elele tutuşamayacağız işte
Bir dalga olacak sana
Yazdığım şiirler
bir o yana
Bir bu yana sallanacağız.
günün birinde oğlum
ayrılacağız mutlaka.

yani
birlikte yürüyemeyeceğiz alanlara
seni hiçbir çoşkudan sakınmayacağım.
unutma!
İlk hüznünü beraber yaşayacağız.
günün birinde oğlum
ayrılacağız mutlaka

ilk sevgilinle tanışamayacağım belki.
bir asfalt boyunda yürürken ama
seninle aynı saygıyı duyacağım
sevgilinin alnında.

günün birinde oğlum
ayrılacağız mutlaka.

bulamayacaksın beni
amcaların arasında
sen kendini balkonlarına sığdıracaksın
duyarsız bir apartmanın.
merdivenlerinde ben olmayacağım.

günün birinde oğlum
ayrılacağız mutlaka.

sıcak bir iklimine kaçacaksın ülkenin
gocunmam sana
gücenmem
gitti derim sıcağa alışkındı
gökyüzünü yırtarak hem
yağmur kuşum
kırlangıcım.

günün birinde oğlum
ayrılacağız mutlaka.

Tayfun Özkan – 2003

Zeliha şiiri bitirdiğinde bütün sınıf alkışlamışt. Öğretmenide bu kadar güzel okumasından dolayı Zeliha’nın yanaklarına öpücükler kondurdu..

Pazar günü anneler günüydü oysaki onun ne parası vardı ne pulu. Annesine bir hediye alabilseydi, onun gönlünü alabilseydi. İşte o zaman işte o zaman değme gitsin. Diğer çoçukların aileleri zengindi. Babasının akşamları eve yorgun argın gelişini hatırladı. Sonra üzerine sinen sigaranın katran, nikotin kokusunu, ya çorapları. Her gün bir parmağı dışarı çıkar, annesi her gün dikerdi iğne iplik elinde. Nasıl para versin babacığım bizlere zar zor bakıyor. Birde haşlık versin. Veremezki..dedi.

Yolun kenarında çöp tenekeleri yana devrilmişti. Arasından bir çiçeğin sapı dışarıda yapraklara karışmış duruyordu. Etrafına baktı kimsecikler yoktu o an. Gizlice çöpleri çekti bir kenara. Bir demet çiçek bulmuştu. Aman allahım o da ne.. cap canlı hepside, hemde yemyeşil yaprakları. O sanal çiçeklerden değil sahici. Kaptığı gibi hızlı adımlarla uzaklaştı hemen oracıklardan.

Eve girdi sessizce. Sonra bir pet şişeye su doldurdu çiçekleri içine koydu. Sakladı bir yere.. Sabah olunca annesine verecekti..

Akşam yatağına girdiğinde okulda okuduğu şiir kafasına takılmıştı. Acaba dedi..Elbette..Günün birinde..Yok yok olmaz benim annem babam asla yok yok ayrılamayız...Ölüm çağrıştırdı zihnini, bir gün ölüp gideceklerdi..Ya annesi o hep hasta oluyordu..babası geçer geçer ne varmış rahatsızlığında diyordu..hayal kura kura daldı derin uykulara...

Sabah erken kalkardı annesi, öpücük yağmuruna tutardı kızını. Annesinin yanına sokuldu sessizce bir kedi gibi sürüne sürüne yapıştı eteklerinden. Birden fırladı çiçeği sakladığı yere koştu. Birde ne görsün. Çiçek devrilmiş su yerlere akmış..birazda buruşmuştu. Olsun dedi kaptığı gibi annesinin yanına vardı. Evin yaramaz kedisi çiçekleri hırpalamıştı biraz. Annesine sarıldı. Anneside ona..Gözleri dolu dolu idi annesinin..

Hafiften yüzü kızarmıştı.. Anneside anlamıştı var bunda bir iş diye..

- Anneciğim dedi bana kızmayacaksın tamammı..ben bu çiçekleri buldum..param olmadığı için bu çiçekleri sana getirdim..Sen daha güzellerine layıksın..İnşallah bir gün...

Gözleri dolan annesi sarıldı Zeliha’nın boynuna..

- Kızım senin yüreğin bu sevgiyi içinde yaşattığı, sakladığı müddetçe verebileceğin en güzel çiçekleri bana vermişsin demektir. Bizim sevgimiz kalbimizde yeşeren çiçekler gibidir. Her gün açar. Solmaz asla. Bir gün okuyup kendini kurtardığın, vatanına milletine iyi bir evlat olduğun zaman benim hediyem ebedileşmiş demektir.

Zeliha yıllar sonra da olsa annesine götürdüğü bu çiçekler hiç unutmadı. O günden bu yana
Hep çiçeklerle dost, yeşile sevgi duydu. Çevreci kişiliği gelişti. Doğaya sevgiyide annesinden öğrendi..Annesine olan sevgisi hiçbir zaman tükenmedi..

www.guvenin.bz.tc

guvenin@turkiyeonline.com

Hikayedeniz yazı dizisi mazisi ile birlikte
www.bizimavrupa.com
gazetesinde de yayınlanmaktadir..

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>