İstanbul Hatırası
"Öncelikle belirtmeliyim Fatih Akın’ın son filmini beğendim. İlk filminden beri takip ettiğim bir yönetmendir ve “Temmuzda” hiç abartmıyorum, ilk beş filmim arasındadır." Can Anamur'un yeni yazısı...
Öncelikle belirtmeliyim Fatih Akın’ın son filmini beğendim. İlk filminden beri takip ettiğim bir yönetmendir ve “Temmuzda” hiç abartmıyorum, ilk beş filmim arasındadır.
İstanbul Hatırası’nın vizyonda şansı o kadar da yüksek değil. Zaten ilk hafta rakamları da pek iç açıcı değildi. Çünkü her şeyden önce film bir belgesel! “Gelibolu” inanılması güç rakamlara ulaştı, tamam ama unutmayalım ki “Super Size Me” de iki seksen yattı, bizim sinemalarımızda.
Filmle ilgili tüm eleştiriler olumlu. Herkes söz birliği etmişçesine ters bir şey söylemekten kaçınıyor sanki. Oysa filmin bir çok eksiği var. Anlaşılıyor ki İstanbul’u iyi bilmeyen Akın onu çok etkileyen ilk izlenimlerine takılmış kalmış. Çünkü, filmde İstanbul’u iyi tanımamanın izleri göze çarpıyor. Yine aynı şekilde gurbetçi Türkler arasında yaşanan Sezen Aksu hayranlığı filme fazlasıyla damgasını vuruyor.
Film iyi bir film. Cannes’da plaj sinemasında gösterildiğinde gerçekten içimiz bir hoş olmuştu. Ama, filmin iyi bir çalışma olması eleştiri yapmayacağımız anlamına da gelmemeli…
İşte bence filmin eksikleri…
*Gruplar, şarkıcılar hep seyircisiz ortamlarda çekilmiş. Halbuki İstanbul’un sesi deyince bir Açıkhava Konseri’nin, bir Rumeli Hisarı Konseri’nin mutlaka yer alması lazım. O atmosfer başka nerede bulunur?
*Babylon’un önünde çekim yapılmış. İçerde bir prova çekilmiş. Hani bu mekanın tıklım, tıklım atmosferi? Provayla konser aynı şey değil ki! Babylon önünde kuyruklar olduğu zaman, içerisi tıklım, tıklım olduğu zaman güzel.
*Beyoğlu en sakin saatlerinde ekrana yansımış. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir ara sokakta oturup etraftaki onlarca bardan gelen farklı seslerin yarattığı gürültü de İstanbul’un sesi değil mi?
*Hani Nevizade? Kamera şöyle boydan boya sokağı geçseydi, hatta o sırada bir de keman-kanun-dümbelek üçlüsü yakalayıp keyfimize keyif katsaydı, fena mı olurdu?
*Hani Beyoğlu’nun, Kadıköy’ün Rock barları. Hani bu barların atmosferi?
*Hani Caz? İstanbul’da 1930’lardan beri caz yapılmıyor mu? Birkaç dakika da olsa caza da yer vermek gerekmez mi? Bir caz kulübünde birkaç dakikalık kayıt yeterli olurdu! Fatih Akın caz sevmeyebilir. Açıkcası ben de bu müzikten hiç haz etmem ama yine de eksik!
*Film İstanbul’u konu almıyor mu? O zaman Keşan’da ne işimiz var? Kumkapı aynı işi görmez mi? İstanbul’un sesinden bahseden bir yapımın Kumkapı’yı da çekmesi gerekmez mi?
*İstanbul’u konu alan tüm yabancı belgesellerde hatta iki dakikalık haber bülteni haberlerinde bile fonda bir ezan sesi duyulur. Günün hangi saati olursa olsun. Hani ezan sesi? Hani Moda’daki kiliselerin çan sesleri…
*Kürt müziğine yer verilmiş. İyi de bir örnek seçilmiş. Peki ama hani Sefarat müziği? Hani lazca rock yapan gruplar? Rum şarkıları, Ermeni türküleri? Çerkesler, Boşnaklar… İstanbul’un tek azınlığı Kürtler mi?
*Sezen Aksu’nun parçasının baştan sona kesintisiz verilmesi fazla kaçmış. Yönetmen kendi gözünde bu sanatçıyı ne kadar yüceltirse yüceltsin, bir belgeselde dört dakikalık bir parça biraz fazla değil mi?
*Oysa ki Müzeyyen Senar’la ne kadar hoş bir elektrik yakalanmış. Biraz daha yer hak etmiyor mu? Neydi o rakı bardağıyla gösteri? Böyle keyifli rakı içmeyi bilen kaç kişi kaldı?
*Hani sokaklar? Niye kamera civcivli Beyoğlu sokaklarını gezinmiyor? Tünel’de sokakta müzik yapan grubu seyrederken bile sanırsınız ortalarda tek bir insan yok. Sokağın boş hali Almanya’daki sokakları hatırlatıyor. Oysa Beyoğlu’nda boş bir sokak, insansız bir alan bulmak ne mümkün?
Önemli bir proje… yurtdışında ilginç olacaktır, eminim. Ama, İstanbullular olarak İstanbul’un sesinin ne yazık ki çok eksik kaldığını da birimiz söylemeli.
Fatih Akın, Paris’e gidip de Galeries Lafayette ile Sacre Coeur’ü görüp gelen bizim turistlere benzemiş biraz. O kadar çok şey eksik kalmış ki!
Can Anamur
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Kişilik, makyaj tekniğini belirliyor.”
““Adım Farah” Setinden İlk Kareler Paylaşıldı”
“Elbise Seçmenin Püf Noktaları”
““Purely” ile hayatın ritmini yakala...”
“Vücut tipleri için mayo ve bikini önerileri”
“Neutrogena® Norveç Formüllü El Kremleri’nden 2016 Kışına Özel Tasarım ”
“Çocukların Bilgisayar Oyunlarına Hapsolmasına İzin Vermeyin!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32