Anlatmayı çok seviyoruz ancak ne yazık ki dinlemeyi pek de beceremiyoruz. Anlatacak çok şeyimizin olduğunun farkındayız ancak karşımızdakilerin de anlatacak çok şeylerinin olduğunu kimi zaman unutuveriyoruz. Bu da ne yazık ki günümüzün temel sorunlarından biri. Dinleyebilme çoğu zaman anlatmaktan çok daha basittir ve iyi bir dinleyici olmak da çevrenizde fark yaratmanızı sağlayacaktır.
Stephen Covey tarafından dinleme 5 seviyeye ayrılmıştır. İçine biraz da koçluk bakış açısını eklediğimizde, karşımıza ilgi çekici ve günlük hayatta çok faydalı olacak bir tablo çıkıyor. En kötü seviyenin 1, en iyi seviyenin 5 olduğunu düşünerek tüm adımları birlikte inceleyelim….
1.Dinlememe:
Bu seviyede, dinleme adına en ufak bir yaşam belirtisi yoktur. Karşınızdaki kişi hararetli bir şekilde anlatıyor da anlatıyordur. Ancak bu noktada sizin yaptığınız şey sadece onun bir an önce anlatacaklarını bitirmesini beklemektir. Bir yandan da arkasından neler anlatacağınızı tasarlarsınız.
Örnek… Bu gibi durumlar yakın ilişkilerde çok sık yaşanır. Eşiniz akşam eve geldiğinde, gündüz şirkette olanları hararetle anlatmasının ardından sizden çıkacak “bu akşamki maç için çok heyecanlıyım” cümlesi, bir anda evin içinde bir “korku / gerilim” sahnesi yaşatabilir.
Çözüm… Muhtemelen trajediyle sonuçlanacak benzer durumlar için yegâne öneri, öncelikle kafa yapınızı değiştirmek ve böyle davrandıysanız da maçtan önce özür için güzel bir akşam yemeği hazırlamak olabilir.
2.“Dinliyormuş Gibi” dinleme:
Bir yandan karşımızdaki kişileri dinliyormuş gibi yaparken, diğer yandan bambaşka şeylerle uğraşırız. Bir de üzerine “sen başka şeyle uğraştığıma bakma, anlat ben dinliyorum” deriz. Anlatılanların sadece bir bölümü aklımızda kalmıştır çünkü akıl “orada” değildir.
Örnek… Masanızın başında oturup yetiştirmeniz gereken acil bir teklifi yazarken size başka bir proje hakkında bilgiler veren arkadaşınıza, “son söylediğini tam anlayamadım, tekrar eder misin” diyebilirsiniz. Peki iş arkadaşınız buna inanır mı? Siz olsanız inanır mısınız yoksa sinir mi olursunuz?
Çözüm… Bunun yerine onu gerçekten dinleyebilir veya o anda acil bir işimiz var ise izin isteyerek o işi halledebilir ve sonra dikkatinizi vererek arkadaşınızı rahatça dinleyebilirsiniz. Bu ve benzer yöntemler, bitkisel hayatta olan iletişimi tekrar hayata döndürmek için en verimli tedavi yöntemleridir.
3.Seçici Dinleme:
Anlatılanların içinden belirli bölümler itinayla seçilir, cımbızla cümlelerin içinden çıkartılan başlıklar sizin tarafınızda işlenir ve bir mücevhere dönüşür. Daha doğrusu aslında siz onu bir mücevher gibi görseniz de karşınızdaki için sadece parıldayan ve gözleri yoran bir cam parçası olacaktır. “Ben de” diye başlayan cümleler, anlatılanlara “kendinizce” bulduğunuz çözümler ve kendi doğrularınızı kabul ettirmeye çalıştığınız cümleler bu kategoride gösterilebilir.
Örnek… Bir iş görüşmesine gittiğinizde, kimi zaman karşınızdaki kişi ile buzları kırmak için ortak noktalar, paylaşımlar, ilgi alanları ararsınız. Bir holding patronuyla görüşüyorsunuzdur. Golf oynarken bir yandan puro içmeyi çok seviyordur ve bir yandan da “single malt” viskisini yudumluyordur. “Gerçekten mi? Ben de viski içerken golf oynamaya bayılırım” şeklindeki devam eden bir cümle, buz olmasa bile pot kırmanızı sağlayacaktır.
Çözüm… Sevgilisiyle kavga etmiş olan arkadaşınız size içini dökerken, bir ilişki doktoru edasıyla “Hemen ayrıl ondan. Elini sallasan ellisi!” gibi bir uzman tavsiyesi vermek, belki de geçmişte yaşadığınız acı bir tecrübenin yansıması olacaktır. Oysa ki her ilişkinin dinamiği, tamamen o ilişkiyi yaşayan insanlara endekslidir.
4.Dikkatli Dinleme ve Soru Sorma:
Bu seviyede artık koçluk becerileri devreye girer. Gerçekten de karşınızdaki kişiye odaklanır ve tabiri caiz ise can kulağı ile dinlersiniz. Söylediklerine konsantre olur, göz teması kurar ve beden dilini doğru kullanarak dinlediğinizi hissettirir, sözlerini bitirmesini beklersiniz. Sonrasında da anlattığı konu ile ilgili sorular sorarsınız.
Örnek… Bir satış danışmanı olduğunuzu düşünün. Bir teknoloji markette, telefon bölümünde çalışıyorsunuz. Telefon almak için gelen potansiyel müşteriniz ise forumlar ve videolar sayesinde telefonların donanımı hakkında uzman olmuş. Size bir ürün eğitmeni gibi modellerin tek tek tüm özelliklerini sayıp sonra da hangisini almalıyım diye sorduğunda yapacağınız şey çok basittir.
Çözüm… Soru sormak. Telefonu daha çok hangi özellikleri için kullanmak istediğini sorabilirsiniz mesela. Böylece kamera özellikleri diğerlerinden daha önde olan bir modeli, pil ömrü çok daha uzun bir diğer modeli veya işletim sistemi diğerlerine göre çok daha kolay olan bir modeli önerebilirsiniz. Potansiyel müşteriniz belki o telefonu hemen orada almayabilir, ancak birkaç farklı mağaza dolaştıktan sonra kendini dinleyen ve “gerçekten” ilgilenen kişiye, yani size dönecektir.
5.Sezgisel ve Duyusal Dinleme:
Bu seviyede, karşınızdaki kişinin beden dilini analiz ederek içinde bulunduğu durumu değerlendirebiliyorsunuz demektir. Dahası, o size söylemeden ne hissettiğini anladığınızı onunla paylaşır ve yüksek seviyede empati kurarsınız.
Örnek… Lüks bir restoranda çalışmaya bir ay önce başlamış bir garson olduğunuzu düşünün. Yaklaşık yarım saat önce gelmiş ve henüz siparişi alınmamış bir misafiri tanımlama şansınız yüksektir. Menü halen önündedir, bir servis elemanı ile göz göze gelmek için sürekli etrafına bakınmaktadır ve hareketleri çok rahat değildir.
Çözüm… Siparişi henüz alınmadıysa nazik bir şekilde, memnuniyetle ve hızlı bir şekilde yardımcı olmak istediğinizi söylemeniz uygun olacaktır. (Hızlı kelimesini kullanmak, bu algıyı misafirin gözünde onarmak adına önemli olabilir çünkü muhtemelen o ana kadar hız adına işler pek iyi gitmemiştir.)
Sipariş verirken size muhtemelen sitem edecektir. Bu noktada onu anladığınızı hissettirmeniz ve siparişi gelene kadar ufak bir ikramda bulunmanız size farklı şekillerde, ancak şüphesiz tamamı olumlu olacak sonuçlarla geri dönecektir.
Unutmayın: Ne kadar kaliteli dinlerseniz, o kadar fazla saygı görürsünüz.
Kaynak:KoMag
Nasıl Daha İyi Bir Dinleyici Olunur?
Önce nasıl bir ‘dinleyici’ olduğunuzun farkına varın, sonra çözüm arayın.
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Yaz Tüm Renkleriyle Stilinizde Olsun”
“Azra Akın, Avon`un Yeni Yüzü”
“Kafa Travmalarını Sakın Hafife Almayın!”
“Tüm Gün Ayakta Çalışanlar Dikkat!”
“Bireysel Enerjimizi Yükseltmenin Yolları”
“Diesel`den Yeni Yılda Punk Ruhu ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32