DİĞER HABERLER

No Woman No Cry

"...kadın yok ağlamak yok"!!!..." Tufi'nin yeni yazısını okumak için tıklayın...
 
   
 
 
     
Geçen gün çocukluk arkadaşlarımla beraber eski günlerimizi yad etmek için dışarı çıktık. Başladık iki lafın belini kırıp, muhabbet etmeye. Biz erkekler bir araya geldik mi konuşacak şeyler, sıralaması değişsede spor (özellikle futbol tabi ki), kadınlar ve arabalardır. Birde bu aralar hayatımızda önemli bir yer tutmaya başlayan teknoloji harikaları oyun konsolları ve oyunlar…

Neyse muhabbet esnasında bir ara bir sessizlik oldu ve çalan şarkıyı duydum. No Woman No Cry. Bob Marley ustanın muhteşem şarkısı. Şarkıya dalıp mırıldanırken dışardan geçen bir arabanın teybinden çıkan sözler duyuldu bir an için. Kapıma ipe ipe geleceksin, söküklerini dike dike gideceksin. Kadınlara hitap eden hangisi acaba, ağlama kadın diyen şarkımı yoksa diğerimi.Düşüncemi söylemeden önce No Woman No Cry şarkısının erkeklerin yaş süreci içerisinde aşağı yukarı nasıl bir değişiklik geçirdiğini anlatmak istiyorum.

Ergenliğe yeni geçtiğimiz, bir çoğumuzun sadece duyduğu ve beklediği hislerimize yaklaştığı zamanlar.Yarım yamalak bildiğimiz ingilizcede hepimiz "No" nun hayır "Woman" ın kadın demek olduğunu biliyoruz. Birileride "Cry"ın ağlamak olduğunu öğrenmiş. Bunları birleştirince ne çıkıyor bizim için o zamanlar. Tabi abi ya "kadın yok ağlamak yok"!!!!! Ancak o kadar biliyoruz ya başına no koy, yok demek olsun. O yaşlarda hepimizde olan erkek dayanışması, mahalle maçları, mahalle kavgaları vs yüzünden kadınsız kızsız hayat tam bize göre… Esasında uzaktan bize bakıp gülen kızları merak etmiyor değiliz. Abilerimizin anlattıklarından sanki hoş şeyler gibi anlıyoruz ama kadınlar yüzünden ağlayan dert yanan aşık abilerimizide görüyoruz. Bizim anlatacak şeylerimiz yok ya bırak kardeşim yaaaa "Kadın yok ağlamak yok". Biz böyle mutluyuz…

Ergenlik gerilerde kalıpta lise, üniversite dönemleri geldiğinde öğrendik ki Bob ustamız ağlama kadın diyor. Yaaa ne salakça düşünüyormuşuz küçükken diyoruz. Kadın yok ağlamak yok ne salak bir şey, kadınsız olur mu? .. Hem ağlayan biz değiliz ki onlar (Öğrendik ya). Bize ne yapmak düşer dur kadın ağlama demek. Onlara kol kanat germek, şirin gözükmek, mutlu etmek,güldürmek… Neden? Eh anladık kadın ne demek…Yaşayacağız, yaşatacağız sonrada koşa koşa gelip erkek arkadaşlarımızla paylaşacağız olanları. Bu yüzden kadınlar ağlamayacak gülecek ki mutlu olacaklar, bizi de mutlu edecekler…

Nihayet okul bitiyor askerlik bitiyor iş başlıyor. Aman tanrım o şirin, mutlu edilesi, zayıf, naif bir öpücük almak için kırk takla attığımız, arkadaşlara anlatmak için malzeme aradığımız kızlar gitmiş, her lafı evliliğe getiren, devamlı beklenti içinde olan istediğini bilen, kuvvetli, ayakları sağlam basan hem zekasının hemde cinselliğinin ne demek olduğunu öğrenmiş güçlü kadınlar gelmiş. Ya oğlum bunlar nasıl ağlayacakta biz ağlama diyeceğiz. Yani şarkı, baştaki kadın ne demek, olmasa bizde üzülmeyiz fikrinden, ortadaki ya onlar ağlasın biz kol kanat gerelim, yakın olalım, bu zayıflıktan yararlanalım teorisinden, bunlar ağlar mı kardeşim, bu kadar güçlü ne istediğini bilen kadınlar bizim anamızı ağlatıp belimizi büker sonucuna kadar geldi. İşte şimdi arkadaşlarımdan kopup Bob Marley ustayı dinlerken bunları düşünüyorum. Bu güzel şarkıya bir anlam yakıştırmamak lazım, sadece hoş namelerini dinleyip keyif almalı. Günümüz kadını artık ağlayacak kadar zayıf değil. Öyleki erkekleri ipe ipe kapılarına götürüp, söküklerini diktire diktire gönderiyorlar. Bize de sökükleri iyi dikmek, dikerken zekamızı şirinliğimizi, naifliğimizi ve tatlı dilimizi kullanıp tekrar sökük dikmeye çağrılmak kalıyor. Yaaa Bob usta öyle maço delikanlılar kalmadı artık. Olmaya çalışıyoruz hatta tamam biz olduk diyoruz ama esasında bize izin verildiği kadarıyla böyle hissettiğimizi anlayamıyoruz…


Evetttt sıra geldi haftanın yenilerine:

KİTAP:
İlk kitabımız "Calla’nın Kurtları"… Benim en çok sevdiğim yazarlardan biri olan Stephen King’in "Kara Kule" dizisinin beşinci kitabı. Kendi halinde,bereketli topraklar üzrinde yaşayan insanların oluşturduğu küçük bir yer olan Calla’da kasaba tarihinde yaşanan korkunç tekrarlardan biri gelip çatmıştır. Yakında Kurtlar gelecek ve her şey yeniden başlayacaktır. Bu sırada Kara Kule’yi arayan Gilead’lı Rolan ve silahşörlerinin yolu kasabadan geçer. Yani amansız yolculuk değişik bir macera ile devam ediyor.

İkinci kitabımız Şevan Nişanyan’ın ilk baskısını 1998 yılında yaptığı ve geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en çok okunan kitaplar listesinin balarında yer alan Küçük Oteller Kitabı… 2004 yılı baskısı olan bu son kitapta Türkiyenin sıradışı, özgün harika küçük otellerini tanıtmaya devam ediyor. Daha önceki kitaplarda bulunmayan 47 yeni otelle birlikte.

Ve üçüncü kitabımız Duygu Asena’nın "Paramparça" sı. Duygu Asena bu kez en gizemli yanları ile erkek dünyasını inceliyor. Kitabın kahramanı bir yandan klasik bir erkek hayatı süren diğer yandan erkeklerle ilişkilerini sürdüren bir eşcinsel.

Kitap bölümümüzü kapatmadan önce küçük bir hatırlatma. Da Vince Şifresi ile Amerika’da haftalarca Best Seller olan,ülkemizde de büyük ilgi dören Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi’den önceki macerası "Melekler ve Şeytanlar" Mayıs ayı başında piyasaya çıkacak…

MÜZİK:
Guns N’ Roses geri döndü. Şimdiye kadar 40 milyondan fazla satan, tüm zamanların en çok sevilen hard-rock grubunun 14 klasik parçası ilk defa Greatest Hits albümü ile bir araya getirildi. Mutlaka arşivlerde bulunması gereken bir eser olarak düşünüyorum. Knockin’ On Heaven’s Door, November Rain, Ain’t It Fun, Don’t Cry, Paradise City gibi unutulmaz 14 parçayı bir albümde dinlemek bulunmaz bir nimet…

"Grown Backwards" David Bryne’ın 2004 imzasını taşıyan yepyeni albümü çıktı. Albümde birbirinden güzel 14 yeni parça dışında unutulmaz hit Lazy’nin 9,5 dakikalık harika 2004 versiyonunuda bulabilirsiniz. Muhteşem akustik kayıtta ustaya çok kalabalık bir orkestra eşlik ediyor.

Ve bu hafta çevirdiği filmler, yaptığı evlilikler, müzik çalışmaları ve tabiki muhteşem güzelliği ile 1960’lardan bu yana star olan Jane Birkin’in Rendez-Vous albümü bu hafta piyasaya çıkacak. Geçen sene Arabesque albümüyle harikalar yaratan Birkin’e bu albümde Bryan Ferry, Manu Chao, Brian Malko gibi ustalar eşlik ediyor…

DVD:
Bruce Willis’in son filmi "Tears of The Sun" bu hafta piyasaya çıkacak. Bruce Willis ve güzeller güzeli Monica Bellucci’nin başrol oynadığı filmde Afrika’nın ortasına bir misyoner kampını yöneten bir doktoru kurtarmak için gönderilen bir komando birliğinin başına gelenler anlatılıyor. Film Black Hawk Down’dan sonra çekilen en başarılı askeri gerilim filmi olarak nitelendiriliyor.

Wild Things 2, kesinlikle ilk filmden daha ıslak ve çılgın. Yine iki güzel kızı yatağa, mahkemeye ve cinayete sürükleyen olaylar zinciri arasında güzel bir macera/gerilim filmi… Bu hafta piyasaya çıkıyor…

Gigli: Ben Affleck ve Jennifer Lopez’in ayrılmadan önce çevirdikleri film gişelerde hayal kırıklığı yaratsada yinede medyatik ikili sayesinde ilgi görüyor. Yüksek oktanlı ve ateşli bir romantik komedi…
13 Nisanda piyasaya çıkıyor.


Bu haftalıkta bu kadar. Lütfen paylaşmak istediğiniz her konuda bana mail atmaya devam edin.

braveshadow@hotmail.com

Mutlu,keyifli,romantik ve bol aktiviteli bir hafta dilerim…

TUFİ

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>