DİĞER HABERLER

Taj Mahal

"Paris için Eyfel kulesi, New York için Özgürlük anıtı ne demekse Hindistan içinde Taj Mahal aynı anlamı taşıyor." Emre Ayan'ın yeni yazısını okumak için tıklayın...
 
   
 
 
     
Taj mahal

Hindistan deyince ilk akla gelen şey Taj Mahal olsa gerek. Paris için Eyfel kulesi, New York için Özgürlük anıtı ne demekse Hindistan içinde Taj Mahal aynı anlamı taşıyor. Hindistan’a giden turistler için Taj Mahal vazgeçilmez bir durak noktası, bugüne kadar inşa edilmiş aşkı simgeleyen, en muhteşem ve en etkileyici mimari eser .

İmparator Şah Cihan tarafından çok sevdiği ikinci karısı Mümtaz Mahal’in (Arjumand Banu Bagam) 1631 yılında 14. çocuğunu doğururken ölmesi üzerine inşa ettirilmiştir. Söylentilere göre İmparator karısının ölümünden o kadar çok etkilenir ki simsiyah saçları bir gecede griye dönüşür. Taj Mahal’in yapımına aynı yıl başlanır. İnşaatta Hindistan ve Orta Asya’dan getirilen 20.000 işçi çalışır. Dönemim en meşhur sanatkarları getirtilir. Şah Cihan dünyada eşi benzeri olmayan ve taklit edilmesi imkansız güzellikte bir anıt meydana getirilmesini ister. Eserin tamamlanması tam 22 yıl sürer (1653). İnşaat tamamlandıktan sonra imparator Taj Mahal’i yaratan sanatkarların ve taş ustalarının çoğunun ellerini yada baş parmaklarını kestirtir. Böylece benzer güzellikte bir başka anıt yapılamamasını garantilemiş olur. Taj Mahal’in baş mimarı İran’ın Shiraz kentinden gelen Isa Khan olduğuna inanılmaktadır. Eser tam olarak Pers, Hint ve Müslüman mimarisinin bir sentezidir. Ne acıdır ki Taj Mahal’in yapılmasını emreden İmparator Şah Cihan, yapı tamamlanamadan oğlu tarafından tahttan zorla indirilir ve Agra kalesinde Taj Mahal’i gören bir hücreye hapsedilir. İmparator son yıllarını hücresinin parmaklıklarından karısı için yaptırdığı Taj Mahal’in inşaatını seyrederek geçirir. Söylentilere göre hastalanıp ölüm döşeğine düştüğünde, kendisine bir ayna getirilmesini ister ve son nefesini verirken yine Taj Mahal’e yani yirmi yıl önce kaybettiği çok sevgili karısına bakmaktadır. Ölümünden sonra Taj Mahal’in inşaatı tamamlanır ve Sah Cihan’ı Taj Mahal’in içine, ebediyen karısıyla birlikte olmak üzere gömerler.

Yolunuz bir gün Hindistan’a düşerse altın üçgen olarak adlandırılan Delhi , Agra ve Jaipur kentlerini mutlaka görmelisiniz. Bu üçgen rotaya altın üçgen denmesinin sebebi turistler için pek çok ilgi çekici yönlerinin olmasıdır. Delhi dünyada karşılaşılabilecek en zor ve bir o kadarda ilginç başkentlerden birisi, Jaipur ise zamanla şehirleşmiş bir çöl kasabası aynı zamanda Rajastan eyaletinin başkentidir. Agra ise Taj Mahal ve Agra kalesi gibi dünyaca ünlü yapıları ve mermer işçiliği ile ünlüdür. Altın üçgeni rahat rahat gezmek için 1 hafta yeterli olacaktır.

Agra’ya geldiğinizde Taj Mahal’e birden fazla kez uğramalısınız. Çünkü günün farklı saatlerinde farklı atmosferlerle karşılaşacaksınız. Günün erken bir saatinde yapıyı gezip daha sonra Agra kalesi ve şehrin diğer kısımlarını dolaştıktan sonra güneşin batışını yine Taj Mahal’den büyüleyici bir atmosferde seyredebilirsiniz. (Kapılar saat 10 da açılıyor.) İnsanın içini huzur dolduran, yaşadığımız mevcut dünyadan koparıp uzaklara, tarihin içine götüren, yaşam ve aşk enerjisi veren unutamayacağınız bir atmosferde bulacaksınız kendinizi. İşte bu aşkın gücü olsa gerek. Yapılışından tam 350 yıl sonrasında bile ilk günkü kadar etkileyici görünen bu anıt, bir mezar olmasına rağmen, insana ölümü değil yaşamı hatırlatan, sevgiyi öğreten ve aşkın sınır tanımayan boyutlarını gösteren eşsiz bir eser.
Taj Mahal’in bir diğer özelliği de kusursuz bir simetriye sahip olmasıdır. Devasa boyutlardaki eser her yönden simetrik olarak planlanmış ve buna göre inşa edilmiştir. Ancak simetriyi bozan tek bir şey vardır. Oda bu eseri yaptıran Şah Cihan’ın kendisi. Yapımı sırasında sadece bir mezarın yer alması planlanarak inşa edildiği için Şah Cihan 1666 yılında öldüğünde mezarı Taj Mahal’e konduğunda eserin tüm simetrisini bozmuştur.
Taj Mahal hemen her yönden muhteşem bir görünüşe sahip olmasına karşın asıl etkileyici yanı yakından bakıldığında görünen süslemelerindeki detaylardır. Binanın tamamı çok değerli beyaz mermerden yapılmış ve mermer blokların yüzeyi oyularak değerli renkli taşlara şekil verilerek “pietra dura” yöntemi ile yuvalarına yapıştırılmıştır. İnanılmaz güzellikteki çiçek, çizgi ve diğer motiflerin tamamı taş oymacılığı ile yapılmıştır. Sadece Mumtaz Mahal’in lahidinde 43 farklı değerli taş kullanılmıştır.

Taj Mahal’e giriş ücreti 2000 yılına kadar 20 Hindistan rupisi (yarım dolardan daha az) idi. 2000 yılının başlarında Amerika Başkanı Bill Clinton Taj Mahal’i ziyareti sırasında yapıdan çok etkilenip giriş ücretinin ne kadar olduğunu sormuş. Kendisine 20 rupi olduğunu söylemişler. Ve Clinton “burasını görmek için 20 rupi değil 20 dolar bile az gelir” deyince Hintli yetkililer giriş ücretini turistler için 20 dolara yani yaklaşık 900 rupiye çıkartmışlar. Karşılaştığım pek çok düşük bütçe ile gezen turist yüksek giriş ücreti yüzünden Taj Mahal’e sadece dışarıdan bakıp geçiyorlar. Hindistan’da günlük 3 – 4 dolar harcayarak gezmek mümkünken bir bilete 20 dolar vermek eve 1 hafta erken dönmek anlamına geliyor. Bazı turistler ise yerli halk yarım dolara girerken turistlerden 20 dolar alınmasını protesto etmek için içeri girmiyorlar.

Hindistan’ın en büyük problemlerinden birisi çevre kirliliğinin önüne geçememiş olmasıdır. 1 milyarı aşkın nüfusu ile pek çok şehri hava kirliliği bakımından kabul edilebilir değerlerin çok üzerinde madde içermektedir. Agra’da bu şehirlerden birisidir. Uzmanlar Agra’daki hava kirliliğinin beyaz mermerden inşa edilmiş olan Taj Mahal’in kaldırabileceği oranın en az 5 misli fazla olduğunu söylemektedirler. Bu yüzden her pazartesi anıt ziyarete kapatılıyor ve temizlik yapılıyor. Ancak elbette uzun vadede zarar görmesine engel olunamıyor. Yılda 10 milyon turistin ziyaret ettiği Taj Mahal her geçen gün havadaki asidin etkisi ile erimeye devam ediyor.


Ulaşım: Agra’ya her gün Delhi’den ($50) Varanasi’den ($70)ve Khajuraho’dan ($95) uçak kalkmakta. Delhi Agra arası sadece 40 dakika. Eğer zamanınız varsa Delhi’den otobüsle3 dolara da gelebilirsiniz. Ancak yolculuk en az 5 saat sürüyor. Diğer bir seçenek ise trenle gelmek. 2 saatlik tren yolculuğu ile Delhi’den Agra’ya ulaşabilirsiniz. Üstelik Shatabdi ekspresi ile gelirseniz klimalı 2. sınıf bilet sadece 10 dolar. Daha ucuzunu bulmakda mümkün.

Alışveriş: Agra’da alışveriş denince ilk akla gelen şey deri ürünler, mücevherat ve mermer eşyalardır. Mermer eşyalar aynen Taj Mahal’deki süslemeler gibi pietra dura yöntemi ile belirli şekiller verilmiş renkli taşların mermerde oyularak açılmış birebir yuvalarına yapıştırılması ile yapılıyor. Sadar Pazar pek çok turistik malzemenin satıldığı bir alışveriş merkezi. Ancak fiyatlar eski şehrin içindeki dükkanlara göre daha yüksek. Eğer mücevheratla ilgileniyorsanız en iyi dükkanları Pratapur civarında bulabilirsiniz. Eğer pazarlık yapmasını bilmiyor yada sevmiyorsanız alışveriş yapmamalısınız. Açılış fiyatlarını yarım saatlik sıkı bir pazarlıkla onda bir seviyesine çekmek mümkün.

Konaklama: Agra’da konaklamanın en güzel yönlerinden birisi 200 - 500 rupi karşılığında yerel halkın evinde kalabilmenizdir. Bu konuda detaylı bilgi almak için tren garındaki turist informasyona başvurabilirsiniz. Ucuz otelde kalmak isteyenler için ; Otel Host (80-100 rupi) , Otel Sidharta (100 – 175 rupi) yada Turist Rest House (65 -80 rupi) olabilir. Lüks bir konaklama tercih ediyorsanız The Mughal Sheraton ($130 - $ 175) yada Park Plaza ($45 - $75) seçeneklerden sadece birkaçı.

Emre AYAN

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>