DİĞER HABERLER

Tatil

İnci'nin yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
İNCİ’NİN GÜNCESİ
"Tatil"

09.09.2003

Ve tatil biter
İnci yuvaya döner…

Bu iki cümlecik her ne kadar hüzünlü görünse de benim keyfim yerinde.
İki hafta iznim vardı, kullandım bitti. Eee malum zaten yaz da bitti…

Bozcaada’ya gittim. Ne zamandır övüyor herkesler, bir de ben el atayım dedim. Ben deyip duruyorum aslında "biz" olacak, yalnız degildim; yeni sevgilimle gittim.

Ha ha hayyt!!! Yok canım nerdeeee…Gayet sevgilisiz gittim, gayet de sevgilisiz döndüm. Bengi ile gittik. O da sevgilisinden ayrılmıştı(benim ismi lazım degil şahıstan ayrıldığım sıralar).Bencilce gelebilir ama isabet oldu; şöyle kafa kafaya verip, bekar bekara tatile çıkabildik nihayetinde.

Güzel bir yer imiş. Sakin, biraz bohem…Hele de benim gibi sualtı meraklıları için cennet sayılabilir; tabii bilmiyorsunuz benim neredeyse yüzgeçli doğduğumu, halk arasında adımın "Eftelya" olduğunu…
Aşk hayatımı anlatmaktan sıra gelmedi ki bunlara (umarım yine aşk hayatım olur da yine sıra gelmez).

Yahu ben şimdi Bozcaada’yı anlatmaya kalksam Evliya Çelebi’nin gezi defteri gibi olacak günce. Amma velakin aktarılması zaruri birkaç atraksiyonel olay var tabii. Mesela biriyle tanıştım.(Bkz. 4.paragraf "sevgilisiz döndüm") Yani sonuç yok ama durum trajikomik; nesilden nesile aktarılmalı,ders alınmalı…



Bozcaada’da ilk haftamızı danalar gibi güneşlenip, sualtı keşifleriyle geçirdikten sonra ikinci hafta yalnızlık fena halde "dokanmaya "başlamıştı. Bozcaada öyle bir yer ki; sokaklar şarap kokuyor, her taraf sanat galerileri, havada guzel klasik muzik nağmeleri…İnsan bir hoş oluyor yani. Böyle bir de vıcık vıcık romantik çiftler görünce iyice irrite oluyorsunuz; gidip sarılanları ayırasım geldi benim mesela…
Yahu insan beklentisiz gittiği tatilde beklenti sahibi oluyor bu adacıkta. Adanın öyle bir romantik havası var işte (önce ambiyansı anlatıyorum ki yaptıklarım hoşgörüle)
Velhasılkelam olaya gelelim…
İkinci hafta iskelede hırsla ve hızla bronzlaşma çabalarımı pembe hayallerle süsleyerek uzanıyorken-e ,birdenbire güneşim kapanıverdi. Gözlerimi açtım, ne göreyim! Bulut mu? Çok sıradan olurdu…Daha çok bir "Eros" denebilir; O bir Yunan Tanrısı gibi tepemde tüm heybetiyle dikiliyor ki biz–sonraları- O’na "erkek güzeli" diyeceğiz…

…salak salak baktım öyle, O da tepemde dikilmeye devam etti. Sonra dayanamayıp yine İnciliğimi yaptım;

"Bronzlaşmaya karşı eylem mi yapıyorsunuz?"

Yaaa ben nasıl birşeyim yaa? Yok bende kesin yapım hatası var,bağlantılarımda bir sorun var; İçerimden biri, bana sormadan konuşuveriyor böyle abuk sabuk…

"Bronzlaşmayı destekliyorum aslında, size de çok yakışmış"

Ohh rahatladım,karşı atağa geçip de beni bozmadı, derken yanıma oturuveriyoooor;

"Az önce izledim sizi; su altında çok uzun kalıyorsunuz,etkilendim. Skin dalışlarıyla ilgilisiniz sanırım?"

Hay senin skin dalışına emi!!!
Şimdi bu bir tanışma-tavlama numarası mı yoksa sen dalgıç neyin misin?
Al sana İnci, yeni bulmaca…
Çöz tatil boyunca!

Devamı gelecek…
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>