Ya siz ne zannettiniz?
"O benim hayattaki en büyük aşkım." Yasemin Uludoğan'ın yeni yazısını okumak için tıklayın!
Her gece ben yatağa girdikten sonra odamın aralık kapısını iterek sessizce koynuma giriyor. Sabahları uyandığımda önce onun o güzel yüzünü, gözlerini,
o güzel kalkık burnunu seyrediyor bir öpücük kondurmak için uzanıyorum. O ise önce biraz sırtını kaşıtıyor sonra da en şımarık edasıyla yataktan kalktığı gibi odadan dışarı çıkıyor, bütün gece yatağın yarısını kapladığı yetmiyormuş gibi bir günaydın bile demeden kaçıyor yanımdan. Kahvaltıya bile çağırmak mı,
o da ne?.
Aslında ilişkimiz ilk başladığında böyle değildi. Başlarda bana daha çok ihtiyacı vardı. Her dakika
onunla ilgilenmemi ister, mümkün mertebe hep yanımda olurdu. Zaman geçip ilişkimiz eskidikçe benden daha
bir uzaklaşır, kendi isteklerini daha ön planda tutar oldu (hoş aslında hep öyleydi ya, önce can sonra canan tripleri...)
Şimdi ne zaman ben kendimle ilgili bir şey yapsam şımarıkça kendisiyle ilgilenmemi istiyor bana rahat vermemecesine. Alışverişten geldiğimde tek tek poşetleri kontrol edip ondan gizli bir şeyler almış mıyım diye dedektiflik yapıyor. Banyo yaparken bile rahat vermiyor bana, banyonun kapalı kapıları arkasından kapıyı açmam için ses tellerini yırtıyor. Artık evde hiçbir kapıyı kapalı tutamıyorum onun yüzünden. Yoksa komşulara rezil olacağım bu gidişle. Rezalet!
Şimdi bütün gün uyuyor, hiçbir iş yapmıyor. Ben ise
özel hizmetçisi gibi yemeğini bile önüne koyuyorum, arkasından çöplerini topluyorum ama nafile, ne bir öpücük ne bir teşekkür... Alıştım artık. Bir şey diyemiyorum, desem de ben kabahatli oluyorum.
Bütün bunlara rağmen onu hala çok seviyorum, hem de deliler gibi. Ne de olsa adım gibi eminim ki arada
başka bir kadın yok. Beni asla terk etmeyeceğini de biliyorum. Yoksa kim katlanır bunca cefaya, naza, niyaza...
Kimden mi bahsediyorum? Haklısınız tabii o kadar dolmuşum ki derdimi anlatmaktan kim olduğunu söylemeyi unuttum. O bir bayan.
Sizin aklınıza ne gelmişti ki? Bir erkek mi yoksa?
Bazılarınızın yüzlerini ekşittiğini görür gibi oluyorum. Yok canım aklınıza geldiği gibi değil. Onun adı Bijou. Belki aynı dertten muzdariplerin tahmin edebileceği
gibi o bir kedi :)
Sakın duymasın ona kedi dediğimi çünkü o kendisini insan zannediyor. Mari Antoinette kılıklı şımarık şey! Zaten şu an onun kuyruğundan monitörü görebilirsem yazımı daha seri yazacağım ama klavyede de iki el, iki de pati geziyor bir yandan. Şimdi gene bağırıyor balkon kapısını açmam için hem de avazı çıktığı kadar. Dedim ya bana hiç rahat yok .
Hani bazılarınızın aklına başka bir şey ya da birileri gelmişti ya (sizi muzırlar sizi ;) aslında onlardan ne farkı var kedilerin diye düşünür oldum ne zamandır da oturup bu yazıyı yazmaya karar verdim. Aslında ne kadar da çok ortak noktaları var değil mi... Biz ise her zamanki gibi daima özveri içinde kendimizi bile unutuyoruz bazen. Bu ufak, sevimli, şımarık bücürler ise sanırım aklımızı başımız toplamamız için tanrı tarafından bize gönderilmiş birer canlı test adeta.
Fazla fedakarlığın sonucunu görelim diye...
Ama ben aklımı başıma topladım artık. Bir kediden aldığım en büyük ders şu: bu kadar fedakarlığı bu saatten sonra bir kedime yaparım bir de ilerde çocuğum olursa ona...
Sanırım biz kadınlar kedilerden biraz örnek almalıyız.
Biz de onlar kadar şımartılmayı hakediyoruz. Onlar gibi el üstünde tutulmayı...
Ama bazılarımız fedakarlık yaptıkça daha da uzaklaşıyor bazılarının gözünden, gönlünden...
Akıllanmanın zamanı gelmedi mi artık?
Bilmem benimle aynı fikirde olan var mı...
Yasemin Uludoğan
yasemin@cosmoturk.com
------------------------------------------------
Yasemin Uludoğan da kim oluyormuş?
Yaşı 25. Hem reklamcılık yapıyor hem müzik. Saçları kırmızı. Kedisi var. Meraklı. Hadi buna da burnumu sokayım, içimde kalmasın, dedi yazı yazmaya başladı. Battı balık yan gider...
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Kaptan Düşükdon Maceraları Devam Ediyor!”
“İnsanı Tarif Et Deseler Hiç Düşünmeden Akın İpek’i Tarif Ederim”
“Sinan Akçıl: “İlişkiye Başlamadan Konsol Oyunu Sözleşmesi Hazırlıyorum””
“Bodrum’un yaşam merkezinde bir uğrak yeri: Cafe Cafen”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32