Ne kadar mutlu ve huzurlu isek kendimizden o kadar memnun oluruz. Kendimizin farkında olup, fazla kilolarımızı verme girişimlerimiz, başarılı adımlar çerçevesinde olursa nihai başarı sağlarız. Duygusal hayatımızdaki renk ve hareketler itiraf etmeliyiz ki çoğumuzun diyetini olumlu veya olumsuz birinci dereceden etkiliyor. Şişmanlığın kronikleşip, en çok ve sık görülen sağlık problemi olduğunu düşünürsek, hepimizin sağlığı için beslenmesini bir plan dahilinde organize etmesi modern hayatın bize sunduğu çaresiz gereklilik.

Duygusal hayatımız iyi gittiği kendimizden memnun olduğumuz zamanlar, geleceğe ait beklentiler ve gerçekleşmesini arzuladığımız dilekler ve planlarımız içinde formda bir vücut ve sağlıklı bir beden ilk sıralardadır hep. Diyet yapmamız teorikte kolay olur. Ama yoğun tempo, yanlış alışkanlıklar ve çevresel koşullar nedeniyle sağlıklı bir bedene kavuşmak için yapılması gerekenler geleceğe ertelenir. Gelecekteki bu zaman her pazartesi sabah başlar öğleden sonra veya akşam geleceğe ertelenir yeniden. Gelecekteki gelecek şimdiki zamana gelmemek için bizim tembelliğimizle, boş vermişliğimizle ve birçok zaaflarımızla ortak çalışırken bazen de sevgilimizle olan ilişkimizin o anki rengi bu duruma etki ederek ayağımızı şişmanlığa kaydırabilir.

Oysa sağlıklı bir yaşam ve formda bir bedene sahip olmak hayatımızda duygusal hayatımızın rotasını etkileyen çok önemli bir etmendir. Sağlıklı beslenmenin ve düzenli fiziksel aktivitenin önemi günümüzde birçok örgüt tarafından vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) başta olmak üzere, birçok uzman kuruluş sağlığın korunması ve geliştirilmesinde sağlıklı beslenmenin ve düzenli fiziksel aktivitenin “vazgeçilmez” olgular olduğunu her fırsatta dile getirirler. Ancak duygular örgüt falan tanımıyor çoğu zaman, duygusal olarak çökmüşsek mutsuz ve huzursuz isek hiçbir örgüt hiçbir çalışma bizi bağlamıyor. Ne olduğu umurumuzda olmuyor, kendimizi akıntıya bırakıp fazla kilomuza kilo katıp, depresyonun kıyısından başlayıp depresyonun merkezine yol alabiliyoruz.