KÖŞE YAZILARI | ASLISIN

Korkunun Ecele Faydası?

Özlü sözler söyleyenlere hep öykünürüm ve vay be... (Aslı Temiz)
 
   
 
 
     

Mutlu insan, çiçek arabasına gülümserken, brandası kafasına düştüğünde bile gülümsemeye devam edendir.

Özlü sözler söyleyenlere hep öykünürüm ve vay be ne basit ama derin bir cümle, ben de kurabilirim bunu derim. Sonra da ana fikir iyi olup da; cümlem saçmalamaya başladıkça; o basitliği yakalamak asıl maharet, diyerek, güzel cümle sahiplerine özenmeye devam ederim.

Ev-iş arası yürüyüşlerimde, hem yolda olmanın, havayı koklamanın tadını çıkarmaktan zevk alır hem de tam dalmışken tepeme bir motor çıkarsa ne olur, şu araba ya ters yöne dönüverirse de beni yolun ortasında ezerse ne halt ederim diye, anlamsız endişelere gark olurum.

Bunların bir kısmı, benim ekstra endişeli ve temkinli halim sayesinde; bana zarar gelmeden başıma gelmiş olaylardır. Yani tamamen paranoyak bir zihnin yaratımları değildir, şahit olunan olaylar nedeniyle geliştirilmiş korkulardır.

Osho'nun Korku adındaki kitabını okuyorum ama ne hikmetse okumaya başlar başlamaz uykum geliyor ve sızıyorum. Korkularımın aslında gerçek olmadıklarını keşfetmekten korkuyorum, belki de. Bugüne kadar korkularımla kardeş türküler eşliğinde yaşamış gitmişken; birden korkusuzluğa adım atmak, pek kahramanca geliyor olabilir bana.

Branda mevzusuna gelince; eve yakın bir köşede çiçekçinin arabasından yayılan güzelim kokuyla başım döndü ve rengarenk çiçeklere gülümseyiverdim. Tam o sırada arabanın üzerindeki branda eğildi ve üzerime düşecek gibi yapıp, düşmedi. Gülümsemem yüzümde dondu, mal gibi kaldım afedersiniz. Çiçek, böcek sevgisiyle gülümseyen suratım, allak bullak olup, o branda tepeme inseydi ne olurdu diye, korku dolu gözlerle etrafa bakmaya başladım. Biri böh! dese kalp krizi geçirebilecek kadar endişe yüklendim bir anda.

Bu krizi bir şekilde atlatıp, kalbim normal ritmine döndüğünde, havanın güzelliğine vurulup sokağın köşesindeki bakkaldan meyve suyu alıp, eve girmeden onu içeyim diye düşündüm. Meyve suyunu aldım, keyif içinde gökyüzüne bakarak, susamış boğazıma karışık meyvelerin tadını bahşederek, bahçenin yeşermeye hazırlanan çimlerini seyrettim, bir süre.

Meyve suyu bitip de kutuyu çöp tenekesine atma anı geldiğinde; birden aklıma daha önce defalarca çöpe bir şey atarken içinden fırlayan kedi hikayelerimi hatırladım. O da, ben de, korku dolu gözlerle, kendisi havadayken bir an bakışırız ve sonra o trrttt bir yere kaçıverir. Ama hiç beklemediğim anda havada gördüğüm kedi, beni benden alır, çöplerden soğutur hatta.

Çöpün yanında biraz ses çıkardım, elimdeki peçeteyi işaret fişeği olarak, çöpe attım. İçeriden bir hareket ve ses gelmeyince kutuyu kibarca çöpe attım ki oradaysa korkmasın ani hareketten. Atmamla beraber, çöpten hoop diye kedi fırladı, dememi bekliyorsunuz ama hiçbir şey olmadı.

Çöpün etrafında yaptığım tuhaf ve şüpheli hareketlerimle, varsa pencereden izleyen komşulara meze olmuşumdur, ancak.


ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>