Konuşulanlarla, davranışlarla bir takım algılar oluşur insanın kafasında. Bu algılar doğrultusunda, anladığı şekilde tepki verir insan. Kimi insan bu algılarına tamamen bırakır direksiyonu ve geçmiş tecrübeler, travmalar, sevinçler ona ne söylüyorlarsa; gelen etkiye de onlardan öğrendikleriyle cevap verir. Her şeye karşı merak, eksiliverir, algılar ipleri ele aldığında. Ehliyet geçersizleşir, bir nevi. İletişim ehliyeti.
Algılardan tamamen sıyrılmak, ekonomik değildir, böyle bir şeyi kimse kimseye önermez. Amaa her yeni deneyimi, eski deneyimlerle değerlendirmek de bir süre sonra cepten yemeye götürür adamı. Farklı bakış açısının, gözlükleri değiştirmenin faydası burada devreye girer. Göz numarası büyüdüyse; inatla aynı gözlüğü kullanmak; renkleri, insanların yüzlerini, arabaları flu görmeye neden olur. Görüşü bozulur insanın, hata yapma olasılığı büyür ve hatta bazen hayati tehlikeler doğurur, bu durum. Böyle durumlarda, aklı başında her zat, gider doktora gözüne baktırır ve yeni numaralı camı taktırır.
Gel gör ki; iş duygusal konulara, hayatı algılayış biçimine geldiğinde, çoğu kez adam sen de der, bizde bir sorun olduğunu kabul etmeyiz. Kırmızı eskisi gibi görünmüyorsa gözümüze biliriz ki; dünyadaki bütün kırmızılar pembeleşmedi, bizde bir sorun var.
Ama çevremizdeki herkes bize "öyle demek istemedim, benim söylemek istediğim şu" dese bile, hadi canım ben biliyorum senin ne demek istediğini, der yola devam ederiz. Yalan yanlış bir yolda, insanlarda sorun var, bende ne sorun olabilir, mantığıyla eksik, kırık yaşamaya devam etmekte sorun görmeyiz. Birbirini anlamayan insanlar topluluğunun temelinde bu yatar. Küskünlükler, kırgınlıklar, kavgalar, savaşlar hep bundan çıkar. Bu kadar mı zordur, içine bakmak? Azıcık deşmek kendini?
Radyo değil ki bu, içini açınca parçaları yerine geri yerleştiremeyesin. Azıcık soru sor kendine, azıcık başkasının tarafından durumu değerlendir. Sonra hak vermezsen verme ama azıcık dene be!
ASLISIN
YAZARA E-POSTA GÖNDER