KÖŞE YAZILARI | BETÜL MARANGOZ

İstiridye kabuğunun ‘İnci’ye olan aşkı

Önceleri içime almaya korktuğum kum tanesiydin, sonra en değerli ‘İncim’ oldun… (Betül Marangoz)
 
   
 
 
     

Kabuklarımı kapamış, içime kimseyi almamak için direniyordum. Sebebi kırılacak diye korkmam mıydı yoksa canımın yanacağı korkusu muydu bilemiyordum. Bildiğim tek şey kabuklarımı açmamak için direndiğimdi…

Tıpkı istiridye gibi; okyanusun derinliklerinde, turkuazın sakinliğinde, bin bir çeşit deniz canlısının arasındaydım. Kabuğum kırılmasın diye kendimi her şeyden saklayıp kollardım. Ta ki; su üzerimden akıp geçsin diye kabuğumu açana kadar…

Susuz olmazdı ve sadece su için kabuklarımı açardım. O gün de su için kabuğumu araladım. İçimden geçmesine izin verdim. Su içimden geçerken bu sefer kendimi koruyamadım. Aniden yakınımdaki balıklardan biri kuyruğuyla kum ve çamur fırtınası yarattı. Bilirsiniz istiridyenin en nefret ettiği şeylerden birisidir kumun içine girmesi.

Hemen kabuğumu kapasam da artık çok geçti. Kum da artık benimleydi, kalbimin tam ortasındaydı…

İlk başlarda çok rahatsız ediyordu, acı veriyordu, güvenemiyordum ona… Kırılmaktan, üzülmekten, yaralanmaktan nasıl da korkuyordum. Sonraları kum tanesini tanıdıkça onu kaplamaya başladım. Her geçen gün kum tanesini içimde büyüttüm.

Büyüttüm… Büyüttüm…

Uzun yıllar minik kum taneciğinin üstüne katlar eklemeye devam ettim. Seneler geçti… İlk başlarda korku, sonraları şaşkınlık, kimi zaman acı kimi zamanda sevinç veren minik kum tanesi yıllar sonra nefis, parlak ve benim için değerli bir inci olmuştu. Şimdi de onu paylaşmaya kıyamıyordum. Çünkü özeldi, farklıydı…

Kimseleri kabuğuma almamışken tesadüf eseri de olsa içime girivermişti. Ve artık benimdi. Verdiğim çabalar sonrasında da en değerli parçam olmuştu. Onu ben sarıp sarmalamıştım. Kadınların gözlerini kamaştıran ‘İnci’ oluvermişti.

Kum tanesi kadar küçük olmasa da ufaktı. Ama gösterişi, ihtişamı, ışıltısı yetiyordu kalpleri çalmaya…

İnciler hep parlak, gözalıcı olur. Ve parlamak için de istiridyelerinden ayrılırlarmış. Ben izin vermedim. Kabuğumu ilk kez açtığım kum tanesini içimde büyütüp en değerlim yapmışken benden kopup gitmesine izin vermedim...

İyi ki vermemişim… İyi ki de o balık kuyruğuyla kum tanesini içime savuruvermişti…

Şimdilerde o minik kum tanesi namı değer ‘İnci’ benimle… Onun hayatımda olması için kabuklarım kırılmış olsa da iyi ki var…

Artık benim de okyanusun derinliğinden, turkuazın büyüsünden minicik bir kum tanesinden hala büyümeye devam eden ‘İncim’ var…


BETÜL MARANGOZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>