KÖŞE YAZILARI | BEYZA BAŞAR

Devrik Cümlelerim Var

Ne çok söylenmemiş sözüm, ne çok sorulmamış sorularım var daha!... (Beyza Başar)
 
   
 
 
     

Ne çok söylenmemiş sözüm, ne çok sorulmamış sorularım var daha!... Yapmam gerekenler, öğrenmem gerekenler, gitmem gerekenler, denemem gerekenler ne çok… Hepsini geçtim , daha babama ilk aşkını soracağım !...

Nereden çıktı bu panik hali şimdi, diyeceksiniz, otuz yaşına girerken benzer bir “hesaplaşma “ yaşamış ve bunu sizlerle paylaşmıştım zaten, eyvah 30 oluyorum, daha listemde üstü çizilmemiş bir çok şey var diye paniklediğimi bilenler bilir. Bu defa başka !... Herkese söylemek istediklerimi doğrudan söyleyebilseydim yazmalara başlamazdım zaten. Bu defa meselem sözcüklerle…

Yaşadığım olayları, etrafımda olan bitenleri gözden geçirdiğimde , genellikle bir tebessümle yetinmiştim cevaplarımda. Oysa ne çok söyleyecek sözüm vardı ceplerimde…Daha insanları tanımadığım, herkesi dost sandığım , yüzüme gülenleri kardeş bildiğim yıllarda ,söylediklerimi başkalarından duymanın acısı bu aslında. Kelimelerle çatışmalarım o yıllardan kalmadır… Duygularımı belli etmemeyi sonradan öğrendim ben, hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığını, can dediklerinin , canını en çok acıtanlar olduğunu , çok geç anladım. Söylenenler yalan da olsa, bırak öyle bilsinler demeyi, sevgisi sahte de olsa, bırak öyle görsünler demeyi çok sonra…

“Söyleyip de kötü olacağıma, susayım bari!...” olgunluğum, yüzüme yerleştirdiğim tebessüm, benden uzak olun tavırlarım da, annelikle beraber girip vazgeçilmezim olmuştur son senelerde. Mesafe koymanın, haykırışlarını sözcüklere değil,satırlara, dizelere, tuvallere sığdırmanın daha “bana göre” olduğunu da anlayışım, Busemin hayatıma katılmasıyla daha da belirginleşmiştir.

Beni tanıyanlar çok iyi bilirler , hayatımdaki sıralamalarımı ; ailemin, evladımın, eşimin, dostlarımın ve arkadaşlarımın bendeki değerini. Öyle kolay kolay vazgeçmediğimi, sevdiklerimi nasıl sahiplenip elimden gelen fedakarlığı, vefayı gösterdiğimi. Kapattığım sayfaları, bir daha açmayacağımı da!... Bilmedikleri, asla gönderemediğim mektuplarım olduğudur, asla söyleyemediğim sözcüklerimin boğazıma düğümlendiğidir…Keşkelerimi, pişmanlıklarımı, sorularımı, sitemlerimi yazdığım yazılarımı, kendime sakladığımdır.

Neler yok ki bu sayfaların içinde. Babama yazılmış bir mektubum var, ne kadar yakın olursak olalım söyleyemediklerimle, soramadıklarımla dolu. Eşe dosta yazılmış biraz sitem, biraz sevdayla karalanmış satırlarım var. Bir de özlediklerime ve yaşayamadıklarıma gönderilmemek üzere yazılmış mektuplarım var. Mektup diyorsam, bildiğiniz mektup, öyle mail falan değil! Çocukluğumdaki gibi, bize öğretildiği gibi, yazanın ve okuyanın ruhunu kattığı sayfalardan bahsediyorum. Jetonlu telefon yıllarında yaşadım ben aşkımı, bırakın da o kadar demode olayım.

Hayatımıza giren herkesten bir şeyler öğreniyoruz, bir sahnelik rolü olanlardan da, başrolü paylaşanlardan da. Ben de herkesten, bir satır ekledim yazılarıma bu gece. Satırbaşına aşkı koydum, öznesi sevgi olsun diye ama tümleçler öyle bir nankörlükle, vefasızlıkla, merhametsizlikle gelip oturdu ki cümleme, yükleme sadece “keşke ” kaldı !...

Umarım sizin gönderilmeyecek mektuplarınız daha azdır benden ya da gönderecek cesaretiniz daha çok…

Sevgiyle kalın,

Beyza Başar Özbay
beyzabasar80@yahoo.com


BEYZA BAŞAR

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>