Bundan önceki yazılarımı okuyanlarınız 'ilişkilerin de canlı olduğunu' savunanlardan olduğumu iyi bilirler. Tıpkı bir çiçek, kuş, kedi, köpek gibi... Yani ilişkilerinde beslenmeye ihtiyaçları vardır. Nasıl mı? İlişkiler, insanların karşılıklı paylaşımlarıyla anlam kazanır ve beslenirler. Her ne yaşanırsa yaşansın, karşılıklı konuşarak ve duyguları karşılıklı paylaşarak sağlıklı bir ilişki yürütebilirsiniz. Aksi takdirde ilişkide karşınızda bir kişi olduğu halde, siz onunla değil yalnız başınıza ilişki yaşıyor olursunuz. Karşınızdaki kişiden duygu ve düşüncelerinizi (ikinizi ve ilişkinizi ilgilendiren) gizlediğiniz ve paylaşmadığınız vakit, karşınızdakiyle sinsice ve adil olmayan bir oyun oynamaya başlarsınız. Karşınızdaki sizinle oynadığı oyunun kurallarını bile bilmiyordur. Dolayısıyla hata yapması, ya da sizin için önemli olan birçok noktayı kaybedebilir. İşte iki kişilik yalnızlığın başladığı an o andır demektir. Bu nedenledir ki, sessizliğinizi bozup, ikinizi ve ilişkinizi ilgilendiren herşeyi karşınızdaki, ilişki yaşadığınız kişiyle paylaşmalısınız....
Yazının başında da söylediğim gibi, ilişkiler de canlıdır ve beslenmek isterler. Bir çiçeği günlerce sulamayıp kökü kuruduktan sonra onu sulamaya kalktığınızda, belki de geç kalabilirsiniz. Ne kadar sularsanız sulayın, kuruyan çiçeği artık canlandıramazsınız. Ya da günlerce aç ve susuz bırakdığınız köpek ya da kedinize, en iyi mamaları getirip en güzel yemekleri yedirseniz de engel olamazsınız çok sevdiğiniz kedi ya da köpeğinizi kaybetmeye. Kaybetmeseniz bile ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalan kedi ya da köpeğinize her baktığınızda onu o hale getirenin aslında siz olduğunu kabul etmekte kolay değildir.
Aslında tüm bu örneklerden yola çıkarak anlatmaya çalıştığım; bir gün pişman olmamak ve ilişkinizi besinsiz bırakmamak için çaba göstermeniz konusunda size azıcıkta olsa bir ışık tutabilmek. Çok zor değil ilişki yaşadığınız ve sevdiğinizi söylediğiniz kişiye her gün en az bir kez onu özel hissettirecek güzel söz söylemek. Beraber olduğunuz kişinin gözlerine bakıp dudağına anlamlı bir buse kondurup günün tüm yorgunluğunu unutturmak hiçte zor değil. Zor değil, karşınızdakine değerli olduğunu hissettirmek için radyoda'ki şarkıyı ona armağan etmek. Bu satırları okuyan kimileriniz için belki bu söylediklerim çok uzak belki de çok kolay ve çok yakın. Belki de çok anlamsız ve boş... Ama birgün içinde bulunduğunuz ve ne kadar özel olduğunu anlayamadığınız ilişkiniz ve karşınızdaki kişi artık sizinle olmadığında umarım 'Acaba sıraladıklarınızı yapsaydık gerçekten ilişkimiz halen devam eder miydi?' Diye soranlardan olmazsınız....
Yaşam işte böyle birşey bazen siz vermek için çok dolusunuzdur, alacak olan yoktur, bazense alacak olan çoktur ama siz veremezsiniz. Yaşam senkronunu doğru yakalayabilenlerden olmanız ümidiyle....
Bir kez daha yazdıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık. Hoşça kalın. Bu arada unutmayın her hoşçakal bir merhabadır aslında.
Çağatay Öztürk
Psikoterapist
oztuc@aol.com
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER
DİĞER ADRESLER 
