Geçtiğimiz günlerde 'uyuşturucu operasyonu' adı altında narkotik güçler tarafından bir operasyon düzenlendi. Medya'da oldukça tanınan birçok isim gözaltına alındı. (O isimlerin özel hayatlarına saygı gereği bir kez daha isimlerini burada tekrarlamak istemiyorum) Bu isimlerin bazıları bir süre serbest bırakıldı bazıları ise tutuklanarak cezaevine konuldu.
Elbette bir insanın madde bağımlısı olması ne iş yaparsa yapsın, son derece üzücü. Toplumsal duyarlılık bilinci açısından da oldukça yaralayıcı bir durum... Ne var ki, şöhret bir isimseniz bu durum iki katı zorlaşıyor ve yaralayıcı bir hal alıyor. Aklıma gelen ve önemli olduğuna inandığım bir kaç hususu sizlerle bu yazı aracılığıyla paylaşmak istiyorum;
Örneğin; yanlızca şöhret isimler mi uyuşturucu kullanıyor? Şöhret isimlerin afişe olmaları polis güçleri, narkotik görevlileri ya da medya'nın özel bir strateji şekli mi? Peki uyuşturucu kullandıkları için toplum önünde medya'nın bu kişileri afişe etme biçimlerinin bu kişileri idol olarak gören gençler için de özendirici değil mi? (O güne kadar saç şeklinden, kıyafet biçimine kadar taklit ettiği şöhret ismin uyuşturucu kullanmasını da taklit edebileceği hiç kimsenin aklına gelmiyor mu? Hatta bu isimleri afişe eden kişilerin, kendi çocuklarının ya da aile fertlerindem birinin de böyle bir özenti içerisinde olabileceği olasılığı da mı hiçkimsenin aklına gelmiyor?)
Bu yazımda, uyuşturucuyu desteklediğim ya da normalize etmeye çalıştığım veya uyuşturucu kullanan kişi şöhretse, tölere edilmeli şeklinde birşey söylemeye çalıştığım, sakın anlaşılmasın. Ancak, bu kişiler şöhret ise bu kişilerin toplumda afişe ediliş biçimlerinin çok daha farklı düzenlemelerle uygulamaya konulması gerekiyor....
Polis'te görevini yapsın. Medya'da yapsın. Adli Tıp'ta, diğer konuyla ilgili kişi ya da kurumlarda görevlerini yapsınlar. Ama şöhret isimler dışındaki sıradan isimler aynı durumla karşı karşıya kaldıklarında bu şekilde abartılmazken, bu kişiler şöhret oldukları için onlara karşı bu kadar karalayıcı ya da yaralayıcı olunca, bu durumda o güne kadar onlara inanan ve beğenen milyonlarca hayranını da yaralayıp karalamış olmuyor muyuz? Ayrıca güvensizliğin gitgide arttığı bir dünya düzeninde insanların güvenlerini de bu şekilde daha bir kırmış ve baltalamış olmuyor muyuz?
Ayrıca tüm bunları söylerken, bu tür bir tutumun sadece bizim ülkemizde değil, birçok ülkede aynı olduğunu da bilerek söylüyorum. Bu konuyla ilgili her yerde aynı duyarlılıkla bir düzenleme yapılmalı diye düşünüyorum. Yıkıcı değil yapıcı bir 'ibreti alem' tutumu içerisinde olunmalı diye düşünüyorum. Bir doğruyu ortaya koymaya çalışırken, bin yanlışa zemin hazırlamamalıyız diye düşünüyorum. Sanatçıları ve sanatı küstürmemeli onları bu kadar linç etme eğilimi içinde olmamalı ve bir ruhbilimci olarak onları kaybetmek için değil, kazanmak için uğraş vermeliyiz diye düşünüyorum.
Bir kez daha yazdıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık. Hoşça kalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında...
Çağatay Öztürk
Psikoterapist
oztuc@aol.com
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER