Uzun zaman olmuş kendime bir şeyler yazmayalı. Bugün benim için özel bir gün ve kendime yazmak istedim. Narsistlik dizboyu :) (Cenk Babaeren)
İçimde yaşattığım deli Cenk. Ne çabuk büyüdün de zamanı geride bıraktın.
Acısı, tatlısı ile bir kırk yaşı devirip üstüne de iki yaş ekledin.
Delisin biliyorum... Halen hayatın farklı bir boyutunda yaşamayı tercih ediyorsun. Seni kıskanmıyor değilim. Bir çok kişinin olmak istediği yerlerde geziniyorsun. Bu parayla pulla satın alınabilecek bir şey değil biliyorum.
Geceleri düşünüyorum. Senin bulunduğun yere gelmek için ne yapmalıyım diye. Ama düşün düşün boktur işin misali hep bir yere gelince kalıyorum.
Bir sırrın var. Ve bu sırrı herkesten saklıyorsun. Ama merak etme “sır dediğin şey bir gün gelir ortaya çıkar”.
Fotoğraflarına bakıyorum. Yaşlanıyorsun, ama yüzüne o yaşın izleri hiç yansımıyor. Sanki Allah bir yaşta seni durdurmuş o yaşı yaşıyorsun. Veya bekliyor bir anda seni pat diye yaşlandıracak.
Konuşurken hep kelime aralarında uzun yaşamak istemediğini “elli - ellibeş yaşlarına gelince pıt diye bilinmeze doğru gideceğini” söylüyorsun.
Ama buna sen karar veremezsin a güzelim. Herşeyi yaradan Rabbim karar verir; kimin ne zaman gidip, kimin kalacağına.
Ve sevgili Cenk. İçinde bulunduğun Dünya’nın “bir bilgisayar oyunu” olduğunu söylüyorsun. Yaratılmış karakterler var ve birileri bu karakterleri bilgisayar tuşları ile yönlendiriyor diyorsun.
Aslında olabilir mantılı bir şey. Senin tarafından yaşama hiç bu gözle bakmamıştım. Belki de hepimiz bilgisayar oyununda yaratılan çok özel karakterleriz. Ama seni hangi karaktere benzettiğimi halen bulamadım.
Çocukluğundan bu yana kedileri seviyorsun. Ve bu yaşına kadar da evinde kedi besledin ne güzel...
Kedilerin “bu dünya ile öteki dünya arasında gidip gelen özel canlılar” olduğunu ve sana uğur getirdiğini söylüyorsun.
Sanırım bu doğru….
Yaşamın boyunca hep bir kız çocuk babası olmak istediğini de biliyorum. Allah inşallah bunu güzel eşinle birlikte size yaşatacak. “Her şeyin bir zamanı olduğuna inanıyorum. Ve onun da zamanı gelecek.”
Eski yazılarında “doğmamış çocuğuma mektup” yazını okudum. Zaten bu yazıdan sonra seni çok daha iyi anladım.
Sevgili Cenk,
Biraz içindeki Cenk olarak sana birkaç tavsiyem olacak.
Çok sigara ve kahve içiyorsun. Bunun önüne en kısa zamanda geçmen gerekiyor.
Sigara konusunu her açtığımda “- Annem sigara içmezdi ama kanserden kaybettim” cümlesini söylüyorsun. Bunun bir gösterge olmayacağını da bilmende yarar var.
Bence sen bu cümlenin arkasına sığınıyorsun. O kadar…
Ama şu var. Çok sigara, kahve içsen de içindeki çocuğu hiç öldürmüyorsun.
İşte bu konuda seni seviyorum. Ve sonuna kadar da bu çocuğu yaşatacağını biliyorum. Ve son cümlem…
Bu hayatta ne olursa olsun, hangi acılar yaşanırsa yaşansın, hayat devam edecek. Ve hayat devam ederken içindeki acılarla birlikte yüzündeki mutluluk seninle birlikte hep yaşayacak.
Ve sen öyle ya da böyle içinde yaşattığın Cenk’i öldürmeyeceksin.
Karıcığın Tuğçe’nin dediği gibi.
Öptüm güzel gözlüm. Mutlu yıllar. Yeni yaşın sana huzur getirsin.
DİĞER ADRESLER 
