KÖŞE YAZILARI | CENK BABAEREN

İçimde yanan ateşin tek sorumlusu benim!...

"Otuzaltı yaşımdan gün almış, yirmialtılık seksi delikanlı olmak da hoş bir duyguymuş…" Cenk Babaeren`in yeni yazısı...
 
   
 
 
     

İçimde yanan ateşin tek sorumlusu benim!...

Dün aynaya baktığımda, bir kaç beyaz saçım dikkatimi çekti. Ne güzel yakışmış simsiyah saçlarımın arasından çıkan beyaz saçlarım. Olgunlaşma basamaklarını tırmandığım şu günlerimin ufak bir armağanı olsa gerek.

Aslına bakarsanız az biraz da seksi göstermiş beni :)

Otuzaltı yaşımdan gün almış, yirmialtılık seksi delikanlı olmak da hoş bir duyguymuş…

Aynı anda hem gençliğin, hem de yaşlılığın başlangıcını yaşamak güzel şeymiş...

Derler ya;

- Erkek dediğin olgun olur!...

Pöhhhh!… Kim demişse sanırım rüyasında görmüş.

Erkek dediğin, etine buduna dolgun olur :)

Bir kısım okurum - sen ne menem bir şeysin - diyebilirler.

Şaka bir yana, olgunluktan söz açılmışken, uzun zamandır erkeklerin kaç sınıfa ayrıldığını merak edip duruyordum.

Maşallah yazarı olduğum Cosmoturk’te sürüsüne bereket haberler mevcutmuş.

Üşenmemişler, Dünya’daki tüm erkek tiplerini tek tek araştırıp bulmuşlar. Sonra da haber yapmışlar.

Hangi sınıf erkek kategorisine girdiğimi inanın ben de karıştırdım. O kadar çok erkek çeşidi varmış ki... Sürüsüne bereket :)

Pazardan domates seçer gibi erkek katagorilerini seçebiliyorsun.

Sonrasında, Hah!… Benimki galiba şu katagoriye giriyor diyebiliyorsunuz…

Deli adamım ya, okuduğum haberleri aklımdan bir anda silip, en sonunda kendi erkek katagorimi yaratmaya karar verdim.

Ne de olsa Akrep burcuyum ya... Dediğim dedik…

Cosmoturk editörlerine de gıcıklık olsun diye kolları sıvadım… :)

Neyse, düşüne düşüne 2 tip erkek katagorisinde karar kıldım.

Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın..

İşte, meşhur, yere göğe sığmayan Cenk Babaeren’in, tüm cümle aleme kapak olsun diye hazırladığı erkek katagorileri:

1. Dumurgan erkekler,
2. Dumurganmayan erkekler


a) Dumurgan erkekler, sevmesini bilen, adam gibi adam olmaya çalışıp bir türlü beceremeyen, tam bir aşk adamı. Neredeyse duygusallıktan kırılacak, kırılganlıktan da durulacaklar. Metroseksüel, Retroseksüel, Hetroseksüel… Seksoseksüel….

b) Dumurganmayan erkekler ise, ilk önce kendisi için yaşayan, hayatın sadece oyundan ibaret olduğunu farkeden, gece çalışan, gündüz horul horul uyuyan, msn’ni zaman kaybı olarak gören ve saçlarında yavaştan beyazlar çıkmış erkeklerden ibaret…

Düşündüm ve sonunda hangi sınıf erkek katagorisine girdiğime en sonunda karar verdim.

Ben bir zamanlar dumurgan olan, sonrasında Cihangir semalarında yürürken, kafasına inşaattan tuğla düşmesi neticesinde, bir anda dumurganmayanlar sınıfına girmişim.

Ehh! girmişsek de çıkmak olmaz yani. Bu yolda hızla koşmaya devam etmek gerekli. Başa gelen çekilir.

“İlk önce kendisi için yaşayan” lafına takılan okurlarım olursa.

Aman takılmasınlar…

İnanın herkes kendisi için yaşar. Kendisi için süslenir, alışveriş yapar ve sevişir. Sonucunda mutlu olmak varken, ilk mutluluğu kendisi yaşamak ister. Bencilce ama haklılık payımın olduğu da bir gerçek. Kabul etmek istemezseniz siz bilirsiniz.

Peki, dumurganmayan erkek tipi hayatta ne işe yarar.

Yoksa onlar, birtakım bencillerrrr ordusuuuuuuuunu mu temsil ediyorlar?

Sadece kendilerini düşünüyorsa başkalarına açacak hiç mi yerleri yok?

Valla onu bunu bilmem ama yerleri var da, o yeri dolduracak zatlar kolay kolay bulunamıyor. Ne de olsa aşkı, sevgiyi ve kayıpları çok sert yaşamış yaratıklar.

İkilemlerin arasında sıkışıp kalmışlar. Aşk var mı? Yok mu? Diye düşünüp düşünüp duruyorlar….

Onlar için aşk olsa ne yazar, olmasa ne yazar?.… Bitirip, tüketip, acıları yaşandıktan sonra, tekrar aynı şeylerin başlarına gelmesinden mi korkuyorlar?

Amaç, sadece aşk ve sevginin devam ettirlmesi ise, geleceği planlamak ve buna göre önlemler almak aşk’tan daha mı önemli?

Hadi şimdi buradan yak!...

- Yahu zirzop Cenk kardeşim, sen geleceği net görmekten, planlamaktan, aşk’tan falan bahsediyorsun da; yarın ne olacağımızı biliyor muyuz ki, geleceğimizi planlayalım… dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Size planlayın dediğim yok ki, sadece yarın olmayacakmış gibi yaşamanızı tavsiye ediyorum.

Kendinize gelin!... Gelecek aslında bir saniye sonranız.

Hayatınızın her anından zevk alarak, tadını çıkarta çıkarta yaşamak varken... Neden acı çekiyorsunuz?...

Kaybedecek zamanım var!... diyorsanız, o sizin bileceğiniz şey…

Ama hayatınızın durmaksızın koşturduğunu ve geleceğin önünüzü kesmek için çabaladığını sakın unutmayın….

Boşverin önce aşkı sevgiyi… Yaşanan, biten, sonra da acı çektiren şeylerle zaman kaybetmeyin. Sadece deneyimlerinizi paylaşın. Paylaşın ki başka insanların kendilerine gelmelerinde ufak bir payınız olsun. Çünkü kaybedilen hiç bir güzelliğin yeri doldurulamyor.

İçinizdeki alevi söndürmenin yollarını aramaya bakın.

İçimizde yanan ateşin tek sorumlusu kendimiz değil miyiz?

Ateşi ne kadar körüklersek, geleceğimizi de elimizden kaçırdığımızın farkına ne zaman varacağız?


En iyisi mi bırakın her şeyi, sadece bir saniye sonranızı düşünün.

Aşk’da kıyıdan köşeden zaten sizi takip edecek. Öyle ya da böyle bir gün bir yerlerde karşınıza mutlaka çıkacak…

Şimdi sizinde bencil olmanızın zamanı gelmedi mi?

Unutmayın, hiç bir şey hayatınızdan daha önemli ve hiç bir şey bir saniyenizden daha kıymetli olamaz.

Kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin.

Sevgiyle,

Cenk Babaeren
cenkbabaeren@cosmoturk.com
 


CENK BABAEREN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>