‘Özledim, görüşelim’ yok. ‘Birlikte vakit geçirsek fena olmazdı’ var. ‘Aç mısın’ yok. ‘Ben çok acıktım, sen de acıkmış olsan iyi olurdu çünkü karnımdan gelen garip sesleri duyman beni rahatsız edecek’ var. Ve ‘sen de burada yeni misin’ yok. ‘İkimiz de, bir topluluğa yeni girmenin dezavantajını yaşıyoruz bu yüzden birlikte takılsak diğerlerine karşı daha güçlü bir izlenim vermiş oluruz’ var. ‘Bu gece çıkmayalım, yorgunum’ yok. ‘Seninle görüşmek beni eğlendirmiyor’ var. İşimden memnun değilim, yeterli para kazanamıyorum, sosyal açıdan kendimi zayıf hissediyorum var. Askıda çirkin duran kıyafetler gibi hayatta eğreti duran ,steril, insanlar var. Ve bazen bu eğretilikten, bu yerini bulamamışlıktan ölüyorlar. Ve bazen askıda çirkin duran, giyince prenses öpmüş kurbağaya dönüyor.

Hem, cümlelerinizin kaçta hiçi gerçekten söylemek istediğinizi ifade ediyor? Kibarlık süzgecinden geçirmeden ve sosyolojik kalıplara girmeden de ‘iyi biri gibi ’ diyorlar mı sizin için? Yoksa yenisi olduğunuz ortamın ilelebet üveyi mi olacak gibisiniz? Görünüşe göre ‘nasılsın’ deyip cevabını beklemeden geçip gidenlerdensiniz. O halde hangi ihtimamı beklemektesiniz? Özel olduğunuz sürekli hatırlatılmadığında hüzne düşenlerden misiniz? Sadece annesinin ‘prenses’ dediği siz misiniz? O vakit, üzgünüm, bir otuz sekiz yıl daha, bir taç, bir siz.

İnsanlar ne garip. İlkokuldaki çocuklar gibi, şans eseri, kiminle sıra arkadaşı olurlarsa onunla en iyi arkadaş oluyorlar. Günaydınlar kanalize. Nasılsınlar güdümlü. Bir kahve içelimler ise çeşitli angut testler sonrası olası. Oysa, aynı sözde mesafeli duruş, kokuşmuşluk söz konusu olduğunda sınır tanımıyor. Pek ala beklenmedik ama bilindik şekilde anlatılabiliyor, yetmiş sekiz yıllık kangren ilişkide bulunamayan huzur ve elbette, sınır tanımıyor yatak odası sırları. Sonra, can sıkıyor yüksek sesli telefon konuşmaları. Kısa bir süre içinde ise, görgüsüzlük gazı tüm odayı kaplıyor. Birini konuşmaya değer bulduran sosyal süzgeçler var ya hani. İşin garibi, onlar pek süzmüyor. Sıvı değilseniz elbette.

Bugünlerde dışarı hangi gece çıkacağınızı, kredi kartınızın hesap kesim tarihi belirliyor. Ne yiyeceğinizi vücut tipiniz, hangi mekanları güzel bulacağınızı, çoğunluğun IQ seviyesi. Ne kadar eğleneceğinizi ise topluklu ayakkabınızın boyu. Ve evinizin doyurulmamış arzularınıza kilometre cinsinden ifadesi. Şansınız varsa gece tarifesi uygulamayan bir taksi bulursunuz. Ha, feneri nerede söndüreceğiniz size kalmış, o konuda özgürsünüz.

17 Kasım 2011

Tavsiye:

Dinle: Minilogue – Doiicie A
Oku: John Fante - Toza Sor
İzle: Mozart And The Whale
Araştır: Selective Mutism

Website: http://misschihiro.tumblr.com/
Facebook: https://www.facebook.com/misschihiro
Twitter: http://twitter.com/misschihiro
E-Mail: misschihiro@tumblr.com

CHIHIRO CHAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >