KÖŞE YAZILARI | HİKMET SUNER

Hilal Uğruna

Biz dünyamızı, vatanımızı onlardan miras aldık... (Hikmet Suner)
 
   
 
 
     

Sicili Osmani (3 ncü cilt,1311 tarihli)
Selim Paşa


1227 de tevellüt ile Mısır askeri Yzb. Şısı olmakla Reşit Paşa Konya’da bunun bölüğüne duhul eylemişti.Sonra 1256 da hizmeti saltanatı seniyeye iştiyak gösterdi.Ve 1281 de Mıralay olup sonra mirlivalıkla Bosna cihetlerine gönderildi.1292 de ferik oldu.1293 recebinde Nikşik’te Karadağlı harbinde şehit düştü.Şeci ve mütteki idi. “DÜŞMAN ETRAFINI SARIP TESLİM OLMASINI İSTEMİŞ İSELER DE DÖĞÜŞE DÖĞÜŞE” , “ZİLLİ ESARETTEN NİMETİ ŞAHADETİ” TERCİH ETMİŞ, PADİŞAH HAZRETLERİNE SADIK BİR BENDE OLMUŞTU”.

Rumi 1292 tarihinde KARADAĞ da BENAN Muharebesinde Şehit Olan Ferik SELİM PAŞANIN Hakkında matbuatı Osmaniyede görülen makaledir….

Ey Şehidi Mukaddes;

Ey Şehidi Mukaddes:
“Dünyada ne bahtiyar bir TÜRK Generali imişsinki, elinde şanlı kılınç ile idarende bulunan arslan sürüsünü Ateşi cidal içinde merdane kumandalarla Cengi sebata teşvik
ederken Nagâh vucud-ü Ekremine doknan bir Dane-yi Gaza tesiriyle şanlı kanlı düşdün. Ve meydan-ı gazayı Naim-i Sefaya tahvil ederek Osmanlıların Şan-ı kahramanisini Elhak
felekiyata çıkardın.

Ey mes’ut kahraman:
Ey Mes’ut Kahraman;

Azım-ı mekam-ı lahut olan Ruh-u Akdesin emin olsunki, Sen O sivar olduğun Esb-i Celâhat den Manend-i –Necm-i Sakib zemine düşdüğün zeman lisan-ı -Nev-i Beşer (Aferin
ey Ruzigâr-ın-Şehsivar-ı Safder-i Arşe as şimdenger-u Tiğ-i Süreyya cevher-i) neşidesini natık ve şanlı cenaze alayında Sakinan-ı alem-i balater Tekbir-i han-Tekrim oldular, dense
hakikate mutabıktır.

Ey Şehidi Mükerrem:
Ey Şehidi Mükerrem;

Haber-i şehadetin bütün milleti sine çâk ve senin gibi bir namus-u mücessemi gaip ettiğimiz için Nale-i teessüratımızı vasıl-ı eflâk etti. Lakin erdiğin derece-yi aliyatı tasavvur veMezmeğâh-ı hakka Kefen-i mukaddesin her cihetten hun-u şehadet akarak tefekkür ettiğimizzeman vicdanımızda tessüre bedel alaim-i rişk gibta etmeğe başladık.
Ey vatanımızın Aziz kurbanı:

Ey Vatanımızın Aziz Kurbanı;

Mezarın diyar-ı gubette bir düşman toprağına düştüğü için eyyam-ı mübareke daimî bir hüsrat-ı müftehirane malik ettiğin Ayil ve evlâdın senin ziyaret şerefinden mahrumolacaklarsada yine Ruh-u pür fürühun agâh olsun ki kariben o topraklar saye-i şimşir-i Osmaniyane geçecek ve senin şehadet ve gaybubetinle her alçak haydutlardan intikamınalınacak ve meşhed-i münevverin ilelebet ziyaretgâh-ı guzzat-ı müslimin olacaktır.
Ey Hüdayı hamiyyet:

Ey Hüdayı Hamiyyet;

Senin ne Cevher-i şecaat ve hamiyyet olduğunu bilen evlad-ı vatan hep bir araya gelerek lisan-ı celâdetinden olmak üzre (Kanımla) yazdım arşe besaletle namımı doldurdu hun-u şehadetle camımı yâre çiçeklerle donattım vücudumu, Görsün vatan yeğitleri Adene cüzzamımı) kıtasını bil inşat avaz-ı bülend ile kıraat ve irad edip her lahza ruh-u ekremini takdis etmekteyiz.
Ey demir yürekli Kumandan:

Ey Demir Yürekli Komutan;

İslâmiyetin şan-u şerefine idrak edenlerce gazada ölmekten büyük bir devletmi tasavvur olunur. Şehitlerinizi yıkamayın, zira onların vücutlarındaki hun-u şehadet kıyamette
Nur olacaktır, maali celili tazammun eden hadis-i şerifin vakıf-ı ser celili olanlarca meydan-ı cenkte can verip kanlı kefenini omuzunda sahayı mahşere giderek –Allah dedim kılıcıma
sarıldım, vatan için alkanlara boyandım feryadı ile temenni-i mükâfat-ı ilâhiyeye olmaktan alînimet mi olur?”


“Hilal Uğruna” ölenlerin, yaşayanların ve nihayat Peygamberin kucak açtıklarının aziz hatıralarına…..

Onlar, her türlü beşeri ve ilâhi temyizin ötesinde milletimizin müşterek muharebe meydanlarından yola çıkıp cennet mukim aziz velilerimizdir.

Biz dünyamızı, vatanımızı onlardan miras aldık.

Kul mesnetli ve tevcihli tüm berât-ı şerifelerin dışında,maharet ve marifet sahibi olup kan ve canları ile Ekber olan Hazret-i Allah’ın davetine fisebilillah icabet edip, Peygamberler peygamberi Hz.Muhammedin yanında yerlerini aldılar.

Onlar, toprakları , dünyayı vatan yapan Cihad belgeselinin mübarek mücahidleridir.

Milletleri millet yaparken, milletlerin ömrünü ebedi ve payidar kılan, bir ahdin gereğini yerine getirirken Allah ve millet için son nefeslerini veren onlar ancak ve yalnız cenneti tahsil ettiler.

Dipdiri Meyyitler! Makam, mevki, servet ve garantiler peşinde koşarken, kovalarken onlar asil görevleri sonunda şahadet şerbetini içip feth edilmiş veya savunulmuş topraklarda hiç yaşamadılar ama idrak ve ölçülerimizin dışında da hiç ölmediler.

(Ulubatlı ve hepsi)

Bu sadelik nasipleri oldu.

Bu garantiler ile nasip arasındaki fark konumumuzun ve ahvalimizin özetidir.

Yaşayanlar ve sözde yaşayanlar! Onlara lâyık oldukları takdirde istiklâl sahibidirler.Bu neticeyi aramak ve bulmak ve onlara aşina olmak mecburiyetindeyiz.

Cenab-ı Hak adına sahih genel af onlardan, gayret ve hizmet bizlerden.

Hilal uğruna can verenlerin…..Batan güneşlerin…, destanı, bilinç tarihimizin, tarih bilinci ile buluşmasıdır, örtüşmesidir.

Bu da, Ulus, Vatan, Dil, Din, İstiklâl, Şan, Şeref olgularının idrak edilip, hissedilip yaşanmasıdır.

Elden ele,zihinden zihine, gönülden gönüle, imandan imana devreden bu meşale bir nasip arayışıdır.

Bu hayatın…Vel ASRIN gizeminde yani, tüm süreçlerde ezelden ebede DENGELERİN dengesi ,hayat buluş hayatiyeti, ihya oluş, gerçeklerin gerçeği TEK YARARLI müspetini tanımaktır,tanışmaktır.

Bu koordinatları bilmek,öğrenmek,öğretmek,teslim olabilme asaleti ile müşerref olmak demektir.

Bu, insan olma,millet olma,payidar olma,makam,rütbe ve mevkidir.

Bu, kuvvetlerin mecmuudur.

Bu, iman ve vatandır.

Nasipsizlik ise cehennemeyn’i yani dünyada ve ahrette iki cehenneme layık olmaktır.Ölümden beter rezil bir mahvoluştur.

Yüce manada Tarihimiz demek olan Kur’an,Safahat ve Nutuk tüm incelikleri defalarca en veciz şekilde şuur altımıza zerk etmiştir.

Ne mutlu bu şuuraltından beslenen şuurlara.

Bu şuuru ve toprakları hak etmek ve bu topraklarda hak sahibi olmak çalışma esasına dayanır düşüncesi, “insanın ve milletlerin hakkında illa-yalnız ve yalnız çalıştığından başkası yoktur” mutlak ifadesi ile buluşur.

İşte bu mazhariyet, gayret, nasip ve tecelli denklemindedir.

İsrarlı inanç, mahzun olmayış, başın öne eğilmemesi, nihayet iman, bu kalenin bizzat kendisidir.

Bunun için terler dökülür,kanlar dökülür. “Uğruna güneşler batar”, ve fakat yine doğar.

Bu dünyamız üzerinden sonsuzu DİLİ,VATANI ile yaşamak ama, fakat istiklâl ile payidar olarak yaşamak…

Politikalar, gelir,gelişir,değişir ve geçer.Yalnız Vatan, Millet,Din,Dil,Bayrak’ın kutsanması ebed müddet oluşun açılımıdır.

Bu “Ağuşunu açmış olana her anlamda icabetin, kavuşmanın tarihidir,canlı destanıdır,örnekleridir..”

Şehit Selim Paşanın şerefli hayatı bu takdim ifadelerinin net ve özgün örneğidir.

Yüce iman gereği şerefle ödenmiş bedeller…İdrakler ve bu anmalar, doğuştur, mevlîtdir, Ölümsüzlüktür.

Prens Nıcola’nın , teslim ol!!!, tüm dünyevi imkanları emrine vereceğim talebini…Cenab-ı Hakkın bir kuluna verebileceği en büyük sıfat ve rütbesini hiçbir şeye değişmem, diyerek; Birliğinin başına geçip, kılıcını çekerek ekber olan Allah ve Milletimiz için taarruza kalkmış, canını verip ve ruhunu teslim ederken esaret zilletini uygulamalı olarak reddedip,şehadet nimetini tercih etmiştir.

Yok edilmek istenilen değerlerimizin özü ve bileşkesi olan, abidesi olan efsane üstü Şehit Selim Paşa Atamızdan Kur’anı Kerime göre biz ancak şefaat dileyebiliriz.

Ötesi ve ileri bir dua ve ya da dilek haddi aşmak cehaleti olmaz mı?

Bu vesile ile bütün gazi ve şehitlerimizi anmak, unutmamak, zikir etmek mecburiyetindeyiz.

Meselâ her gün, beş yüz elli senedir, İstanbul’un surlarının önünden geçmekteyiz.

Bu, günümüz için, bizler için ve can vermiş şehitlerin kanı,kemiği ve ruh bedenlerinin önünden geçmek demektir.

İşte o toprak sıkılırsa,şehitlerin fışkıracağı topraktır.

O şehit oluş sahnelerini bir hayal etsek, oklar,kızgın yağ ve ziftler,devrilen merdivenler..

Hep, hep bizim için.

Acizlik halimizdir.

Bir çay bile içmediler.Bu samimiyet ve idrak içinde oluş,rahmet ve bereketin ön koşuludur.

Cenabı-ı Hak tarafından övülmüş bu yüce varlıklardan biri olan Şehit Selim Paşayı anarak onları aklımızdan, zihnimizden ,hatırımızdan, gönlümüzden çıkartmama nezaketi için görev ve borç edası ile heyecan ve duyuşu paylaşmak niyetiyle kaleme almış bulunuyorum.

Saygılarımla,

Hikmet Suner..


HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>