KÖŞE YAZILARI | NİHAN HATİPOĞLU

Beyoğlu`nda iki kişi...

"Beyoğlunda iki kişi yürüyor... Gözlerinde Galata’nın ıslak arka sokaklardaki karanlığa inat bi ışık var ama bakamıyorlar birbirlerine... "
 
   
 
 
     

Beyoğlu'nda iki kişi...

Beyoğlunda iki kişi yürüyor... Gözlerinde Galata’nın ıslak arka sokaklardaki karanlığa inat bi ışık var ama bakamıyorlar birbirlerine...

Çok iyi arkadaşlar, hatta dost, belki de gizliden gizliye sevgili...

Anlatacak çok şeyleri var... Önce kız başlıyor lafa, konuşuyor ordan burdan, sevinmiş gördüğüne... Çocuk izlediği filmleri anlatıyor sanki içinde gibi...

Sıradan bir sohbet bu, sihirli bir hazine tadında ama yazık ki zamansız bulunmuş...

Dinleyip birbirlerini saatler boyunca, aslında birbirlerinde dinleniyorlar...

Böyle bir sohbette saatler nasıl geçer, konuşmalar nerde başlar, nerde biter...

Bir kahve ve bir sigara daha...

Gitmek istemiyor kimse, etrafta konuşulanlar duyulmuyor...
Küçük detaylara saklanmış büyük cümleler kurarken, ikisini de bu keskin zekâ yaralıyor...

Alınan derin yaralara kızın gözyaşlarıyla pansuman yaparken çocuk, fonda o şarkı çalıyor...

“Will you still love me tomorrow?” Ne güzel söylüyor, soramadıkları bu soruya müzikle cevap veren o kadın...
“Bu gece benimsin tamamen, tüm aşkını veriyorsun bana ne tatlı, bu gece aşkın ışığı gözlerinde... Yarın hala beni seviyor olacak mısın? Sen yarın yine beni seviyor olacak mısın?” diyor...

Derin bir sessizliğe gömülüyor sonra Beyoğlu... Sokaklardan hep bu şarkı yükseliyor...

Ve başlıyor kız konuşmaya, çocuğa bir an olsun şans vermiyor:


“Bana öyle bakma! Cevabı senin gözlerinde, sorduğun sorunun! Bana sorma, cevap veremem! Sana duymak istemediklerini söyleyemem, duymaya değer bulduklarını söyledim zaten… Cesaretten esaret doğmaz derler...

Söyle! Duymak istiyorum özgür müsün?

Zaman senin zamanın değilse tutulamaz verilen-verilemeyen, aklımıza gelen-gelemeyen sözler… Sözler verilmesini de istemezsin bu sebepten...

Zaman aşkın zamanı değilse; korkarsın kelimelerinin gücünden, korkarsın duygularının dilinden...

Sana ait olmayan bir paketi açmaya benzer bu oyun ama senin olmayan bir hediye için sevinemezsin… Sürprizleri de bu yüzden sevemedim ben…

Korku bilmediğinde gizlidir insanın, korkuyorum senden...
Korkuyorum sürprizlerinden… Bilmiyorum kimsin, bilmiyorum kiminsin… Sığındığın limanda yelkenleri suya indirdiğin an gerçekten kendinden emin misin?

Tehlikeli sularda gezinip pupa yelken, geçici emniyetlere ulaştım evet! Yelkenlerimi hiç suya indirmedim ben! Alaycı gözlerle serseriliğime kızar gibisin...

Hayat oyun oynuyor şimdi bizimle görebiliyor musun?

Galibi mağlup, mağlubu galip kılacak bir oyun… Kazanan yok, sevinen yok ne acı...

Hangimiz kazansak diğerimiz kaybediyoruz. Taşları dizmeye bile vaktimiz yok, birbirimizi kaybediyoruz oyun oynarken bırak oyun oynamayı… Bu aşkın yazgısı zaten baştan sona kayıp...

Biz terbiyeli çocuklarız oğlum; kaybetmeyi göze alabilmektir bazen hayatı dize getiren ayıp…

Ne çok isterdim oysa anlayışın ışığı ile aydınlanan bir aşkın kollarında seninle kol kola yürüyebilmeyi… Yanıma yaklaşan kirli, sahte, göstermelik sevgilere ibret olabilmeyi...

Zaman akıyor şimdi senden uzaklara, uzaklarda buluyor yolunu su…

Zaman sana yakın olmaya gelmiyor, mesafeler aklımı da yanına çağırıyor…

Bir bakış bırak bana şimdi, sana dair eski zamanlardan hatıra olsun, onu alma! Bir gülüş belki bir öpüş… Asla görmeni istemediğim gözyaşlarımı gizleyen bu içten, bu sahte gülüş kalacak aklında senin, sakla biryerlerde sakın atma…

N’olur hiç konuşma, konuşup incitmeyelim birbirimizi, yalvarırım sen de benim gibi sus… Sustukça törpülenir kederler, içimizde saklanan kelimeler biliyorum ikimizden de daha güçlüler…

Zaman benim zamanım değil, rahat ol… Senden sözler de istemedim ben…

Devam edelim böyle kaldığımız yerden…

Galata’dan başlayan yolculuk Sıraselviler’de sona eriyor...
Beyoğlu’nda iki kişi yürüyor...

Çok iyi arkadaşlar, iyi birer dost, korkak iki sevgili...
Kızın gözlerindeki ışık şimdi daha da renkli, belki de biraz mavi...

Anlatacak çok şey var ama korkular kelimeleri tutmuş, bırakmıyor!

Beyoğlunda iki kişi...

Sarılıp iki dost gibi dakikalarca… Sanki dönüşü olmayan uğursuz bir yolculuğa iki sevgiliyi uğurluyor...


Nino,
nihanhatipoglu@cosmoturk.com

 


NİHAN HATİPOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>