KÖŞE YAZILARI | NİLHAN FİDAN

Özlem

“Ve biz ayakta durmayı ve mücadele etmeyi senden öğrendik en çok. Senin ışıl ışıl gözlerinden…” Nilhan Fidan`ın yeni yazısı
 
   
 
 
     


Eflatun beyaz çiçekler getirdim ona. Kokulu karanfiller. Mis gibi kokuyorlar diye bayıldı. Öptü beni kocaman. Teşekkür etti sürekli. Sarı beyaz papatyalarla geldim, bazen de fulyalarla… Hepsini vazoya koyduk. Şarkı söyledik sonra. Unutulmuş şarkıları mırıldandık beraber.

Hadi bana masal anlat dedi uyumadan önce. Masallardan da Külkedisi oldu seçtiği. Elini tutup, yavaş yavaş anlattım, ben anlatırken uykuya daldı. Sonra bir daha konuşamadı benle. Ben hep sessizliğini ziyarete gittim onu farklı hastane odalarında. Konuştum onunla, elini tuttum, yanaklarını okşadım usulca. Tanımadı beni. Konuşamadı hiç.

Biriciğim, canım arkadaşım, kaç yıl yan yana oturduk da sohbet ettik senle. Kontrol için İstanbul’a geldiğinde yanına koşardım. Gelemediğim olurdu bazen, bilirim üzülürdün. Kaç ameliyata yolcu ettik seni, dualarımızla ve daima ümitle. Sarıldık uzun uzun, bırakmak istemez gibi sarıldık birbirimize. Ararım seni, dedim. El salladın sen de bana. Havuçlu pasta yemiştik bir doğum gününde. Minik havuç şekerlemeleri vardı pastanın tepesinde. Ne güzel gülüp sohbet etmiştik. Bitki çayı içerdik televizyon karşısında. Dergilere bakardık bazen de. Sen bana yağlıboya tablolarının fotoğraflarını gösterirdin. Bir gün ben de Bursa’ya gelecektim. Birini bana hediye edecektin. Öyle güzellerdi ki bebeğim. O canlı renkleriyle öyle güzellerdi ki hepsi de.

Altı yıldan çok oldu, beni şok eden haberi aldığımda. Birkaç ay ömrü kaldı ne demek. O günden sonra bir kez olsun bittim ben, pes ediyorum demedin. O en karamsar günlerde bile elimi nasıl kuvvetle sıkardın. Bilek güreşi yapardık senle her ameliyat öncesi. Hep nakavt olurdum ben. Bir tanem, kaç yoğun bakımdan çıktın sen de hep güçlü durdun. Benim gözlerim dolardı da sen hep gülümser, dalga geçerdin olan bitenle. Ve doğum gününden nerdeyse bir ay önce, bu gidiş...

Bak işte, hayat da var, ölüm de, diyorum bugünlerde. Neden, demek geçiyor aklımdan, neden seni seçti, diye sormak; ama kendimi tutuyorum. Sevilmek ve sevildiğini hissetmek güzel şey, her şey bir yana, bunu arıyor insan en fazla. Umarım hayattayken de seni ne kadar sevdiğimizi hissetmişsindir meleğim ve hatalarımızı affetmişsindir.

Biliyorum artık huzurla uyuyorsun. Kimse ve hiçbir şey rahatsız edemeyecek seni. Canını sıkmasına izin verme hiçbir şeyin, kendine iyi bak, derdim ya. Çok daha iyi olacak her şey, demiştik hep, değil mi… Hep sabırla bekledik o güzel günleri… Umutla düşledik senin mezuniyetini, yapacağın çizimleri, tasarım projelerini… Ve biz ayakta durmayı ve mücadele etmeyi senden öğrendik en çok. Senin ışıl ışıl gözlerinden... Odandaki televizyonun üstünde duran o fotoğrafın var ya, gözlerinin içi gülen o genç kız var ya, kim bilir hangi yaz tatilinden kalma… O güzel kız sonsuza kadar gülümseyecek bize… Her ne olursa olsun.

Sevgiler, meleğim, iyi uykular…



Nilhan Fidan
fidannil@yahoo.com
 


NİLHAN FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>