Kadınlar ve aşk üzerine güzel şeyler söylemek istiyorum ama, ne yazık ki gündem tam aksini söylüyor.
Hangi kanalı açsam içimi sızlatan bir kadın öyküsü çıkıyor karşıma.
‘Televizyon seyretmeyeyim’ diyorum ama, işimin gereği seyretmek zorunda kalıyorum. Kulaktandolma sözlerle bir şeyler yazmak elbette olmaz.
Seyredip yazmak gerek.
Ama itiraf etmeliyim ki, bunlara dayanmak hiç de kolay değil,
Buna insanın sinirleri dayanmıyor.
Zorunlu olmadıkları halde bu deli saçmalarını seyreden insanlara da şaşmamak mümkün değil.Demek ki her şey alışkanlık!...
Haftalardır süren bir Banu Alkan ve Murat Taşdemir olayı var.
Bir zamanlar sevgili olan bu çift birlikte gül gibi geçinip, aşklarını televizyon kanallarını bir bir gezerek ilan ederken, bay Taşdemir gizlice evlenmiş de büyük aşkı Banu Alkan’ın ruhu bile duymamış... (Birkaç gün değil birkaç yıl.)
Şimdi ikisini bir eve kapatmışlar ve büyük aşkın hazin sonunu millete izletiyorlar.
Murat bey Banu Alkan’ı aşağılamak için elinden geleni ardına koymuyor. Ne şişkoluğu, ne pisliği, ne pasaklılığı, ne beceriksizliği, ne teşhirciliği kalıyor.. Seyrederken insanın tüyleri diken diken oluyor ama, Banu Alkan ara ara gözyaşı dökse de “bebeğim” diyerek tüm söylenenleri yutuyor, saatlerce sevgilisini restoranda bekliyor . O gelmediği gibi bir haber verme gereğini bile duymuyor.
Buna karşılık Banu Alkan, bir tatlı söz için paspas oluyor.
Hatta kendisini durmadan aşağılayan sevgilisini kazanmak için kilo vermeye çalışıyor. Kumaya bile razı oluyor.
Seyrederken delirecek gibi oluyor insan,
Bu arada, gözlükler kırılıyor, yastıklar atılıyor, itilip kakılıyor ama gene de Afrodit aşkı yüzünden kapıyı vurup gidemiyor.
Aşkın bu yüzünü tanrı kimseye göstermesin ve yaşatmasın!.
Olayın birde öteki yüzü var.
Murat Taşdemir halen resmen evli.
Ayrı da yaşasa resmi bir karısı var
Karısı varken bir başka kadınla ( üstelik uzatmalı sevgilisi) ile bir evde yaşıyor.
Eskiden olsa bunun adı “zina” olurdu ve Medeni Kanuna göre (eski) suçtu.
Ama Medeni Kanunda “BÜYÜK! değişiklik yapılarak zina suç olmaktan çıktı.
Böylece evliliklerinde çivisi çıktı.
Hatta o kadar çıktı ki, bir kanal marifetmiş gibi bunu haftalardır yayınlıyor.
Medeniyeti, özgürlüğü ve aşkı ne biçim algılıyoruz ve uyguluyoruz!....
Bu programları gençler izliyor, çocuklar izliyor.
Bunlar yarının karı kocaları, anne ve babaları izliyor...
Onlara ne anlatılmak isteniyor:
Verilmek istenen mesaj nedir?
Kadınları horlayın, azarlayın, onlara hakaret edin, itip kakın.
Onlar ne yaparsanız yapın seslerini çıkarmazlar, hatta evliyseniz bile fark etmez, eski sevgilinizle bir arda olabilirsiniz, aile de ne demek!...
Siz erkeksiniz, her şey sizin hakkınız.
Anlatılmak istenen bu mu?
Televizyonların işlevi bu mu?
Burada iki kadına da hakaret ediliyor.
Hem Banu Alkan’a
Hem de Murat Taşdemir’in resmen evli olduğu karısına.
Banu Alkan o kadar vurdum duymaz ki, evli bir adama karısının bu konulara ne dediği sorulduğunda gazetecilere, “Onun karısı benim” diyecek kadar ileriye gidiyor.
Bu kadar bayağı bir davranışın adına “aşk” demek aşka en basit deyimle hakarettir.
Eğer “Ben starım “ diye otrişler içinde yarı çıplak dolaşan Banu Alkan bu programa para için katılıyor ve bu hakaretlere para için katlanıyorsa, köşe başında dilensin daha iyi.
Özcan Kandemir
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER
DİĞER ADRESLER 
