KÖŞE YAZILARI | SEMNAL GÖKMEN

İstanbul

Yıllarca hiç gitmediğim İstanbul’a aşık oldum... (Semnal Gökmen)
 
   
 
 
     

Yıllarca hiç gitmediğim İstanbul’a aşık oldum, meğer zaten ben ona görmeden aşıkmışım yıllardır…

İstiklal’inde yürüdüm elimde Beyoğlu çikolatası –çok severim ya çikolatayı her geçişte farklı bir tane alır bana; şımarırım yine oracıkta “ önce patates istiyorum ama ben” diye. Derhal gideriz İstiklal patatesçisine, en büyük boydan sadece mayonezli. En çoğunu da ben yerim tuzlu tuzlu, bitince bir ay daha patates çekmez herhalde canım zannederim ama bir sonraki geçişimde önünden , yine dudaklarımı sağa sola oynatırım, hemen anlar, “gel alalım” der gülerek. Patateslerin sonu gelmesine yakın şu meşhur profiterolcüye varmış oluruz. “Dur şu Beyoğlu çikolatasını akşam yiyelim de gel şimdi birer porsiyon profiterol ziyafeti çekelim kendimize” derim. O da hiç hayır demez. Hatta benden söylememi bekler, nasılsa 7/24 tatlı aşerdiğim için bilir isteyeceğimi… “Islak hamburger de çekti mi canın” diye sorar, “yok derim bu kadar da dengesiz beslenmeyelim ben sana güzel yemekler yaparım akşama… “ Her Galatasaray Lisesi’nin önünden geçişimizde başını öteki tarafa çevirir, yazısına bile tahammül edemez. Ben de kızdırmak için re re ra diye başlarım mırıldanmaya “sen artık Fenerlisin bir kere” der gülerek, uzatmam , nasılsa yetişemem onun fanatikliğine, orada başlamadan biter tartışma. Tramvayı izlemek varken göz ucuyla, maç muhabbetiyle bozmam havayı asla.

********

Pazar günü Rumelihisarı’nda kahvaltı yaparız mutlaka. – Yolda hep aynı muhabbet benden, “ İstanbul güzel de nasıl dayanır insan bu trafiğe? Ama çok güzel bu evler ya! İstanbul’da evimizi buradan alalım bak. Geldiğimizde de burada kalırız; ya da burada yaşayalım ama ben çalışmayayım, kitap falan yazarım evde, çeviri falan da yaparım işte. Manzara izlerim sen yokken akşama kadar. Gemileri sayarım .”
“Yok sıkılırsın sen, evde oturamazsın” der. Doğru bir süre sonra sıkılırım, kendimi alış verişe veresim falan tutar.
“Hah geldik işte, burada yapalım kahvaltımızı. Haydi fotoğrafımı çek yine, köprü de çıksın ama!”
“Kaçıncı köprüydü o hadi bil bakalım?”
“Dalga geçme ama, öğrendim artık …”

********

“Öğleden sonra da Cadde’ye geçelim .”
“Cadde ne ya? Kaçıncı cadde?”
“Bağdat Caddesi işte”
“E ben nerden bileyim Cadde dediğinizi, şuna Bağdat Caddesi desene!”
“E ama Cadde diyoruz ya ! Bak bir gün arkadaşlarla buradayız, Fenerim şampiyon olmuş herkes doluşmuş buraya, trafik de kapalı… Gözleri nasıl parıl parıl parlıyor anlatırken, gözlerini öyle görünce Fener’i bile sevesim gelir…

“Saat kaç olursa olsun daha yapacak çok şey var bu şehirde. Şimdi ne yapsak?”
“En iyisi gel şehri yarın yaşamaya devam edelim, şimdi seni kaçırıyorum boğaz manzarası eşliğinde”…


SEMNAL GÖKMEN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>