KÖŞE YAZILARI | SEMNAL GÖKMEN

Küçüktüm O Zamanlar

Hani olur ya birkaç saniye içinde sanki birkaç saati, birkaç farklı olayı birden yaşar insan. (Semnal Gökmen)
 
   
 
 
     

Dün elimi kolumu sallayarak dolaşırken, bir mağazanın vitrinindeki DVD player’lara takıldı gözüm ve ben kısa bir yolculuk yaptım içimden geçmişe doğru. Hani olur ya birkaç saniye içinde sanki birkaç saati, birkaç farklı olayı birden yaşar insan. Elimi kolumu sallayarak yürüdüğümü bile unuttum o an …

Ben ilkokuldayken video çıkmıştı ve nasıl heveslenmiştim o zamanlar bir videomuz olsun diye. Gerçi kimsenin evinde de yoktu ama çocukluk ya bizde olsun istiyordum. Dayımda vardı mesela. Dayımda da her şey olurdu; öyle yüce bir insan… Yüklenip koca videoyu bizim eve getirmişti; bana sürpriz yapacak ya. Yanında bir kaç tane de Betamax kaset. Kasetlerde ne olduğu hiç önemli değildi, ben onları ezberleyene kadar tekrar tekrar izlerdim. Öyle kazınmış ki hafızama Pamuk Prenses’in, Külkedisi’nin, Danny Kaye Tiyatrosu’nun, Varyemez Amca’nın, Karateci Çocuk'un replikleri; hepsi hala aklımdadır. Şimdi bile zaman zaman kardeşimle birbirimize bu replikleri söyler, kendi kendimize güleriz.

Videocular vardı o zamanlar sokak aralarında... Annemle içeri girdiğimde, yüzlerce kaset içinden hangisini alacağımı bilemez, üç, dört tanesini aynı anda alır, sonra dersler yüzünden hepsini izleyemez ve videocunun evimizi telefonla arayıp "kasetleri artık geri getirebilir misiniz" dediğini de hatırlarım. Ve bizim götürmediğimizi de :)

Anneme boş kasetler aldırıp, aklıma ne eserse kayıt yapmak da ayrı bir zevkti benim için o yıllarda. Komik komik kasetlerdi onlar; annemler yılbaşı programını kaydetmişler, Ajda Pekkan şarkı söylerken, şarkının ortasında benim Denver Çİzgi Filmin devreye girdiği çok olmuştur. O kasetlerin çoğu hala durur. Hatta kasetlerden birinin başında kardeşimin röportajı bile var. Bir babalar gününde, o zamanlar 7-8 yaşında olan kardeşim ve sevgili babam Atakule'de dolaşırken, kardeşime bir mikrofon yanaşır ve "babalar gününde oğlunun sana ne hediye vermesini isterdin" diye bir soru sorar. Benim kardeş o zamanlar da cin, o zamanlar da sevgi dolu -gerçi şimdi sevgisini pek belli etmez ama- "oğlumun bana hediye değil, sevgi vermesini isterdim" der, bilmez ki bu söz yıllar yılı onunla dalga geçmeme sebep olacak...

Olaylardan olaylara atladı zihnim geçmişin izlerinde. Yine o yıllarda, bir gün okuldan eve gelmiştim , hiç unutmuyorum annem, mutfakta bulaşık yıkıyordu. Yanağından öptükten sonra "git bak yatağında biri uyuyor" demişti bana.

Koşarak gitmiştim, benim yatak boş! Yine koşarak geri dönmüştüm benim yatak yine boş! "Kimse uyumuyor yatağımdaaaa!" Annem yine ısrarla, "sen git bir daha bak birisi uyuyor yatağında". Ben yine koştum. Gittim ama benim yatak yine boş. Yaklaştım, bir de baktım ki benim yatağın içinde yaklaşık 25 cm boyunda bir SINDY bebek uyuyor. Hiç unutmam, ne kadar meraklıydım o zamanlar BARBIE'lere SINDY'lere... Yurt dışına giden biri olursa, babam sorardı bize "bir şey istiyor musunuz" diye, oysa sormaya gerek var mı, elbette ki BARBIE bebek. O BARBIE'leri yıllarca sakladım. Geçenlerde durup dururken, yazın İzmir’e gittiğimde, İzmir'deki evimizde o BARBIE'leri hiç görmediğim geldi aklıma bir anda. Hani geçmişe dönersin ya zihinde bir anlık, öyle. Odamı hafızamda dolaştım ama evet yoktular. Hiçbir yerde yoktular. Annemi aradım hemen, BARBIE bebeklerim nerede diye. "Haa ben onları apartman görevlisinin çocuğuna verdim" dedi. Kızayım mı, sevineyim mi bilemedim. Bütün anılarım şimdi başka bir çocuğun elinde...

Bu satırları yazmaya başladığımda bilgisayarımın başında oturuyordum. Oysa yazmaya başladıktan sonra burada olduğumu unuttum. Çocukluk yıllarıma gittim, o yıllarda yaşadım; o yılları yaşadım...Şimdi bakıyorum da çoktan kocaman bir çocuk olmuşum ben...


SEMNAL GÖKMEN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>