İlişkileri ayakta tutmak emek ister, her şeyden önce ortak bir hedef ister. Çiftler aynı zamanda iyi birer yol arkadaşı da olduğu müddetçe ilişki sağlamlığını korur. Nerede olduğunuz, ne yaptığınız önemli değil. Önemli olan hayata dair beklentileriniz, hedefleriniz ve varmak istediğiniz noktanın eşinizle aynı paralelde olması. O noktaya varıp varamayacağınız konusunu ise hiç dert etmeyin, zaten siz hedefe yaklaştıkça hayalleriniz de bir adım öteye gidiyor olacaktır. İş ki bu güzel yolculukta size her an keyif verecek partnerinizi doğru seçin.
Eşinizi seçtiniz, büyük vaatlerle yola çıktınız. Her zaman okumaya devam edip kendinizi geliştirecektiniz, her sene en az bir ülke keşfedip dünyayı gezecektiniz, parmakla gösterilen harika çocuklar yetiştirecektiniz, hatta belki bir gün bir de evlat edinecektiniz. Beraber geçirdiğiniz 3 senenin ardından bu hayallerin verdiği coşku yerini rutine ve umursamazlığa bırakmış olabilir. Artık dünyayı kurtarmadan önce ona kirli çorapları kirli sepetine atmayı öğretmeniz gerektiğini düşünüyorsunuz. TV'yi kısık sesle izlemesini tercih edersiniz. Market alışveriş listesini eksiksiz tamamladığı gün madalaya vereceksiniz. Dönüp baktığınız zaman görüyorsunuz ki aslında %90 uyuştuğunuz kişinin %10'luk defoları hayatınızın %100'ünü kaplamaya başlamış ve çıldırıyorsunuz! Neden iyiye değil de kötüye odaklanırız? Belki de bu insan doğasının gereğidir, önemsiz şeylere gereksiz kıymetler addedip hayatı kendimize zehir etmek. Nedir yani yeterince ayakkabın yoksa? Balkonun yeterince geniş değilse? Üst kattakilerin çocukları biraz fazla gürültü yapıyorsa?
Hayat çekilmez hale geldiğinde benden size bir öneri. Ortak bir nefret nesnesi belirleyin. Evet sevgi birleştirir ama nefret de bu konuda hiç fena değil. Düşmanımın düşmanı dostumdur! Bu sevmediğiniz bir komşu, akraba, patron, kurum, kuruluş olabilir. Son dönemde ülkemizde yaşanan Gezi Parkı Direnişi'nde gördüm ki birçok kişi için bu direniş birleştirici bir rol üstlendi ve pek çok çiftin evliliğini kurtardı:) Böylesi anlamlı günler yaşadığımız bir dönemde çiftler aslında ne kadar çok ortak yönlerinin olduğunu keşfetti, gösterişi bir kenara bırakıp doğal insani hakların ve özgürlüklerin değerini keşfetti, kıyaslamayı, kıskançlığı ve rekabeti bir yana bırakıp yanındaki insanların samimiyetini keşfetti.
Ramazan ayının ilk gününde Taksim'den bir kare paylaşmak istiyorum, uzun süre belleklerde yer edecek bir fotoğraf gibi görünüyor..
Ve son olarak pratik bir Ramazan hediyesi: Semtlere ve fiyat aralığına göre iftar ve sahur menüleri Dilekita’nın blogunda. Bu şirin ve yaratıcı blogda en uygun ve lezzetli menüleri keşfedebilirsiniz. Dilek hanımın denenmiş tavsiyeleri de cabası!
www.mymacchiato.com
SİBEL ŞENGÜL
YAZARA E-POSTA GÖNDER
DİĞER ADRESLER 
