Belli aralıklarla kendimle oynadığım bir oyun var. Aslında oyun gibi de değil tam olarak, kendimdeki değişiklikleri görmek için yaptığım bir liste… Baktım en son 6 ay önce yapmışım, arayı daha fazla açmadan yeni bir liste daha yapayım dedim.
SEVMİYORUM
Her an yaygara koparmaya hazır olanları,
Kariyeri uğruna, gözünü kırpmadan etrafındakileri ezip geçen ve bunu marifet sananları,
Parayı güç olarak görüp, parasız olanlara kölesi gibi davrananları,
İş’ten başka bir şey konuşmayan, tek hayatı iş olanları,
Herkese ve her şeye karşı temkinli davranan, hayatın kollarına kendini bırakmayanları,
Kırılmaktan, terk edilmekten korkup, AŞK’tan kaçan, tek gecelik ilişkilerde şefkat bulmaya çalışanları,
TV programlarında, reyting almak uğruna her haltı yiyen, sonra da kaliteli yayın anlayışını savunan medya maymunlarını,
Merakına yenilip, sürekli soru soran ve sordukları sorunun cevabını dinleme lütfunda bulunmayanları (Bazen, dur da bir motorun soğusun kardeşim, dememek için zor tutuyorum kendimi)
Ayrılıkların sevdaya dahil olduğunu düşünmeyip, gidenlerin ardından saygısızca konuşanları,
Geçmişe takılıp yaşayan, gelecekten korkanları,
20 yaşında olup, yaptığı abartı makyajla 35 yaşında görünenleri,
Kitapların sadece arka kısmını okuyarak, kitabı okuyandan çok car car yorum yapanları,
Açık sözlülükle, patavatsızlığı birbirine karıştıranları,
Sevgilisini hayatın merkezine koyup, o gittiğinde dünyası başına yıkılanları,
Sürekli kendini anlatıp, karşısındakini bayıltana kadar konuşanları,
Sevdiğini belli etmenin ayıp olduğunu düşünenleri,
SEVİYORUM
Kendine emek harcayanları,
Yalnızlığı ceza olarak değil, mükafat olarak görebilenleri,
Yeri geldiğinde susma erdemini gösterebilenleri,
Acelesi olsa bile koşuşturmayan, hayatın içinden akıp gidenleri,
Gülünce etrafa ışık saçanları,
Sevmeyi, özgürlük olarak gören, bunaltmadan, gereksizce sahiplenmeden sevenleri,
Hayatı güç savaşı haline getirmeden, sadece keyif almak için yaşayanları,
Sabah gülücükler saçarak uyananları,
Hayal ettikleri hayatı yaşamak için, sahip olduklarından vazgeçebilme cesareti gösterenleri,
Hayat çelme taktığında yaygara koparmadan, yaşadığı olayı deneyim olarak kabul edebilenleri,
Kitap tavsiyesi verirken, kendinden geçenleri (Böyle güzel anlatan birilerine rastladığımda, tüm okudukları kitapları hemen satın alıp, okumak istiyorum)
Sohbetle taçlandırılan uzun ve keyifli kahvaltı sofralarını,
Papatya sevenleri (Çok saçma belki ama, sırf papatya seviyor diye arkadaş olabilirim karşımdakiyle)
Aşk’ı kaçma-kovalama oyunu haline getirmeden, kendini sevdiğine teslim edenleri,
Yargılamadan dinleyen, sorgulamadan sevenleri,
Yeni yerler keşfetmeyi seven ve 2–3 gün boşlukları her daim tatile çevirebilenleri,
Teknolojinin hızına inat, mektup yazmayı sevenleri,
Dostlukları, üzüldüğünde ağlanacak bir omuz olarak değil, hayatının ayrılmaz bir parçası olarak görenleri,
Listeyi yaptıktan sonra gördüm ki; değişiyorum, önem sıralarım gün geçtikçe farklılaşıyor. Hangimiz değişmiyor ki?
Alın kâğıdı kalemi, yazın içinizden geçenleri, sonra saklayın o kâğıdı ve bir zaman sonra dönüp bakın, birçok şeyin değiştiğini, farklılaştığını göreceksiniz.
İyi gelecek yazmak, benden söylemesi…
TÜLİN KILIÇ
YAZARA E-POSTA GÖNDER