KÜLTÜR-SANAT

Festival Hızlı Başladı!

2. Malatya Uluslararası Film Festivali ilk gün etkinlikleri Malatyalıların katılımıyla 3 ayrı merkezde gerçekleşti.
 
   
 
 
     

20 uzun film ve 14 kısa filmin gösteriminin yapıldığı ilk günde; 2 sinema atölyesi, fikir ve telif hakları sempozyumu, Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun ile Türk sineması söyleşisi yapıldı.

Türkiye’de bir ilk!

Malatya Uluslararası Film Festivali bünyesinde Türkiye’de ilk kez Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku Açısından Sinema Eserleri ile ilgili uluslararası bir sempozyum gerçekleştirildi. Remark Hill Otel’de gerçekleştirilen sempozyuma Festival Onursal Başkanı ve Malatya Valisi Doç. Dr. Ulvi Saran, yargının önde gelen isimleri, öğretim üyeleri ve yurt dışından sinemacılar katıldı.

2. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında, Malatya valiliği ve İnönü Üniversitesi iş birliği ile Remark Hill Otel’de düzenlenen “Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku Açısından Sinema Eserleri Uluslararası Sempozyumu”nun başkanlığını Yargıtay 11. Hâkimler Daire Başkanı Mehmet Kılıç ve İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Şenocak yaptı.

“Telif hukukundaki haklar yeterli değil”


Vali Saran, bu kadar önemli bir bilimsel sempozyumun festival kapsamında gerçekleştirilmesinden gurur duyduğunu belirtirken “Sempozyum ile Türkiye’de fikir ve sanat eserlerinin korunması konusunda ciddi bir ilerleme kat edileceğini umduğunu” söyledi. Korsan yayınlara değinen Vali Saran “Oyuncuların film gösterimlerinden hakları olmalı. Bu konuda bir düzenleme yapılması gerekiyor. Teorik olarak telif hukukundaki hakların yer alması yeterli değil. Bunun sağlam mekanizmalara bağlanması lazım. Bu tartışma sürekli cereyan ediyorsa mekanizmaların daha teknik ve net olması gerekiyor.” dedi.

“Fikri Mülkiyet Hukuku Çağın Hukuku”

Sempozyum Başkanı Yargıtay 11. HD. Başkanı Mehmet Kılıç da açılış konuşmasında fikri mülkiyet hukukunun önemine dikkat çekerek; “Fikri mülkiyet çağın hukuk dalıdır ve bir ülkenin gelişmişliğinin en önemli ölçüsüdür. Ülkemizde de son yıllarda oldukça mesafeler kat edildi. Yasalarda yapılan değişiklikler, koruma sürelerinin arttırılması gibi olumlu adımlar atıldı” dedi ve bu konuyu düzenleyen 5846 sayılı yasanın değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Sinemanın devleri Malatyalılar ile buluştu


2. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında onur ödülü alan Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun Malatya Kongre ve Kültür Merkezi Kemal Sunal salonunda yapılan söyleşide Malatyalılar ile Türk sineması üzerine sohbet etti. Söyleşiye Cumartesi sabah kaybettiğimiz değerli yönetmen Lütfi Ömer Akad anılarak başlandı. Oldukça üzüntülü olan Hülya Koçyiğit, Akad için “Hepimizin hayatında önemli insanlar vardır. Benim önümü açan, bana yol gösteren, düşünce yapımı oluşturan bir usta; sadece benim değil Türk sinemasının ustasıydı. Eserleri ile yaşayacağını umuyoruz.” dedi. Ediz Hun da Lütfi Akad’ın sinemanın duayenlerinden olduğunu söyledi, üzüntülü olduğunu belirtti.

Söyleşi, bu sene festival yayınlarından çıkan “Son Romantik: Ediz Hun” ve “Beyaz Kuğu: Hülya Koçyiğit” kitaplarının yazarı Alican Sekmeç moderatörlüğünde yapıldı. Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit söyleşiye sinemaya Ses Dergisi’nin yarışması vesilesi ile başladıklarını belirterek, o dönemki anılarını izleyicilerle paylaştı.

“En zayıf, en mahzun yarışmacı bendim”


Ediz Hun “Hayatta tesadüflere çok inanırım. 1963 yazında tatil için İstanbul’a gelmiştim. O sırada babamın Büyükada’da yaptırdığı ev bitmişti. Bir gün eş dost bir aradayken, misafirler arasında bulunan Acar Film’in genel müdürü Sabahattin Sürmeligil, Ses Dergisi kapak yüzü yarışmasına katılmamı önerdi. Kazandığımı öğrendim, oysa erkeklerin içinde en zayıfı, mahzunu da bendim.” dedi.

“Yarışmaya Ajda Pekkan’dan aldığım ödünç mayo ile katıldım”

“Ses Dergisi’nin yarışmasından önce Metin Erksan’ın Susuz Yaz filminde oynamak üzere anlaşmış olduğunu söyleyen Koçyiğit Ses Dergisi Yarışması’na Metin Erksan’ın isteği üzerine girdiğini söyledi ve “Bayramoğlu plajında kızlar sıra sıra dizilmiş. Ben yetenek yarışması diye düşünürken mayoları getirmek gerekiyormuş meğer. Ajda Pekkan da bizimle beraber yarışmadaydı. Mayosunu bana verdi, öyle girdim yarışmaya” dedi.

Söyleşi sonunda izleyiciler ile buluşan sanatçılar Malatyalılar ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

4 filmin galası gerçekleştirildi

Cumartesi günü festival kapsamında Yeşil Sineması ve Malatya Park Avşar Sinemaları’nda Unutma Beni İstanbul, Parmak/ The Finger , 7. Aşama/Phase 7 ve Mar filmlerinin galaları yapıldı. Ulusal uzun film yarışmasında yarışacak olan Unutma Beni İstanbul ve Mar filmlerinin gösterimlerinden sonra filmlerin yönetmen, yapımcı ve oyuncuları ile söyleşiler gerçekleştirildi.

“Malatya’da böyle bir festivalin olması rüya gibi”

Kendisi de Malatyalı olan Unutma Beni İstanbul filminin yapımcısı Hüseyin Karabey, “Malatya’da böyle bir festivalin olması rüya gibi! Birçok ilde sinema bile yokken burada festivalin yapılıyor olması çok güzel, bundan gurur duyuyorum. Dilerim festival uzun ömürlü olur “ dedi.

“En fazla kötü eleştiriye ihtiyacımız var”

Mar filminin yönetmeni Caner Erzincan da festivallerin sinemacılar için halk ile buluşmak için en uygun ortam olduğunu belirterek “Bu festivaller büyük güçlüklerle düzenleniyor, kimsenin bundan bir ticari bir beklentisi yok. Bizim için en önemli olan halkla buluşup eleştiri almak, en fazla da kötü eleştiriye ihtiyacımız var. Festivallere katılmak bunu sağlıyor” dedi.
Festival kapsamında Malatya Kongre ve Kültür Merkezi salonlarında da genç sinemacılar ve Malatyalı katılımcılar için sinema atölyeleri gerçekleştirildi.

Gelecekten kurgu dersleri

“Zamanının ötesinde bir kurgucu” olarak kabul edilen Thomas Balkenhol ile Belgesel Filmde Kurgu Atölyesi’nde; Balkenhol kurgusunu gerçekleştirdiği Sırtlarındaki Hayat, İki Dil Bir Bavul ve Sabahattin Ali belgesellerinden örnekler sundu ve bu örnekler üzerinden değişik belgesel stillerindeki kurgu inceliklerini anlattı. Balkenhol sunumdan sonra da izleyiciler ile çeşitli belgesel stilleri üzerinden kurguya yönelik eleştirilerini paylaştı ve tartıştı.

Gurbet’in sinema hali

Martina Priessner ve Tuncay Kulaoğlu’nun birlikte hazırladıkları “Türk Alman göçünün Sinema Sanatındaki Durakları” video sunumunda ise Priessner; 1979 tarihli Şerif Gören filmi “Almanya Acı Vatan”dan yeni kuşak Türk Alman sinemacılardan Ayşe Polat’ın 1993 tarihli “Beyhan’ın Şenliği” filmine; 1960’lardan itibaren Türk sinemasından örneklerle “yabancılık” ve “göç” gibi olguları “vatanı terk”, “yol”, “gurbete varış” ve “geri dönüş” gibi konu başlıklarında inceledi.

Festivale ikinci gün etkinlikleri ile 20 Kasım 2011 Pazar günü devam edilecek.


 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>