KÜLTÜR-SANAT

Uçan Süpürge’de bugün: 7 Mayıs Cuma

7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinin 7 Mayıs Cuma programını görmek için tıklayın...
 
   
 
 
     


KIZILIRMAK SINEMASI

7 MAYIS CUMA


14:15 Benim Adım Sara / My Name Is Sara


Sara artık 40 yaşındadır. Film, onun 40 yaşının mumlarını üflediği bir sahneyle açılır. Sara’nın hayatında düzenli giden ne varsa bütün kimlikleriyle o gece oradadır. Sevgilisi Adrian, kızı Virginia, arkadaşları ve işi... Ama bu kadar dengeli bir hayatı sürdürmek Sara’ya artık ağır geliyordur. Sara’nın onu rahatlatacak, daha hafif kılacak yeni bir şeylere ihtiyacı vardır. Sara yeni bir hayatı düşlerken ve bunu kurabilmek için 20 yaşındaki öğrencisi ile birlikte olurken “eski” hayatındaki çatlakları fark etmeye başlar. Arkadaşları, sevgilisi ve özellikle kızıyla ilişkilerinde gittikçe yükselen tansiyon sonunda patlamaya dönüşecektir. Sara karakteri üzerinden zekice gözlemler sunan yönetmen, öyküsünü Almodovarvari bir tatla anlatıyor.



16:30 Mücadele / Struggle


İki ayrı bölümden oluşan Mücadele’nin ilk bölümünde genç ve çocuklu bir kadının ucuz işgücü olarak, hemen her yerde, bazen de yurt dışında kaçak işçi olarak geçici işlerle karnını doyurması anlatılıyor. Kadının çalışma izni olmamasından dolayı yaşadığı aşağılanma ve bu aşağılanmaya karşı duyduğu kızgınlık ve ölümü bir çıkış noktası olarak görmesi ama yine de mücadele etmesi... İkinci bölümde ise boşanmış, kızıyla yalnız yaşayan bir erkeğin duygusal arayışı ve kızı dahil çevresindekilerle aşamadığı iletişimsizlik anlatılıyor. Öz kızıyla bile iletişim kurmayı başaramayan bir adamın duygusal mücadelesi. Hayat mücadelesi hangi açıdan yaşanırsa yaşansın her zaman için zor ama üstesinden gelinemez değildir.
Yönetmenin ilk uzun filmi olan Mücadele geçen yıl Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yer almıştı.



19:00 Adem’in Kaburga Kemiği / Adam’s Rib


Sıradan bir ev kadını olan üç çocuk annesi Doris Attinger (Judy Holliday) kendisine ihanet ettiğinden kuşkulandığı kocasını takip eder ve bir kadınla birlikte olduğunu görünce adamı tabancayla vurur. Olayı gazeteden okuyan Amanda Bonner (Katharine Hepburn) öncelikle bir kadın olarak olayla ilgilenir. Bölge savcılığı iddia makamına Adam Bonner’ı (Spencer Tracy) atayınca eşi Amanda Bonner da avukat olarak kadının savunmasını üstlenir. Davadaki cinsiyetler arası savaş, evliliklerine yansıyacak ve başlangıçta çok iyi yürüyen mutlu birliktelikleri giderek bozulacaktır. Ademin Kaburga Kemiği, kadın hakları, hukuk ve kadının toplumdaki yeri konusunda önemli mesajlar verirken güldürmeyi de başaran bir komedi. Katharine Hepburn’a kadınların eşitliği ve hakları üzerine düşüncelerini söyleme olanağı veren zamanının çok ilerisinde bir film.



21:30 Her şey Zıvanadan Çıktı / All Hell Let Loose


Her Şey Zıvanadan Çıktı, 1987’de İran’dan İsveç’e kaçmak zorunda kalan, İran sinemasının en büyük kadın starı Susan Taslimi’nin yönetmenliğini yaptığı ilk film.
Minu, evlilik dışı bir ilişki yaşadığı için babası tarafından evden kovulduktan sonra gittiği Amerika’dan, kızkardeşi Gita'nın düğününe katılmak için geri döner. Babası, gelişinden huzursuz olduğu Minu’yu “Sen benim hayatımı mahvettin” diye suçlar. Tipik bir göçmen İran ailesi olan Serbendi’lerde her şey, bütün aileyi bir arada tutmaya çalışan geleneksel İranlı erkek baba Serbendi ile, göçmenliğin savurduğu diğerleri arasındaki gerilimin etrafında seyreder. Susan Taslimi, ilk yönetmenlik denemesi olan bu aile dramında, bir zamanlar filmlerinde sürekli başrol oynadığı İranlı büyük yönetmen Behram Beyzai’nin izinden gidiyor.


KAVAKLIDERE SİNEMASI


11:30 Belgeseller / Documentaries (Ücretsiz / Free of Charge)

Bana Rağmen / Against My Will



Sultan’ı Ararken / Seeking The Sultan



Nabız / Pulse



Sessizlik / The Silence
Ağaç / Tree Between Two Moments
Gülen Ayva Ağlayan Nar / Under The Water
Çıkmaz / Dead End



14:15 200 km. / 200 km


14 yönetmenli 90 dakikalık bu belgesel, özelleştirme nedeniyle işsiz kalan Sintel işçilerinden 1500 kadarının, başkent Madrid’deki 1 Mayıs gösterilerine katılmak için İspanya’nın altı ayrı bölgesinden başladıkları sekiz günlük bir yürüyüşü anlatıyor. “Biz 14 yönetmen, onların umutlarını, acılarını, beklentilerini, paylaşarak sekiz gün boyunca işçilerle birlikte yaşadık. Böylece yalnız işçileri değil, bütün insanları etkileyen bir toplumsal-siyasal çatışmanın insani yönüne de tanıklık ettik…” Onurları, gelecekleri, çocukları için mücadele eden insanların bu azimli yürüyüşünü, hiç büyük laflar etmeden, insanları anlattığını hiç unutmadan anlatan bir film.



16:30 Türk Kızı, Gök Kızı... / The Legendary Girl of The Sky...



19:00 Bulutları Beklerken / Waiting For The Clouds


Yeşim Ustaoğlu Bulutları Beklerken’in senaryosu ile 2003 yılında Sundance Uluslararası Sinemacılar Ödülü’nü aldı. Aynı zamanda bu senaryo ile Berlin’den bir burs kazandı.
Bulutları Beklerken, gizlenen bir kimliğin rahatsız edici sırlarıyla 50 yıl yaşamak zorunda kalmış bir kadının hikayesini anlatıyor. Ayşe, Selma’nın kardeşi olma konumunu korumak için 50 yıla yakın süre sessiz kalmıştır. Aslında 1916’da Karadeniz bölgesinden çıkartılan Rum ailelerden birinin kızı olan Ayşe, ya da asıl adıyla Eleni, annesiyle kız kardeşi soğuktan ve açlıktan öldükten sonra kendini ve 6 yaşındaki erkek kardeşi Niko’yu kurtarmak için cesaretle yola devam etmiştir. Uzaktaki bir köyün kıyısına vardıklarında bir Türk ailesi, neredeyse ölü olan Eleni ve Niko’yu evlerine alır. Eleni, Türkiye’de doğduğu halde, Yunanistan’a anavatanı gözüyle bakmıştır, ama Yunanistan’a ilk adımını attığında, durumun hiç de böyle olmadığını anlar.



21:30 Romans / Romance


Eğer kışkırtıcılık çok üstün bir sinemasal erdem olsaydı, Catherine Breillat bu konuda başı çekerdi. Romans’ın kahramanı Marie artık erkek arkadaşı Paul'ü cinsel olarak tatmin etmenin çok uzağındadır. Marie birtakım cinsel arayışlara girer ve önce bir İtalyan ile, sonra da onu bir nevi cinsel kölesi haline getirecek Robert'la ilişki yaşar. Filmde Marie'nin kurduğu bir düş var: Bir duvarın ikiye böldüğü kadın bedeni. Tüm simgeselliğinin ötesinde bu imge, Romans’ın insanda bıraktığı etkinin de tam karşılığı: sinemadaki bir bireyi de, tüm seyirci topluluğunu da tam ortadan ikiye bölüyor. Breillat'nın derdi perdede estetik değil, doğal bir cinsellik yaratmak. Ve feminist söylemi böyle bir üslup üzerinden aktarmak.

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>