İlk projesi “O Hayat Benim” ile ismini kitlelere duyuran, “Zalim İstanbul”un Ceren’i Bahar Şahin, “Oyuncu olmak, insanın kendisi ile verdiği psikolojik savaşıdır bence.” diyor. İlkelerini ve hayattaki en önemli öğretisini de paylaşan güzel oyuncu; kişisel hedeflerini, kariyerini ve heyecanlarını MAG Okurları için anlatıyor.

Günümüze kadar, usta oyuncularla birlikte çok değerli yapımlarda başrol olarak yer aldınız. Peki, gönlünüzden geçen bir film, dizi türü var mı?

Usta oyuncularla çok güzel projelerim oldu; gelecek projelerim için de tercihimi her zaman yaptığım gibi, tür değil de karakterden yana kullanacağım. Okuduğum karakter beni heyecanlandırıyor, oyunculuğa olan tutkumu arttırıyorsa peşinden giderim.

Yurt dışındaki projelerde yer almak size nasıl hissettirirdi? Hangi ülkenin sinema-televizyon sektöründe çalışmak isterdiniz?

Olursa, bir gün mesleğimi İspanya’da icra etmek isterim.

Daha önceki röportajımızda şizofren bir karakteri canlandırmak istediğinizi belirtmiştiniz. Bunun nedenini açıklayabilir misiniz? Sizce bu rol size nasıl bir katkıda bulunacak?

Sadece zor bir karakter olacağını düşündüğüm için söylemiştim. Canlandırdığım karakterlerin beni zorlamasını seviyorum.

Kariyeriniz boyunca birçok farklı karaktere hayat verdiniz. Her bir karakterin, farklı bir yanınızı keşfetmenize nasıl yardımcı olduğunu düşünüyorsunuz?

Ben daha çok başka birini keşfe çıkıyormuşum gibi hissediyorum aslında. Oyuncu olmak insanın kendisi ile verdiği psikolojik savaşıdır bence. Canlandırdığım karakterlerde daha çok, olay örgüsü devam ederken “Ben bunu yapamazdım!”, “Ben bunu söyleyemezdim!” gibi soru işaretlerine düştüğüm oluyor.

Sevdiğiniz ve âşık olduğunuz zaman nasıl bir Bahar Şahin ortaya çıkıyor?

Çok uzun bir zamandır aşk ile ilgili eyleme geçmedim, unuttum desem yeridir.

Aşk zamanla değişir ya da evrilir mi? Sizce aşk ve sevgi ne kadar sürer?

Biliyor olsaydım, herhalde şu an ya evliydim ya da ilişkim vardı. Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum...

Hangi durumlarda, bulunduğunuz ortamdan kaçarak uzaklaşırsınız?

Hayattaki en sevdiğim şey kaçmak, hayatın çok stresli ve zor olduğunu düşünüyorum. Anlaşılmayacağımı anladığım zaman kaçarak uzaklaşırım.

Hayatınızdaki en önemli öğreti nedir?

Sağlığımız yerinde olduğu sürece, altından kalkamayacağımız bir şey yok...

Setten sonra, kendinizi dinlendirmek ve motivasyonunuzu korumak için neler yapıyorsunuz?

Set zamanı normalden farklı bir program yapıyorum, çünkü set dışındaki zamanım daha kıymetli hâle geliyor.

Başarılarınızı kutlamak için kendinizi ödüllendirdiğiniz bir şey var mı? Örneğin; özel bir yemek, kısa bir tatil ya da başka bir şey?

İspanyolca öğreniyorum, sağlıklı yaşamaya ve beslenmeye kafayı taktım. Bir de sporla aramı düzeltmeye çalışıyorum, çünkü spor yapmak beni hiç bir zaman mutlu etmedi!

Kariyeriniz boyunca hiç risk aldığınız bir an oldu mu? Bu riskin sonucu ne oldu?

Proje seçmek zaten herkes için bir risktir. Bazen kanal, yapımcı bile ne büyük umutlarla başladığı projenin birkaç bölümde bitebileceğini öngöremez. Her proje kabulümde risk aldım zaten; ama neyse ki şanslıydım, hep doğru insanlarla, doğru projelerde bulundum.

Gerçekleştirmek istediğiniz kişisel bir hedefiniz var mı?

Yurt dışına çıkmaktan ve farklı insanları, kültürleri tanımaktan aldığım keyfi keşfettiğimden beri kafamda bir fikir var. Fotoğraf ve video çekmeyi, insanların kıymetli anlarını yakalamayı çok seviyorum. Kamera koleksiyonum da var. Belki bir gün o insanların anlarından bir sergi… Neden olmasın?

Şu aralar sizi en çok ne heyecanlandırıyor? Projeleriniz ya da müjdeleriniz var mı?

Her proje teklifi geldiğinde yeni bir heyecan duyuyorum ve okumaya başlıyorum; ama az önce konuştuğumuz risk nedeniyle hep temkinli davranıyorum. Yakın zamanda o riski almaya değecek bir proje karşıma çıkarsa müjdeyi de vereceğim.