Bir gün, o gün olmasının herhangi bir nedeni olmaksızın herşey sinirinize dokunmaya başlar; gardırobu dolduran gereksiz giysiler, hiç kullanılmayan ev eşyaları, açılmayan e-mail'ler, can sıkan tanıdıklar...

O güne dek çalışmanızın tek nedeni de daha fazla giysi satın almak ya da yaz tatillerinizi canınızın istediği yerlerde geçirmekti zaten. Kısacası her şeye sahiptiniz. Ta ki, sadece hayatın tadına varma fikrine kapılana dek. Tıka basa doldurduğunuz 10 çöp torbasının ardından hayatınızla ilgili bir karara daha varırsınız; küçük bir ev, küçük bir otomobil hatta daha basit bir yaşam...

HAYATIN ANLAMI İRDELENİYOR

Günümüzde birçok insan işinde hapsolduğunu, sorumluluğun omuzlarındaki ağır yükünü, çevresindeki beklentilerin abartılı hallerim ve fırsatların ellerinin arasından kayıp gittiğini yoğun olarak hissedebiliyor. Hayatın zorluklarına karşı ilk devrim Amerika'da bir dizi kitapla başladı; "Voluntary Simplicity", "Your Money or Your Lİfe" kişilere hayatın anlamını yeniden hatırlatmaya çalışıyordu. 1990'ların ortasından itibaren hayatımızdaki yeni yalınlığı keşfetmemize yardımcı olmayı amaçlayan yayınlar çıkmaya başladı birbiri ardına; "Real Simple" "Simplicity" ve Oprah Winfrey'in dergisi "O". Bu arada bir de gerçek yalınlaşma endüstrisi oluştu. Hatta bununla ilgili başka insanların hayatlarını organize eden ulusal şirketler kuruldu. Amerikan trend araştırma enstitüsüne göre, 2010 yılma kadar Amerikan nüfusunun dörtte biri farklı formlardaki hayatlarını giderek daha da sadeleştirecekler. "Bugüne dek hayatımızın bu kadar içinde olan başka bir trendle karşılaşmadık" diyor trend araştırmacısı Gerald Celente; "İnsanlar kendilerine artık 10 yıl öncesinden çok daha farklı sorular soruyorlar. Artık İrdelenen para değil, hayatın anlamı" diyor.

YAŞAM STANDARDI ARTTIKÇA MUTSUZLUK BÜYÜYOR

Hayatlarını sorgulayanların protestosu artık hücresel olmaktan çıkmış durumda. Mutsuzluklar, artırılan maaşlar ve düzeltilen(!) yaşam standartlarına rağmen kitlesel olarak büyüyor. Stres, uzun soluklu moda bağımlılığı ve statü sembolleri hayatlarının en ağır kayıplarını veriyor. Giderek daha fazla insan, para kazanacağı işler yapmak yerine kendine daha fazla zaman ayırabileceği fırsatları değerlendiriyor. Peki, hayatı basitleştirmenin kuralları tam olarak neler? Tabii ki, bu kavram gardırobu boşaltmakla ya da yemek kültürünü değiştirmekle sınırlı değil. Hayatı basitleştirmek, kişinin yaşamınım ya da zamanın kontrolünü yeniden eline geçirmesi anlamına geliyor. Üstelik yaşamlarından artık haz almayanlar eğitimli ve üst düzey insanlar. Çok yönlü ve çok yoğun olmalanna rağmen yine de kendilerim boşlukta hissediyorlar. Uzmanlar, kişilerin kendilerini yalınlaştırmak adına işe hayatlarından her gün herhangi bir şeyi çıkarmalarım öneriyor. Bu, evdeki bir süs eşyası bile olabilir. Hayatı yalınlaştırmanın en önemli maddelerinden biri de "hayır" demeyi öğrenmek. Hayatlarımızdan çıkardığımız bir dizi şeye rağmen yapacak o kadar çok şey var ki... Yine de basitleşmek sanıldığı kadar kolay değil. Disiplin ve kararlılık gerektiriyor. Ama tabii karmaşık bir dünyada acı çekmekten kolay olduğunu söylemek yanlış olmaz.