KÖŞE YAZILARI | ADİL GÜRPINAR

Rest

Bugünlerde herkes restleşir oldu. Kadın erkeği karşısına aldı, belki de onu aynası sandı. Ama... (Adil Gürpınar)
 
   
 
 
     

Bugünlerde herkes restleşir oldu. Kadın erkeği karşısına aldı, belki de onu aynası sandı. Ama gördüğü kendi oyunun bir yansımasıydı. Kendi kurguladı, kendi planladı. İçinde beslediği duyguları adamın karşısına geçip, ansızın yüzüne saydı. Sessizce izlemekle yetindi adam. Kulakları keşke sağır olsaydı. Sert vücudunun içindeki ılık kalbinin damarları o sözler tarafından kuşatılmasaydı. Ama duyduğu cümleleri tanırmış gibi bir tuhaflık da vardı.



Bu dünyadaki en güçlü silahtır, kelime. Paradan, emekten, çabadan ve sabırdan bile daha etkilidir. Zaman kavramı yoktur onun için, dilden bir kez firar etti mi yeri göğü inletir. İşitilmesini istediği her yere yetişir. Duvarları bile delerken, yürekleri incitmez mi?

Muhtaç olma duygusuyla dünyaya gelen kadın ve erkek kelimelerle yaşar, kelimelerle dile getirir aşkını ve kelimelerle batırır hayatını.



Kadın kapıyı çarptığı gibi çekip gitmişti. Adamın ensesinde patlayan bu tok ses donuk bakışlarını titreyen ellerine götürmesine sebep olmuştu. Ne kadar kötü bir durumdu psikolog olup da ellerinin titremesine engel olamamak. Vaka durumunda olup da çözüm bulamamak. Topu topu üç beş dakika sürmüştü her şey. Haklı haksız demeden yargılanmıştı bir anda. Hep öğüt verirdi oysa; “Kadın ve erkek birbiri için yaratılmıştır, problemlerinizin çözüm kaynağı seçeceğiniz kelimelerin duygularınıza olan dokunuşuna bağlıdır.” diye.



En geriye bakınca aslında ilk var olandır erkek. Hep bir egemenlik edasıyla yaşam boyu yoğurmuştur kendisini. Baskın gücün tüm avantajlarını kullanmıştır. Ama bu hayatta yalnız değildir. Onun yaşantısında kadının var oluş sebebi hakikatin kanıtı içindir. Kadın, erkeğin aklını başına getiren yegane varlıktır. Aşkın, sevginin yaşanma sebebidir. Aklındaki nedenlerin cevabıdır. Peki ne oldu da aynaya bakınca kadını gören erkeğin karşısına, artık aynaya bakınca erkeği göremeyen bir kadın çıkar oldu?



Olanca sinirini topuklu ayakkabılarından çıkartıyordu kadın kaldırımda yürürken. Tuhaf bakışlı insanlar omuzlarının yanından onu takip edercesine akıp geçiyorlardı. Akan gözyaşlarını siliyordu, sinirinden titreyen dudaklarından mırıldanan kelimeler etrafa yayılırken. “Hep sen varsın kusursuz adam! Hep sen. Hastalarına mükemmel çözümler bulan, problemleri yıkan, ilişkisinde en ufacık tartışmalara bile açık kapı bırakmayan dört dörtlük adam! Kusur olsun! Geri dönülmez hatalar, yanlışlar, özürler istiyorum. Bazı şeyler de çözümsüz kalsın istiyorum. Ama sen hala bana her şeyin kusursuz olduğunu gösteriyorsun. Tozsuz bir hayatın ortasına beni hapsediyorsun. Güçlü olan daima sensin. Aynaya baktığımda seni görmek istiyorum, ama sana duyduğum kinden başka bir şey göremiyorum. O yüzden konuşmaya hakkın yok artık senin! Acaba şimdi sana rest çektiğim o evde hastalarına uyguladığın formülleri mi uyguluyorsun kendine?”



Gecenin tepesine Dolunay mı çıktı da tepki gösterdi bu kadın? Ya da ay tutuldu da hayaller, aşklar, bağlılıklar tutukluk mu yaptı? Bilinmez…

Bir gün çok sevdiğim bir insan dedi ki; “Bütün paslar, çiçek tozuyla silinsin…” Düşünmesi, hayal etmesi sizden…

Sevgiyle kalın.


ADİL GÜRPINAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>