Yıllarca elele tutuşarak gittiğimiz Kuzey Kıbrıs’a bu sefer sevgili eşim Aysel Babaeren olmadan tek başıma gidiyordum.
Beni Lefkoşa Ercan Havaalanında oğlum gibi sevdiğim Yakup Deprem karşıladı. Beraberce insanların toprakla haşır neşir olduğu, ekmeklerini toprağı nakış gibi işleyerek elde ettikleri Gazi Magusa - Derince Köyünde bulunan sevgili dostlarımın yanına geliyoruz.
Muhteşem havası ile doyumsuz günler geçirdiğim Derince Köyünde insanların sıcak ve sevecen yakınlaşmaları ve toprakla iç içe olmaları neticesinde ortaya çıkan ürünün bereketi yüzlerde gülümsemelere neden olmakta... Yıllarca sevgi, saygıyla dostluğu ve kardeşliği yaşattığımız Derince Köyü Muhtarı Raif Kimsesizer’in çorak toprağı, gece gündüz demeden hayat verdiği çalışmalarıyla bereketli mahsuller elde edilmektedir.
Bilhassa patates üretimiyle birlikte başından sonuna kadar kendisinin ve ailesinin çalışmaları neticesinde buğday ve arpa ürünleri de elde edilmekte. Hem çalışanlara bir ekmek kapısı açmakta, onların gelirlerini katkıda bulunmakta, hem de elde edilen mahsullerle Kıbrıs ekonomisine hayat vermektedir.
Bafra Turizm Bölgesi’nde bulunan Kaya Artemis Oteli, Kıbrıs’ın en güzel ve en temiz denizinin burada olduğunu söylediler.
Kaya Artemis Oteli Genel Müdürü Nihat Berdan ve Otelin Ahçı Başı İsmail Atlı beyler, Kaya Artemis’in konumu ve özellikleri hakkında gerekli bilgileri vererek, tarafıma üstün bir misafir perverlik örneği gösterdiler. Kendilerine en derin teşekkürlerimi iletmemi borç bilirim.
Karpaz bölge gezimin devamında Gazi Mağusa’nın önemi çok farklı. Magusa, Surları, Hendekleri, Deniz Kapısı ve Kara Kapısı (Akkule - Ravelin) ile korunmalı bir liman şehri konumundadır.
Magusa’nın Osmanlılar tarafından ele geçirileceği endişesiyle Lüzinyan döneminde inşa edilen surlar sağlamlaştırılarak kalınlaştırılır, gelebilecek saldırılara önlemek ve geri püskürtmek için surların dışına eni 46 metre uzunluğunda bir hendek açılarak içi su ile doldurulur. Buna rağmen kent 01 Ağustos 1571 yılında Osmanlı ordusundan Lala Mustafa Paşa komutası tarafından fethedilir.
Geçmişini yaşatan dokusuyla modern mimariyle birleşerek çeşitli evrelerden geçip bugünkü yaşanabilir bir Mağusa ortaya çıkmıştır. Bugün Gazi Mağusa, büyük limana ve serbest limana ev sahipliği yapmaktadır.
Tarihi yerleri gezmeye başlarken heykel tarafından yoluma devam ederek Kara Kapısından sur içine giriyorum.
Önümüze, dışarıdan bakıldığında hiçbir yapının görülmediğini, sur içindeki binaların ise yüksekliklerinin kale surlarını geçmediğini görüyoruz. Halen kale içindeki dükkanlar ticari faaliyetlerine devam etmektedirler. Önümüze sol tarafta; SİNAN PAŞA CAMİİ (St. Peter ve Paul Katedrali) çıkmaktadır. Sinan Paşa Camii, 1358-1360 yılları arasında Suriye’li Simone Nostrano tarafından yaptırıldığı belirtilmesine rağmen kiliseyi Simon adlı Nestoryan Hiristiyanın yaptırdığı bilinmektedir. Eşsiz bir taş işçiliğine sahip olan bu eser, Osmanlıların hakimiyetleri döneminde camiye dönüştürülmüştür. İngiliz döneminde patates, hububat gibi erzakların saklanması için ambar olarak da kullanılmasından dolayı ‘’Buğday Camii” olarak da bilinmektedir.
Yolun devamında NAMIK KEMAL ZİNDANI VE MÜZESİ bulunmaktadır. Zindan ve Müze, Venedik Sarayı’nın avlusunda yer almaktadır. VENEDİK SARAYI, Lüzinyan’lar tarafından Kraliyet Sarayı olarak XVIII. y.y. da inşa edilmiştir. Namık Kemal, “Vatan yahut Silistre” oyununu 05 Nisan 1873 tarihinde İstanbul Gedikpaşa Tiyatrosu’nda oynanmasından sonra 09 Nisan 1873 tarihinde Gazi Mağusa’ya sürgün gönderilmiştir.
Önceleri alt kattaki zindana kapatılan şair bir süre sonra Kıbrıs Mutasarrıfı Veyis Paşa’nın izniyle üst katta bulunan odaya çıkarılmıştır. V.Murat tarafından affedilerek 03 Haziran 1876 da İstanbul’a geri dönmüştür.
Venedik Sarayı’nın olduğu yer aynı zamanda Namık Kemal Meydanı olarak da bilinmektedir. Bu meydanın karşısında devasa bir eser olan LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ (St. Nicholas Katedrali) ni görüyoruz. Saint Nicolas Katedrali olan Katolik Kilise, Lüzinyanlar döneminde 1328 de Katedral olarak açılmasıyla birlikte 1571 de Osmanlı Devleti tarafından camiye çevrilerek Mağusa’yı fetheden Osmanlı Komutanı Lala Mustafa Paşa’nın adı verilmiştir. Katedral, en güzel Gotik yapılarından biridir. Lüzinyan Kralları Lefkoşa’daki St. Sophia Katedrali’nde (Selimiye Camii) “Kıbrıs Kralı”, sonra da Mağusa’da bulunan St. Nicholas Katedrali’nde (Lala Mustafa Paşa Camii) “ Kudüs Kralı” olarak taç giyerlerdi. Lala Mustafa Paşa Camiinin giriş bölümünde sol tarafta yer alan “Cümbez Ağacı” 700 yıllık geçmişi olan en yaşlı ağaçtır.
Mağusa’da tarihi yerler Othello Kalesi, St.Francis Kilisesi, Nestoryen Kilisesi, Latin St.George Kilisesi, Canbulat Türbe ve Müzesi, Kertikli Hamam, Akkule Mescidi, Cafer Paşa Çeşmesi, Çanakkale Şehitliği, Salamis Harabeleri, St. Barnabas Manastırı gibi daha nice gezilecek ve görülecek çok özel mekanlar bulunmaktadır.
KIBRIS'IN BÜYÜSÜ 2. YAZIMI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!...
CENGİZ BABAEREN
cengizbabaeren@cosmoturk.com
CENGİZ BABAEREN
YAZARA E-POSTA GÖNDER