“- Yaşlılık özgürlüğümü kazandığım en güzel zaman…” Hadi canım yemeyin beni!… (Cenk Babaeren)
Bir bakmışsınız günün birinde evinizin balkonunda oturmuş tozlu fotoğraf albümünü karıştırmaya başlamışsınız. Aynaya bakmayı pek istemiyorsunuz. Baktığınızda saçlarınızdaki beyazlıkları görmek pek işinize gelmiyor. Çünkü moralinizi bozacağını biliyorsunuz…
Bazı kişiler;
“- Yaşlılık özgürlüğümü kazandığım en güzel zaman..." derler.
Hadi canım yemeyin beni!…
Sen senelerce başkalarının kulu kölesi ol…. Gençliğinin en güzel zamanlarını onlara hizmet ederek geçir. Sonra da özgürlük safsataları ile kendini avutmaya çalış…
Yok arkadaş. Yaşlılık zor zanaat…
Allah’a hep dua ederim.
“- Aman Yarabbim, elli, hadi bilemedin ellibeş yaşımda beni bu dünyadan göçür” diye….
Saçlarımın beyazlığı, vücüdumun bana çektireceği hezimetlerle hiç uğraşmaya niyetim yok…
O yaşlara geldiğimde, bir gece tık diye gideyim bu dünyadan…
Acı çekmeden ve başkalarına çektirmeden…
Bir düşünün!...
Yirmili yaşlarınız bitti, otuzlara geldiniz, kırklar da kapınıza dayandı… Eeeee zaman durmuyor, deli divane akıp gidiyor.
Ben bile şu an otuzsekiz yaşındayım. Onca seneyi bir çırpıda yemişim. Yediğim senelerim için hiç hayıflanmıyorum. Dolu dolu ve deli dolu yaşadım.
Hatalarım da oldu. Sonuçta insan oğluyuz kimse ak değil.
Ben oldum olası reiki, yoga ve bilimum ruhu dinlendirici şeyleri hiç sevmedim. Ruhum dinlenecek ise zamanı geldiğinde zaten dinlenecek. Bundan dolayı ruhum hep dolaşmalı. Dinlenmek için zaman kaybetmemeli. Ruhumu delice yormalıyım. Sanki, Cumartesi gecesi bara gidip, deli divane içip, sarhoş olduğum gecelerdeki gibi olmalı…
İnsan isterse başkasına gerek duymadan kendi ruhunu zaten dinlendirebilir.
Şimdi yukarıda yazdıklarımı okuyanlar bana oldukça kızgın olarak yazımı okumayı sürdürecekler veya hemen sayfayı kapatacaklar.
Hiç kızmayın!... Bu benim kendi düşüncem. Yapanlara saygım sonsuz.
Neden bunları yazıyorum biliyor musunuz?
Eğer ruhunu dinlendirmek istiyorsan, sadece kendine bakman yeterli.
Sen bir bireysin. Dibine kadar bencil bir birey. Sadece kendin için güzelleşir, kendin için yaşar, kendin için alışveriş yaparsın. Fakat hep başkaları için çalışırsın.
O zaman başkaları için çalışmayı bırakmalısın. Kolay değil biliyorum ama bunu kesinlikle yapmalısın. Şimdi yapamasan bile zamanı geldiğinde yapmalısın.
Yoksa çok pişman olacaksın. Ve senin ruhun başkaları tarafından ele geçirilmiş olarak kalacak bu hayatta…
Geçen bir arkadaşım; “- Çalıştığım herkes kötü, sen niye kötü olmuyorsun" diye bir şey fısıldadı kulağıma.
Deli mi ne :)
Zamanında kötü oldum. Kötü olmanın bir erdem olmadığını gördüm.
Zaten şurada kalmış onbeş, bilemedin yirmi senem… Üç sene önce işimden ayrılarak ruhumu da kurtarmışım. Eeee daha ne isteyeyim.
Onbeş yirmi sene lafını yazarken yarın ne olacağımı gerçekten bilmiyorum.
Bunun kararını "Yüce Allah" verir. Bu benim kendisinden nacizane isteğim. Beni duyar ve kabul ederse mutlu olurum.
Ve son olarak,
"İş işten geçmeden, ya ruhunuzu kurtarın ya da köle olmaya devam edin…"
Saçlarınız henüz beyazlamadan, güzel günlerin tadını çıkartmak varken daha ne bekliyorsunuz.