KÖŞE YAZILARI | CENK BABAEREN

Balıkesir Tren Garı, No: 3810

Hepimiz bu hayatta nöbetçiyiz. (Cenk Babaeren)
 
   
 
 
     

Mehmet Dedem, hem Hafız ve hem de ziraatçıydı. Vefatından sonra kardeşlere dedemin ekip biçtiği toprakları kaldı. Yıllardır bu arsalar ha satıldı, ha satılacak derken bu günlere kadar geldi.

Annem yıllardır babasının ekip, biçtiği bağdan kendi payına düşen toprağı istiyordu. Kararını hiçbir zaman da değiştirmedi.


En sonunda annemin yıllardır arzu ettiği şey gerçekleşti.

Kardeşler kendi paylarına düşen arsaları bir başkasına sattı  ve annemin payına düşen toprak da kendisine verildi. Bundan dolayı geçen hafta Balıkesir’deydim.

Çocukluğumun geçtiği mekanları onca seneden sonra görmek beni oldukça heyecanlandırdı.

Kuzenlerim İlker, Taylan, Akın ve Okan’la Milli Kuvvetler caddesinde delice dolaşmalarımızı, Bakkal Bedir ağabeyi (Hala abi mi, abla mı bilemiyorum; çünkü erkek gibi giyinirdi, ama göğüsleri de vardı : ), köşedeki helvacı dükkanını, içinde kuyusu ve nar ağacı bulunan dedemin evini, yorgancı Kadir ağabeyin dükkanını dün gibi hatırlıyorum.

Yengemlerde otururken gecenin bir saati canım sokağa çıkmak istedi.

Baktım Balıkesir Milli Kuvvetler caddesinde in cin top atıyor.

Hemen kuzenim İlker’i aradım.

“– Kuzen nasıl özledim eski günleri” dedim.

Cadde boyunca yalnız yürümeye başladım. Önce çarşı meydanı, sonra saat kulesi, oradan eski Emek sineması ve sonra da Balıkesir Garı.

Aldım kendime sıcak bir kahve, oturdum gardaki banka, yaktım bir sigara geçmişi yadettim.

Özellikle Balıkesir Tren Garı’nda, uzaktan gelen trenlerin römork seslerine bayılırım...

Ne var ki çocukluğumun geçtiği yerlerin bozulmuş olduğunu görmek beni oldukça üzdü.

Diyeceksiniz ki, "- Geçmişten geriye ne kalıyor Cenk Beyyyy?..."

Haklısınız. "Geride bir köşeye sıkışmış uçuşan güzel anılar" kalıyor.

Her altı eylül geldiğinde, hemen milli kuvvetlere iner, Balıkesir’in kurtuluş törenleri izler, “Tülükabaklar” denen yüzleri kapkara boyanmış garip adamların korkutmalarını beklerdim. (Kuva-i Milliye zamanından kalma bu gelenek halen devam ediyor.)

Emek ve Şan sinemalarına gider, sonra da yakınlardaki Atari salonunda tüm paramı harcardım. Rahmetli Ergün Dayım’ın çalıştığı lunapark'dan bedava bilet alır, akşama kadar lunaparktaki oyuncaklara binerdik.

Hey gidi günler heyyy!....

Ya Şimdi….

Her yer digital dünya, robot olmuş insanlar ve körleşmiş duygularla yoğrulmuş bir sürü koyun…

Allah'tan Balıkesir’de İsmail Dayım, Elter Dayım, Yengem, Selda Ablam ve çok sevdiğim İsmet abim var.

Kuzenim Akın’ın da eşiyle birlikte işlettiği ofisleri var.

Gürsel Teyzem, Ayfer Teyzem, Tanju Abim ve kuzenlerim İlker ile Taylan yıllar önce Balıkesir’den taşındılar.

""" Annemin geçen sene geçirdiği ameliyat sırasında telefon numaramızı bir türlü hatırlayamayan diğer akrabalarımız da var. Ama ben yüzlerini bile unuttum. Hatırlamak dahi istemiyorum """

Açık açık yazmak en doğrusu; annemin ameliyatından sonra merak edip bir telefon bile etmemelerinden dolayı geride kalan herkese oldukça kırgınım.

Bu akrabalık olayı zor iş vesselam… Oraları derin konular, derinlere daldıkça üzülüyorum.

Neyse;

Tren garından yengemlere dönerken, Balıkesir Orduevi^'nin bahçesinde, nöbet tutan askerin arkasında bulunan duvarda bir tabela gözüme ilişti…

“Nöbet değişimi yaparken nöbetçi arkadaşına araba çarpmaması için uyar!...”

Hepimiz bu hayatta nöbetçiyiz. Ve bir gün nöbet değişimi yapacağız.

Benden uyarması… :)

Cenk


CENK BABAEREN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>