KÖŞE YAZILARI | CENK BABAEREN

Festival Dedikoducuları

Şimdiye kadar katıldığım her festival “Muhteşem Yüzyıl” dizisini aratmıyor. (Cenk Babaeren)
 
   
 
 
     

Geçen hafta Cosmoturk Yayın Grubu’nun Medya Sponsoru olarak destek verdiği “4. Malatya Uluslararası Film Festivaline” katıldım.

Malatya Film Festivali’nin bende ayrı bir yeri var. Çünkü gün geçtikçe kendini yenileyen ve önümüzdeki yıllarda adından daha çok söz ettirecek önemli bir festival...

Festivallerin bir kente değer kattığını hep yazarım. Yerel yönetimlerin ve işadamlarının destekleriyle daha hızlı büyüyeceğini altını çizerek belirtirim.

İşte Malatya bu destekler ve profesyonel bir ekibin yönetimiyle yoluna devam ediyor. Dört yılda bir çok festivalin başaramadığını gerçekleştirdi.

Ancak bu yazımda festivallerin bir başka tarafına değineceğim.

“Festival dedikoducularına…”

Öncelikle festivallerin gerçekleştirildiği şehirlere bir çok konuk davet edilir. Tabi bu konukların çoğunu gazeteciler ve sanatçılar oluşturur.

Buraya kadar tamam… Ancak bundan sonrasında bir sorun var.

Şimdiye kadar katıldığım her festival “Muhteşem Yüzyıl” dizisini aratmıyor.

Festival süresinde kim kimimle, nerede, ne yapıyor, kiminle yaşıyor, yanında kim var gibi dedikodular havada uçuşup duruyor.

Otel lobisi kaynayan bir kazan gibi. Her an kazandan kaynayan su taşıp bir başka kazana akıyor…

“Yüzüne gülen ama arkandan konuşanlarla dolu…”


Her seferinde açık açık;

“- Eğer benim hakkımda konuşan biri varsa getirin karşıma yüzleştirin” derim.

Tabi şimdiye kadar karşıma bir babayiğit de çıkamadı. Bilirler ki karşıma çıktıklarında laflarını onlara yedireceğimi.


“Hala anlamadılar; festivallere sadece işimi yapmak için geldiğimi. Gerisi hiç ama hiç beni ilgilendirmez. “

Kim kiminle, ne yapmışlarsa umurumda bile değil.

"Onların kendi yaşamı ve yaşananlar onların özeline aittir."

Bir bakıyorsunuz asansörde seni biri yakalıyor:

“- Biliyor musun dün akşam şu şununla şunu yapmış” diyor.

Eeee bana ne….

Bir bakıyorsunuz;

“- Biliyormusun dün partide o adam şu kıza yazılmış” diyor…

Eeeee sana ne……

Bir bakıyorsunuz;

“- Duydun mu? Biri biri hakkında şunu söylemiş” diyor..

Off be birader de git işine… Ben bu konuları duymak istemedikçe sen niye bana yumurtlamaya çalışıyorsun?

"Hiç mi Cenk Babaeren’i tanımadın?"

Buradan sizlere son kez yazıyorum…

“Sadece işime odaklanırım. Başkalarının ne yaptığı sadece onları ilgilendirir. Sen niye maydonuz olup da başkasından duyduğun lafı, üstüne eklemeler de yaparak bana satmaya çalışıyorsun?"

“Bugün başkası hakkında bana laf taşıyorsan. Yarın da benim hakkımda başkalarına laf taşıyacaksın. “

“Kol kırılır yen içinde kalır”

Bundan sonra katıldığım festivallerde yanıma gelen olursa lütfen daha dikkatli olsun.

Dedikoduya başladığınız anda artık efendiliğimi bozup sizi çok kötü tersleyeceğim.

Ve son olarak….


Bu yazdıklarımı bir Nasrettin Hoca fıkrası ile bitireyim…


Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:-

- “Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler,” demiş.

Hoca aldırış etmeksizin ;

- “Bana ne?” demiş.

- “Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler” demiş geveze.

Hoca terslemiş adamı; - “Sana ne?” demiş.

Ve bir not:

Sevgili dostlar; kimse hakkında dedikodu yapmam. Eğer biri çıkar da dedikodu yaptığımı söylüyorsa bilin ki o kişi yalan söylüyor.

Hemen bana getirin. Karşıma gelince yüzünün aldığı rengi görmekten keyif duyacağım... :)


CENK BABAEREN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>