Bizim mahallede kim evlenmiş, kim boşanmış, kim kavga edip sevgilisinden ayrılmış, hepsi canlı yayınla salonumun içinde… (Cenk Babaeren)
Benim evin önündeki Taksi durağındaki taksici esnaf bir alem…
Sabaha kadar çalıştığım için pencereden gelen seslere ister istemez kulak veriyorum. Bizim mahallede kim evlenmiş, kim boşanmış, kim araba almış, kim kavga edip sevgilisinden ayrılmış, hepsi canlı yayınla salonumun içinde…
İnsanları anlamak mümkün değil!... O kadar konuşulacak konu varken, ekmek yediği insanların arkasından konuşup, üstüne üstlük yorum yapmaları şaşılacak şey.
Hepsi iyi insanlar olabilir. Ama iyi insan olmak başkaları hakkında dedikodu yapacakları anlamına gelmez.
“Hele ki benim özel hayatımı başkalarına taşıdıkları ve bundan dolayı kazandıklarını sandıkları karlar pek hoş olmasa gerek…"
Kendilerini piyon yerine kullandırdıklarının farkında bile değiller.
Aslında kadınları daha dedikoducu bilirdim ama bizim esnaf kadınları çoktaaan geçip gitmiş.
Kadınların günahını almışım :)
Düşünüyorum... Bu kısacık hayatta birilerinin arkalarından konuşmak ne kadar doğru?
Futbol konuş, yeni arabalardan konuş, ne bileyim çiçekten, böcekten konuş. Bunları anlarım.
Onlar sayesinde televizyonda magazin haberi izlememe gerek bile kalmıyor. Zaten izlemiyorum ya neyse…
Cihangir’de oturunca zaten magazinin yanı başında, hatta tam göbeğinde yaşıyorsun. Sen istemesen bile magazinsel bir olay seni buluyor.
Babam esnaf olduğu için eski esnafları hatırlıyorum.
Birbirine saygılı, ekmek yediği dükkana ihanet etmeyen ve başkaları hakkında saçma sapan konuşulmayan temiz zamanları dün gibi biliyorum.
Şimdiyse esnaflık para kazanmaktan çok, yanındaki esnafın nasıl batacağını beklemekten geçiyor. Yanındaki esnafın batması onu daha mutlu ediyor. Bilmiyor ki zamanı gelince kendisi de batarsa aynı şeyler kendisi için de söylenecek.
Zaten dört bir yanımızın marketlerle çevrildiği şu zamanlarda esnaflık yavaş yavaş yok oluyor. Hiç değilse kendi içlerinde birbirlerine destek olsalar ne kaybederler.
On beş yirmi kişilik taksi durağında, başkaları ardından konuşacaklarına, kendi işlerini daha güzel nasıl yapabiliriz diye kafa yorsalar daha iyi olacak. Ama bizim kafamız böyle şeylere çalışmaz. Nerede hinlik, oradayız.
Ben ki geçen aylara kadar perdelerim açık çalışırdım. Ama son zamanlarda perdelerimi kapatmaya başladım. Biliyorum ki evimin içi, yaptığım işler dışarıdaki gözler tarafından gizlice takip ediliyor. Eeeee konuşacak konu lazım…
Gazeteceyiz eyvallah. İnsanlar sana daha ölçülü yaklaşıyorlar. Ama magazin konusu olmak için ölçü gerekmiyor.
Evime kim girmiş, kim çıkmış, hangi ünlü gelmiş onları daha çok ilgilendiriyor. Hatta o kadar ileri gidiyorlar ki; çevredeki magazin kameraları bir anda evimin önünde benim ve misafirimin çıkmasını bekliyor.
Kimler haber veriyor dersiniz?
Kapımın önü sanki Kızılay çadırı :)
Bir gün gelecek bu Dünya daha yaşanmaz hale gelecek. İşte o gün geriye bakıp ahhhh!.. ahhh!.. diyeceğiz….
Ama o gün ben çooookkk uzaklarda olacağım.
Bakarsınız hayal ettiğim adaya taşınmış Robinson olup çıkmışım.
Hiç değilse orada dedikodu yok, kendi yağımla kavrulup giderim…