Anne sevgisi annenin, annesini sevmesinden başlar.
Bu çıkış noktası, adeta ruhlar aleminden dünya için, aile için, millet için, ahiret için, “vize alış” gibidir.
Evlat kendini dünyaya getirene geri dönüşsüz, sorgulamasız borçludur.
Anne sevgisinin en ideal şekilde gerçekleşmesi, kurumsallaşması, veraseten, veraseten, nesilden nesile aktarılması, inanç gereği ve eğitim neticesi, bir denklemdir.
Fedakarlık, feragat, her şeye rağmen öf dememek, her türlü şartta, her zaman, her yerde, son nefese kadar mükellefiyetleri getirir.
Mükellefiyetlerin ne olduğu, ne için mükellefiyet olduğu bilinmelidir.
Bunlar yüce ve asil ifade edişleri, yerine getirmeleri kapsayan idrakler bütünüdür.
Bunun varacağı netice mutlu aile, güçlü millet, soylu varlıktır.
Bu öyle bir reaksiyonlar zinciridir ki, 20-25 sene içinde geri dönüşümlüdür.
Bu geri dönüşümleri kapsadığı hayat sahası;
Mutlu, güçlü, ebed müddet yaşam çizgisinde, “Yurtta sulh” sırrına, varmaktır.
Dünyada sulhu ise süper güçler demokrasi muskalarıyla getirmeye çalışmaktadır zaten.! Ünlem.
Yurtta sulhun üzerinde bir realite gerçek olabilir mi?
Ruhlar aleminde annelerle başlayıp, annelerle devam eden, bu yurdun ismi de, ancak, ANADOLU olur.
Bu rozet, afiş ve pasif söylemlerin dışında, Allah için, Vatan için, Bayrak için, Millet için çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anneler günü de bu çalışmaların bir tanesidir.
Yalnız bu çalışma,
Çiçek, hediye, parfüm, diş macunu, diş fırçası uygulamalarını aşmalı, içerikli, samimi davranışlar ile 365 gün sürmelidir.
Her sene aynı günde anneyi klasik övücü sözlerle tekrarlayarak, ne anne, ne de anne sevgisi yüceltilebilir.
İnsanoğlu anneye ağır gelecek söz söylememeli ve söyletmemelidir.
Anneye ağır gelecek söz söylememek insanın elindedir.
Ancak söylettirmemek ise, evladın bütün varlığının mükellefiyetindedir.
Bu maddi ve manevi bütün boyutları içerir.
Tebessüm vesilesi olan, nükte olan,“vatan mehmet’in anasıdır” fıkrası, aslında bir özdeyiştir. ANADOLUYU yaratan anaların “vatan” tarifidir.
“Tarifler” uygulanması ve netice alınması için ariflere, irfan sahiplerine ihtiyaç vardır.
İrfan, yalnız boğazdan giren rızık değildir.
İlimdir, ferasettir, dirayettir, basirettir.
Özgürlük ve bağımsızlık “tüm anaların cephesinde” teşekkül eder.
Sevmek için iştiyak gereklidir.
İşte anne aşkı, vatan aşkı bu noktadan sonra layık olan insanları yüceltir.
Her şeyimiz için, her şeyimiz olan yüce varlık anne, ana kendisini bildikçe evlatlarına bu gerçekleri bildirecek ve belletecektir.
Bu duygu ve düşüncelerin kilometre taşları olan vesileler ANADOLU’nun layık olduğu yükselişin temel taşlarıdır.
Millet denen bir bütünün parçaları olan bizler bu zihin ve imanı paylaştıkla bir bütün oluruz.
Geleceğin bütünleşmesinde, herkesin hepimizin anneler gününü kutlarım.
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER