“İnsan yaratılırken duygusal ve sosyal özellikleri hamuruna konmuştur. Vazgeçilmez duyguları da “sevmek ve sevilmek”tir.
“Evlilik bir tedavi süreci değil, bir paylaşım sürecidir”.
“Sosyal ilişki-duygusal ilişki-fiziksel ilişki-düşünsel ilişki” bütün bunların toplamı “ iletişim” göz ardı edilen, düşünmek istenilmeyen de bunlardır.
“İnsan yaratılırken duygusal ve sosyal özellikleri hamuruna konmuştur. Vazgeçilmez duyguları da “sevmek ve sevilmek”tir. Bu nedenlerle insanlar, hem kendisini, hem de muhatabını iyi tanımak durumundadır.
Ve işin en üzücü tarafı da, ilişkinin ne demek olduğunu bilmeden ilişki yaşıyor, her defasında da hüsrana uğruyor, acı çekiliyor olunmasıdır.
Duygularımızı, düşüncelerimizi ifade etme yolu ve yöntemimiz hal-hareket ve dokunma gibi anlatma ve aktarmamız ile ve bu şekilde alışverişte bulunmamızla ilişkilerimizdeki başarılarımız arasında doğru orantının olduğunu bilmemiz, ve bunu önemsememiz gerekir.
Bunun için de “paylaşmak ve aktarmak” esastır. Bu bir alışveriştir.
En önemlisi, samimi duygularla, konuşarak, yüz-yüze yapılmasıdır. Maalesef tercih edilen yöntem “telefon”..
Evlilik kişinin değil,kişilerin mutlu olması üzerine olmalıdır.Ben değil,biz mutlu olmalıyızdır.
Sadece sorunlarımızın çözümü, psikolojik problemlerimizin azalması, kendimizi güvende hissetmemiz, kaygılarımızın, kuruntularımızın,korkularımızın azalması için yaparsak,mutsuz olmamız kaçınılmazdır.
Evlilikte beklenti çok ise, direkt beklenti içindeysek, bu,kalitesiz bir beraberliktir. Evlilik doktorculuk oynamak da değildir. Çünkü evlilik bir tedavi süreci değil bir paylaşım sürecidir. Aynı zamanda evlendiğiniz kişi doktorunuz değildir.
Evlilik hayal kırıklığı üzerine yürümemelidir,ve zorunlu tahammül edişler olmamalıdır.
Onun içindir ki, kurallar açık, ne istediğimizi hem biz, hem de karşımızdaki bilmelidir.
Duygularımızı ifade etmemiz bizi güçsüz duruma düşürmez.”…
Duyguların ve düşüncelerin samimi ,İnsanların birbirlerini ve birbirlerinin ailelerini sevmeleri,saymaları dileğiyle.
DİĞER ADRESLER 
