KÖŞE YAZILARI | TÜRKMEN İŞCAN

Serenad Zamanı

Hava çok güzel... Sevgilimle Santralistanbul’un disiplinsiz çimenlerinin tadını çıkarıyoruz. (Türkmen İşcan)
 
   
 
 
     



Hava çok güzel... Sevgilimle santralistanbul’un disiplinsiz çimenlerinin tadını çıkarıyoruz. Güneşi tenimize yediriyoruz. Tenimi çimenlerin gıdıklamasından korumak için dizlerine emanet ediyorum. Sesini çıkarmıyor. Aynı tempo ile kitabı okumaya devam ediyor. Sesi hikayenin hüznüne uygun kısa iç geçirmelerle kesintiye uğrasa da susmuyor. Günümüzle geçmiş arasındaki yarı gerçek yarı hayali dramın parçası olmayı sürdürüyoruz.

Zülfü Livaneli Serenad’ı yazarken; tüm yıkımıyla 2. Dünya Savaşı’nı bize hatırlatacağının ve hiç savaş görmemiş nesilleri umutsuzluğun hüznü ile tanıştıracağının bilincinde miydi acaba? Bildiğim tek şey; sevgilim ve ben 2. Dünya Savaşı’ndan nefret ediyoruz.

Aslında ikimizde bu kitabın “geçmişten ders çıkarmak ve gelecekte aynı hataların tekrarlanmaması” dileğinin bir parçası olduğunun farkındayız. Zalimce katledilen Yahudiler’in, Polonyalılar’ın, Fransızlar’ın ve sadece orada oldukları için ölenlerin yasını tutuyoruz. İnsanın doğduğu ve olduğu şey için katledilmesi düşüncesi bizi kahrediyor.

Gerçi tarih boyunca milyonlarca insan hayatı maruz kaldıkları kıyım, katliam ve soykırımlarla sona ermiş. 2. Dünya Savaşı’nda yaşananların içimizde bu denli canlı olmasının nedeninin milyonlarca dolarlar harcanarak yapılan filmler olduğunun da farkındayız. Yine de bir toplumu parçalara ayıran katliamın acısını içimizde hissediyoruz.

Belki Bosna, Afganistan, Filistin ve Irak’ta katledilen milyonlarca insanın, onları hatırlatacak, onurlandıracak ve yaşadıkları acıları tüm dünyaya haykıracak sermayeye sahip halkları olsaydı; onlarla da empati kuracak ve Serenad’ı okurken duyduklarımızı, onlar hakkında okurken veya seyrederken de yaşayacaktık.

Kesinlikle Yahudiler’in yaşadıklarını paylaşmaları ile bir sorunum olmasa da; tek ortak bir acının yani yok edilmişliğin acısının din, millet ve renk ayrımı gözetilmeksizin paylaşılmasından yanayım. Çünkü bu tek bir insanın değil, insanlığın acısı. Bana göre ise insan olmak veya insanlık; paylaşmak ve paylaşmayı bilmekten bir halkalar bütünü.

Aklımdan tüm bunlar geçip giderken sevgilimin sustuğunun farkına varıyorum. Bana bakıp gülümsüyor. Sanırım yine aynı şey oldu. Düşüncelerim farkında olmaksızın onun düşünceleri ile aynı frekansı yakaladı. Şu anda tamda aynı noktadayız. Paylaşmanın insanlığın temel unsuru olduğunun bilincinde birbirimize (bizim paylaşımımız olan) aşkla gülümsüyoruz.


TÜRKMEN İŞCAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>