Onun ailesi ile ilk randevu
Sevgilinizle ilk randevunuzu hatırlayın. Ne giyeceğim acaba soruları, kuaförde harcanan zamanlar, nasıl davransam kendimi nasıl anlatsam telaşı.
Bu sadece aşkta mı böyledir? İşteki ilk gününüzü hatırlayın, yada okuldaki yada başka bir arkadaş grubundaki ilk gününüzü. Göreceksiniz ki ilk randevular hep endişeli, hep özenli ama bir o kadar da siz olmaktan uzaktır. Giyiminizle, tavrınızla kendinize bir rol çizer onu oynarsınız. Hele bu ilk anlarda; hani, karşımızdaki gerçek bize tam anlamıyla yabancı ve savunmasızken içimizdeki aktrist de kariyerinin doruk noktalarına varır. İster küçük bir hanımefendiyi oynayın, ister ciddi, ağırbaşlıyı... Senaryo, oyun ve tek seyirciniz sizin tutsağınızdır artık. Senaryonun tek yönetemeyeceğiniz kısmı ise sonudur. Çünkü hatırlanması gereken şu ki, bu oyun tek taraflı, sadece kadınlara has bir şey değildir. Karşınızda da aynen sizin ruh haliniz içinde, sizi etkilemeye çalışan bir erkek vardır. Belki yöntemler değişik ama amaç hep aynıdır, iyi bir etki bırakmak... Biz oyuna parfümümüz, manikürlü ellerimiz, fönlü saçlarımızla start verirken onlar da jöleli saçları, sinek kaydı traşları, bembeyaz gömlekleriyle tam karşımızdadırlar. Yataktan kalktığınız halinizi düşünün, ya da bir hemcinsinizle buluşmaya giderkenki halinizi... Sonra karar verin bunun bir oyun olup olmadığına. Türk filmlerini hatırlasanıza... Filiz Akın ağzında sakızı, yayvan konuşmasıyla nasıl da basit bir sokak kızı gibi tanıtmıştı kendini Kartal Tibet'e. Ama sonunda içindeki o duygulu kadının görünmesine engel olamadı. Bu sahnelerde kendimizden birşeyler bulmamız ise inanın hiç tesadüf değildi, insanlar kendileri için, aileleri ve çevreleri tarafından belirlenmiş öyle çok role zorunlular ki... Okulda uslu bir öğrenci, işte başarılı bir erkek, ailede cici kız, ateşli bir aşık, anlayışlı bir eş... Tüm bu sınırların ötesine, bu küçük oyunlarla geçmek, geçici de olsa güzel. Ama unutmayın yine de büründüğünüz rol sizi en fazla bir iki hafta sarmalayacaktır, daha fazla değil. Eninde sonunda kişiliğiniz gerçek yönleriyle gün ışığına çıkar, ilişkiniz dış etkenlerden sıynlıp, içe, şize döndüğünde ise artık set dışındasınızdır. Tüm makyajınız silinmiş, gösterişli giysileriniz dolaba kaldırılmıştır. Maskeleriniz, başarı öyküleriniz, abartılı espirileriniz, spor arabanız olmaksızın da birlikte mutluysanız, gerçek bir ilişkiniz vardır artık. Ve tabii onunla dışarı çıkarken ne giyeceğim, nasıl hareket edeceğim diye panik olmuyorsunuzdur. Çünkü o sizi her halinizle tanıyor ve seviyordur zaten. En çok bir ay öncesine kadar bir yabancı olan bu adamın yanında şimdi kendiniz olmanın tadı da bir başka güzeldir.
Mutlu sonlara gebe ilkler
Bir işiniz vardır hem de ilk gününü çoktan atlattığınız... Ve yine ilk çıkış sendromunu çok,gerilerde bıraktığınız bir ilişkiniz. Ama ilkler olmadan geçer mi bu hayat? İlklerin bittiği yerde sonlar başlamaya mahkumdur. O yüzden stresli de olsa onları yaşamaktan kaçmayın. İyi giden bir ilişkinin de içinde mutlu sonlara gebe ilkler yaşanır. Ailesiyle ilk tanışmalar gibi... Onunla ilk randevuyu atlatmışsınızdır ama önünüzde geçilmesi çok daha zorlu bir etap vardır. Ne de olsa iki genç insanın kendilerini birbirlerine ifade edişi hem daha kolaydır, hem de daha özgür. Ama unutmayın ki, sevgilinizi ne kadar iyi tanıdığınızı düşünürseniz düşünün, ailesini tanımadan, onlarla olan diyaloğunu, hatta ev yaşamını görmeden bundan asla tam anlamıyla emin olamazsınız. Bir insan, kendini nasıl yetiştirmiş, kişiliğine neler katmış olursa olsun ailesinden gelen temel özellikler hayat boyu bir gölge gibi onu takip eder. Bu gölgeleri aydınlatmanın yolu ailesiyle tanışmaktan geçiyorşa eğer, bir kez daha strese evet demelisiniz. Dışarıda maçoluğuyla tanınan, sert bir adamın, annesinin, "pilavından bir kaşık daha ye" ısrarları karşısında ezilip büzülüşlerine şahit olmak gibi eğlenceli yönleri de var bu durumun. Hem her şey sadece kapıdan çıkıncaya kadar kötü. Kapının dışında, ogullarının sevdiği kızla tanışmayı bekleyen bir aile bekliyorken, durum ne kadar kötü olabilir ki zaten?
DİĞER HABERLER
Stres Kıyamet Harcamasına (Doom Spending) Yol Açıyor
Gereksiz alışveriş, geçici olarak iyi hissetmek için yapılıyor….
“İstanbul’da ‘Kahveye Aç Gözlerini’”
“Tommy Hilfiger 2016 Sonbahar Kadın Koleksiyonu”
“22.Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nin Resmi Afişi Seçildi”
“2 ayda sigara bıraktıran mucize ilaç ”
“Sıra Dışı Hikayesiyle Merakla Beklenen ‘Yarım Kalan Aşklar’ Dizisinin İlk Tanıtımı Yayınlandı”
“Tommy Hilfiger 2015 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu”
“3.Uluslararası Kayseri Altın Çınar Film Festivali İçin Geri Sayım Başladı!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32