DİĞER HABERLER

Reiki yolla bana, börekler açayım sana

"İnsanın evinde Reiki yapan birinin olması ne güzelmiş" İlknur Akgül Ardıç'ın yeni yazısı...
 
   
 
 
     
EPISODE 1

İnsanın evinde Reiki yapan birinin olması ne güzelmiş Allahım Yarabbim.
Ailece günlerdir Reiki ile yatıp Reiki ile kalkıyoruz. Babamın amansız hastalığı için bir arkadaşım tavsiye etti. Adını ilk duyduğumda pek ilgilenmediğimi itiraf etmeliyim. Daha doğrusu Hürriyet’te çalışırken bu tip Uzak Doğu felsefeleri ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini o kadar duymuş ve haber yapmıştım ki, artık böğğğğğğğ gelmişti. Daha da kötüsü birkaç ay önce Okan Bayülgen, Seren Serengil’in kendisine yolladığı Reiki ile dalga geçmişti. Kim ne derse desin Türkiye’deki ender zeki insanlarından Bayülgen bence; dolayısıyla benimle dalga geçmesini de istemem.

Uzak Doğu kökenli felsefelerin düsturunda “sakin ol, pozitif ol, ol da ol” olduğu için bana pek uymuyor. Sinirliyim ben kardeşim sinirli; olamam sakin makin. Şimdi efendim, vakti zamanında bir yogi (Yoga yapanların erenlerine deniyor) ile röportaj yapmıştım. Adını söylemeyeyim, o kendini bilir! Adam o kadar sakindi ki, bana hiç gerçekçi gelmemişti. Ne zaman patlayacak diye bekledim; olmadı hiçbir şey. Şöyle bir damarına bassam da bana bir tokat atsa diye düşündüm; ona da cesaret edemedim.

Hayat hikayesi de pek bir enteresandı. Yine anlatmıyorum; o kendini biliyor çünkü. Her şey iyi güzel. Ortam şahane. Klasiktir; tütsüler, uyutan müzikler, adamda sakin bir ses tonu falan. Zaten uykun geldiği için rahatlarsın. Adam bir şey yaptığından değil yani. Bir yoginin yanında (herkes yogi olamazmış bu arada; Nirvana’ya ermek bile yetmiyor sanırım. Hani Yatır Baba gibi bişi olmak gerekiyor) kendini iğrenç hissediyor insan. Sanki dünyanın en zorba ve sinirli insanısın.

Neyse yogi amca başarı ile devam ettiriyordu sakinlik testini. Ben tabi durumdan rahatsız! O sırada kıyıda köşede hayalet gibi gezinen Uzak Doğu’lu karısı gözüne ilişti adamın.
“Bize bir çay koysana la!” olmasa da, şöööyle elinin tersi ile hatunu kışkışlayıp, benzeri bir cümle kurdu. Aha dedim işte budur! İşte bizim maço Türk erkeği. Yok arkadaşlar yok; bir Türk erkeği erenlere de karışsa Türk erkeğidir işte. Oh be dedim, şöyle kendine gel işte. Beklediğim hareketi görünce karşıdan içim bir rahatladı ki sormayın. Tokadı da yemeden çözdük işi anlayacağınız. Alışmışız biz öküzden bozma Türk erkeklerine, diğer türlüsü gerçekçi gelmiyor bize. Yanlış anlamayın böyle adamları seviyoruz demiyorum; öküzleri de sevmek durumundayız ama değil mi?

Bak ne anlatıyordum yine lafı nereye getirdim; ama durun bitireyim bari. Adam karısını kışkışlayınca yandık dedim, geliyor yine bir bitki çayı. Sağlıklı mağlıklı kardeş; sevemedim bir türlü ve sevmeyeceğim de. Adamın gözünün feri sönmüş bitki çayı içmekten. Et ye hocam biraz et; rengin yerine gelsin azıcık. Kahve iç, yak bir cigaralık falan. Ama adam bu işin dersini verip (yoga) para kazanıyor elbet. Herkes gittikten sonra ikisi de hala sakin mi çok merak ediyor insan. Yoksa kırıyorlar mı Buda heykellerini birbirlerinin kafalarında?

Devam edecek...

ilknur@cosmoturk.com






Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>