Geçtiğimiz günlerde Dünyaca ünlü pop yıldızı Ricky Martin ‘eşcinsel’ olduğunu kişisel web sitesinden tüm dünyaya duyurdu. Ünlü yıldızın cinsel kimliğini açıklamasının ardından akla hemen şu soru geldi: mesleki başarı cinsel kimliğin önüne geçtiğinde acaba ‘cinsel ayrımcılık son bulur mu?’
Birçok eşcinsel, travesti ya da transeksüel başka işler yapamadıkları ve toplumdan dışlandıkları için adeta seks işcisi olmaya mahkum ediliyorlar. Bundan hem toplum hemde devlet zararlı çıkıyor. Bu kişiler kişisel yetenekleriyle toplumda değişik alanlarda çalışsalar ve devlete vergilerini ödeyerek hem kendilerine hemde topluma faydalı birer birey olarak yaşamlarını sürdürseler fena mı olur? Tıpkı Bülent Ersoy, Zeki Müren, Cemil İpekçi, Ricky Martin, Elton John, Dana International, George Michael, Ruppert Everet gibi...
Oysaki daha düne kadar Bülent Ersoy bile dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in talimatıyla bir süre sahneye çıkma yasağına maruz kalmadı mı? Bülent Ersoy bir transeksüel. Tıpkı Eurovision şarkı yarışmasında ülkesini başarıyla temsil eden şarkıcı ‘Dana International’ gibi. Sizce Bülent Ersoy bizi Eurovision’da temsil edemez mi? Temsil etmesine transeksüel kimliği engel mi?
Ya da büyük şehirlerde, yol kenarlarında vücudunu pazarlayarak para kazanmak ve yaşamını sürdürmek zorunda kalan birçok travesti ve transeksüel, Bülent Ersoy gibi bir şes sanatçısı, Cemil İpekçi gibi bir moda sanatçısı olamazlar mı? Veya cinsel kimliklerinin altında ezilmeden toplumun farklı alanlarında vücutlarını satmadan yeteneklerini ve emeklerini farklı alanlarda kullanarak yaşayamazlar mı? Cinsel kimlik bir tercih ya da zorunluluk olabilir, ancak seks işciliği bir zorunluluk olmamalı. İnsanlar 21.yy’da, seks kölesi olarak çalışmak zorunda kalmamalılar…
Uzun yıllar gerek Londra’da gerekse Türkiye’de yaşamış ve çalışmış bir Psikoterapist olarak klinik deneylerimden ve seks işcisi olarak çalışan birçok travesti, transeksüel ve eşcinsel danışanlarımın anlattığı deneyimlerden onların yaşamlarının hiçte kolay olmadığını biliyorum. Kaldı ki aralarında çok iyi eğitim almış, bir kaç yabancı lisan bilen ve bir kaç üniversite diplomasına sahip olanların seks işciliğinden daha fazlasıyla topluma faydalı olmalarına olanak tanımak bu kadar mı zor?
Yine geçtiğimiz günlerde Bursa’da İrem takma adlı bir travesti ne yazık ki bir cinayete kurban gitti. Cinayetin faili tutuklandı ve ceza evine kondu. Peki ya İrem takma adlı travestinin annesinin feryadına kim çare olacak ve acısını kim dindirecek? Belki de İrem fuhuş yapmak zorunda olmasaydı şu an hayatta olacaktı ve bizler bir annenin feryadı kulaklarımızda çınlamayacaktı. Herkesi artık dünyanın gerçeklerini görmeye ve gözümüzdeki at gözlüklerini çıkarmaya davet ediyorum. Her türlü ayırım son bulsun. Kimse ölmesin. Öldürülmesin. Başka annelerin yüreği yanmasın…Unutmayalım ki hepimizi bir anne dünyaya getirdi. Kim ister annesi çaresiz çığlıkların kurbanı olsun? Ya da kim ister ki evladını genç yaşta kara toprağa versin? İşte bunun için her türlü ayırımcılık son bulsun…Unutmayalım; hepimizi dünyaya bir anne getirdi.
Bir kez daha sizlerle paylaştıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık. Hoşça kalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında.
Çağatay Öztürk
Psikoterapist
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER