KÖŞE YAZILARI | FERHAN PETEK

Aşkın Her Hâli

Aşk şımartır bizi. Uzun süre bekleyip de tam gelmeyecek artık dediğimiz kişi bir gün çıkıverirse karşımıza... (Ferhan Petek)
 
   
 
 
     

Aşk şımartır bizi. Uzun süre bekleyip de tam gelmeyecek artık dediğimiz kişi bir gün çıkıverirse karşımıza, o yokken nasıl kıvrandığımızı yalnızlıktan, nasıl ağladığımızı gecelerce, bıkışımızı hayattan, unutur şımarıveririz. Kim bilir belki de bir tür BULDUMCUK oluruz. Yapmadığımız kaprisleri yapar, olmadığımız gibi davranırız. Aşk karşılıklı saçmalamaktır belki de. Tadını çıkaralım, hazır bizi her şeyimizle kabullenen biri varken, acısını silelim umutsuz kaldığımız günlerin diye fazla yükleniriz belki de sevdiğimiz seçtiğimiz kişiye. Tadını çıkaralım deriz ama tadı tuzu kalmaz aşkın. Çok zorlayınca elbet kopacak bir yerden; kendi kendimize incelttiğimiz yerden.

‘Sevdiğini söylemese beni sevmiyor musun?’ diye sıkıştırırız onu. Söylese, söyleme ispatla deriz. Hediyelere boğsa bizi, bir haltlar mı karıştırıyor acaba? Suçluluk duygusuyla mı alıyor? Diye hem kendimizi hem onu yer bitiririz, içinden gelmiş olabileceğini hiç hesaba katmadan. Evlenmek istese ya doğru kişi değilse, ya daha iyisi varsa beni bekleyen bunalımlarına gireriz. Sanki o gelene kadar kapımızın önünde aşk sırası varmış gibi…

O kadar zor gelir ki insanoğluna sadece yaşayıvermek, illa sorun çıkaracak, yoksa varmış gibi davranacak hem kendine hem ona zehir edip bitirecek zar zor, uzun zaman sonra bulduğu sevgiyi. Sevgi değil belki biten ama bir şeylerin bittiği ve elveda demek için yettiği kesin. Yoksa bu kadar ilişki neden bitsin? Etrafımızdaki biten aşklardan kaçının gerekçesi mantıklı ki? Bir aşka başlarken ne halde olduğumuzu, ne umutlar ne hayallerle yola çıktığımızı unuttuğumuzda şımarır, yolumuzu sonra da onları kaybediveririz işte. Döner başa ağlar, sızlar, dövünür, sözler verir yeni bir umut doğunca aşk adına hepsini unutuveririz. Aşk kısır döngülerin hep döndüğünü unutup, şımarmaktır.

‘Git’ deriz birilerine. Giderse ‘ne de kolay kabullendi ayrılığı, demek sevmemiş beni hiç, demek çoktan gözden çıkarmış beni’ deriz ama gitmezse de ‘yapıştı kaldı istemiyorum işte neden ısrar ediyor? Beni sevse beni anlar, güzel anılarla yetinir mutluluğumu isterdi’ deriz. Peki, ne yapsın bu git dediklerimiz?
Gidince onlar koyar bu bize. Sanki biz seçmemişiz bunu, ağzımız git demiş de kalmasını beklemişiz gibi. Yoksa gerçekten öyle mi? neden yaparız ki bunu? Duygularımızı dile getirmek yerine önceden hiç aklımıza gelmeyenleri söyleriz bir an da. Ve o andır bazı şeylere son noktayı koyan, git diyene kadar konuştuğumuz an. Bundan sonra sıra onlara geçer ve giderler çoğu zaman. Kim istenmediği bir yerde kalır ki? Hem neden kalsın ki? Sadece sevmiştir ve karşılık değildir bulduğu, kalbimizde misafirdir o ve bunu farkına vardığında umduğunu aramadan gider, bulduğunu alıp.

Kalanlar mıdır tüm olanlardan, kavgalardan geriye elimizde, doğrumuz olan, gerçeğimiz olan? Kim kaldıysa yanımızda kalbimizde olan mıdır? Gitmemekte ısrarlı olan mıdır beklediğimiz, yoksa sadece inat mıdır yaşattığı? Bir inat uğruna verir mi insan ömrünü birine, bir inat için gider mi sonuna kadar, seviyorum der mi? ne zaman yolunu kaybetsen sana ışık olur mu? Her düştüğünde kaldırmak yerine düşmene izin vermeyen kişi olur mu bir inat için? Sana değdiğine inanmasa, hep bir yerlerde yoluna çıkar mı? Basit bir yanılgı olabilir mi yıllarca bıkmadan sürdürdüğü? Aslında sevmediğini anlar mı bir gün senin korktuğun gibi? Onu kaybedeceğine hiç inanmamışken bir anda her şey bitiverir mi? Ona izin vermek sevmesine engel olmak yerine hep peşinde olduğu bir gülüşünü ondan esirgememek, hep beklediği hayal ettiği gibi bir kere olsun aşkım demek, gözlerinin içine bakıp sevdiğini söylemek, bulduğuna inandığın sevgisine karşılık vermek, aşkına layık olmaya çalışmak, yalnızca yanında olman yetecek birine tüm sevgini vermek, yaşamak onunla ve yaşatmak mutluluğu, inanıyorsan sürdürmek, inanmıyorsan da öyleymiş gibi davranmak ne kadar zor olabilir ki? Geçmişi silip geleceğe el ele yürüyebileceğin birine kapılmak bu kadar mı zor? Cesaretse tek eksiğin zaten o sana bu cesareti vermek için yanında…

Unutmadan söyle aklındakileri, vazgeçmeden itiraf et, kendi kendini yemek yerine, gecelerce uykusuz kalmaktansa dök içini o da bilsin de o uykusuz kalsın biraz da. Sen anlat derdini bilsin yeter. Cesaret üstü dürüstlükle git yanına ve söyle. Seni kemiren duygularını, hayatını alt üst eden düşüncelerini, son günlerdeki dikkatsizliklerinin nedenini anlat ona. Seviyorum de, aşığım de ama bir şey de artık. Yıllarca içinde tuttun diye, usul usul sevdin diye kimse sana ödül vermeyecek. Kalbine gömmek mi? ölenler gömülür, hiç yaşanmamış bir aşkı, sırf söylenmedi diye nasıl gömebilirsin ki? Buna ne hakkın var? Her duygu yaşanmaya layıktır. Çünkü bizden gelir. Aşklar yaşanmak içindir ve hiçbir aşk imkânsız değildir. Zaten imkânı olup olmadığına karar verecek olan sizdeki aşkını hiç bilmeyen o kişi değil midir? Sevildiğini bilmeye hakkı vardır herkesin. Bunu ondan gizlemekle onu sevmediğinizi ispatlamış olursunuz. Kimse uzaktan sevilmez ki.

Emin olmak mı duygularından yapamadığın yoksa? Nasıl emin olunur ki yaşanmadan? Bir aşkın yakışıp yakışmadığını bize nasıl anlarız denemeden? ‘Önce emin olayım sonra söylerim’ zihniyeti bizi olacaklardan olduran. Zaman durdu sanki o seni beklerken. ‘Olmayacak duaya âmin denmez’ öyle mi? olup olmayacağına kim karar verecek peki? Bu kararı tek başına alma yetkisini kim verdi size? Aşk iki kişi yaşanır o kadar. Siz ‘âmin’ deyin gerisi gelir.

Olmayacakları olur yapmak en azından buna emek vermek ne kadar zor olabilir ki? Hem sevgi emek değil midir? Emek harcanmayan bir sevginin değeri ne kadar bilinebilir ki? Bunu anlamak bu kadar mı zor?

Twitter: twitter.com/#!/Fername


FERHAN PETEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>