KÖŞE YAZILARI | HİKMET SUNER

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Dünya Kadınlar günü, sadece kutlamalarıyla, anmalarıyla kadın sorunları çözümlenemez. (Hikmet Suner)
 
   
 
 
     

Sosyolojik açıdan, bilgim, duygum, heyecanım, hedef ve taleplerim doğrultusunda kişisel görüşlerimi sunmak istiyorum.

Dünya Kadınlar günü, sadece kutlamalarıyla, anmalarıyla kadın sorunları çözümlenemez. Çözümlenmesi dahi düşünülmemelidir.

Yaklaşım, yanlış olursa, çözüm ve cevap daha yanlış olur.

Şerefli yaratılan insanın hakları,Allah indinde ve kanunlar nezdinde bilinmektedir, bildirilmektedir.

Bu hak ve hukuku, özümsemek, sindirmek yani kabul etmek ve karşısındakine teslim etmek, şerefli insanların, net özelliklerindendir.

Pazarlık, anma ve kutlama tali konudur. İşi geçiştirmektir.

Her kişinin, her insanın, her türlü imkan ve neticeden faydalanması, bunu istimal etmesi, esas olmakla beraber, buna, saygı duymak “asıl” dır.

Cinsiyet ve cinsiyet farkı, eşitlik, az eşitlik, çok eşitlik, ayrıcalıklı eşitlik, konuya yanlış yaklaşımın, eksik yaklaşımların tabi neticesidir.

Şöyle ki;

2013 senesine gelmişiz, hala bayanlar voleybol takımı mı, kadınlar voleybol takımı mı, bunu tartışıyoruz.

Bu kısır değerlendirmeler, toplumu, kadını da anneyi de bir yere götürmez, bir yere getirmez.

Batıda, özellikle İsviçre de, düşünülemeyen ve teslim edilemeyen kadın haklarını, Gazi Atatürk, hepsinden önce, TBMM si kanun ve kararlarıyla meydana getirip, teminat altına almıştır.

Bu kanunlardan yararlanmak ise, maalesef, istismarcıların vicdanına terk edilmiştir.

Çünkü, Gazi Atatürk, Türk kadınını, milli eksikliğimizin tamamlanması, milli imkanlarımızın bütünleşmesi için, reçete ve çözüm olarak görmüştür.

Böyle olmasaydı, Cumhuriyet eksik olurdu.

Kadın, Atatürk'ün noktayı nazarından, milletin ve Anadolu'nun, Anası, bacısı, ablası, teyzesi, anneannesi, halası sıfatlarıyla değerlendirilip, hakkının teslim edilişidir.

Atatürk kadınının, hiç kimse ve kurumdan, şefaat talep etmesi düşünülmemelidir.

Sözler ve laflar, uygulamalı haklar, fiili durum meydana getiremez.

Şefaatin, talep edileceği, kaynak ve usuller apaçıktır.

Halk özdeyişi;

"Ağlamayan çocuğa meme verilmez" der.

Susturmak için mı bu? Ağlamamak suç mudur?

Lütfen önce kadınlar, bu dengelerini bilsin ve kursun.

Yeter ki dürüst olalım.

Türkiye Cumhuriyeti kanunları bunun için yeter ve artar.

Talep ve hareket, mücadele demektir.

Büyük neticeler ve haklar müşkülleri yenebilenlerindir.

Türk kadını bu güç, kuvvet ve kudrete sahiptir.

Saygılarımla.


HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>