İŞİNİZ – EŞİNİZ – ARKADAŞINIZ
Hayat arkadaşınız;
“Uzun süre beraber olduğunuz, çok parası, arabası, evi olan, iş-güç sahibi, şöhretli, tanınmış kişi midir? Bu özelliklere sahip olan herkesin, çok mutlu olduğunu mu zannediyorsunuz?.
Onların hayatlarına, imkanlarına, evlerine, her şeylerine özeniyor musunuz?.
Para her şey midir? Çok parası olanların hepsi bahtiyar mıdır? Onların problemler yok mu sanıyorsunuz? Boşanmıyorlar mı? Hastalanmıyorlar mı?
Unutmayın herkesin hayatı kendisinedir.
Herkesin, kendisine göre ehemmiyet arz eden, problemleri vardır. Başkalarına asla özenmeyin.
Ve,
Her şeyin hayırlısını isteyin..
Aslında fikirlerinin uyuştuğu, yaşam tarzlarının uygunluk gösterdiği, aynı şeylere güldüğünüz, birbirinizi güldürdüğünüz, birbirinizin konuşmasından, hareketlerinden zevk aldığınız, birbirinizi tamamladığınız vedestek verdiğiniz, ahenk içinde olduğunuz, aynı anlayış içinde duygu-düşüncelerin yakın olduğu, iyi günde-kötü günde ve zor anlarında yanında olacağını bildiğin, ittifak içinde, rekabetin olmadığı, saygın, sıkıntılarını-sevinçlerini paylaşabileceğin, aklına-fikrine-bilgisine-kararlarına-tavsiyelerine, olaylara bakış acısına güvendiğin, fikir alışverişinde bulunduğun, fikirlerine saygı duyan, sıkılmayacağın, küskünlüğünü-sıkıntını sevince dönüştürebilen, çözüm bulabilen, eğlendirebilen, seni tanımaya çalışan, bu konuda çaba sarf eden, iyi niyetli ve ne demek istediğini algılayan, kendisini iyi tanıyan ve tanıtan, aynı zamanda iyi bir arkadaş, dış görünüşten başka şeylere, özellikle manevi yöne önem veren, karşısındakini olduğu gibi kabul edebilen olgunlukta olan birisini eş olarak düşünebilmelisin.
Böyle birileri mutlaka vardır.
Yeter ki inan ve ne istediğini bil ve kendini iyi tanı.
O zaman iş çıkışı evine koşa-koşa gider, ailenle birlikte olmaktan zevk alır, yaşama daha da bağlanırsın.
Seni evinde özlemle bekleyen, kendine dahi fark ettiren ev halkı karşılar. O öyle bir andır ki, “oh evime geldim,çok şükür” dedirtir., Bu güzel duyguları hissettirmek da aile bireylerine düşer. Bunun için de doğru seçim şarttır.
Evin senin cennetin olur.
Kapını kapar, cenneti yaşarsın. Esas olan bunu sağlayabilmektir. Önemli olan “o’nu,muhatabını fark edebilmek” tir. Maalesef nasıl yanlış eş seçiyorsak, yanlış arkadaş ve iş de seçiyoruz.
İş deyince aklımıza “rahat” iş geliyor. Ve ya “çok para kazandıran”.
Doğru iş, rahat iş değildir. Çok kazandıran iş de değildir.
Yazın terlemeyeceğin, kışın üşümeyeceğin bir yer de değildir.
Sabahleyin kalktığında gitmekten üşenmeyeceğin, ayaklarının geri geri-gitmediği, koşa-koşa gittiğin ve randımanı artırdığın, benimsediğin iştir.
İşinle bütünleştiğin yerdir. Orada bulunmaktan, orada çalışmaktan zevk aldığın yer, doğru iş, doğru tercihtir.
Çalışma arkadaşlarıyla ilgili tutum ve davranışlar ahengin önemli bir parçasıdır.
Sırf para kazanmak amaclı çalışmalar insanı yıprattığı gibi zevk vermez.
Üstüne para aldığın ama isteksiz çalıştığın, zevk almadığın yer ve iş insana adeta cezadır.
Evinde ve işinde mutlu olan daima mutludur. Bütün bunlardan sonra, kariyer, para düşülmelidir.
Doğru arkadaş seçimine gelince,
Benim çok arkadaşım var demek ve arkadaşlarının çok olması doğru arkadaşlar seçmiş olduğunuzu göstermez. İspatı bu değildir.
Güzel günlerdeki arkadaşlıklar geçicidir. İyi günde pek çok arkadaşın olabilir. Bu da gösterge değildir.
Mutluluklarının yanında acılarını da paylaşabildiğin, doğru fikirlerine ihtiyaç duyduğun, doğru ve faydalı şeylere yönlendiren, her zaman yanında bulunmasını istediğin, ona güven duyduğun, madden değil, manen seni zengin eden insanlar doğru arkadaştırlar.
Bu özelliklere sahip olan insanlar, senin daim dostun olan ve iyi gününde sevinen kötü gününde üzülenlerdir”..
Devamı haftaya...
Hikmet Suner
hikmetsuner@yahoo.com
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER