Ne kadar çok yaz vardı; boşuna geçirdiğim...
Hayatı ıskalamanın ilk yolu yazları ıskalamaktır...
Hayatı ıskalayacak kişi önce yazları ıskalar...
Ne doğru düzgün bir yaz planı...
Ne keyfinle yaşayacağın bir tatil heyecanı...
Ne de kıpırtısı bol hayallerle dolu bir yaz rüyası...
Günlük hayhuyun içinde, “herkes bir yerlere gidiyor biz nereye gitsek” serzenişlerinde, içinde heyecan yaratmayan, yeniden doğacağını hissettirmeyen, kıpır kıpır tazelemeyen ne ıskalanmış yazlar geçirir insanoğlu...
Yazı ıskalarken aslında hayatını ıskaladığının farkında mıdır acaba?..
***
En çok heyecan duyduğum yazlar çocukluk yazlarımdı...
Okul bitiyor, oyun başlıyordu...
Günlerce, haftalarca, aylarca...
Kıpır kıpır olurdu içim, okul bitince...
O zamanlar bilmiyordum ki hayatın en mutlu anları aslında o kıpır kıpır olduğun, umutla önüne baktığın, alacağın keyiften için için heyecanlandığın anlardır...
Esasen umutlandığın anların çokluğu yaşamındaki mutluluğu belirler...
Sol açıktan götüreceğim toplar, üteceğim ve ütüleceğim misketler, akşam saatlerindeki kukalı saklambaçlar bütün bir ilkokul yazlarını dolu dolu geçirdi bana...
Sonra yazlar yaz olmaktan çıktılar...
O eski heyecandan uzaklaştılar...
Öldürülen ilk yazımın katilleri annemle babamdı...
İstanbul’un bilmediğim bir yakasının bilmediğim bir semtine gittik o yaz...
Arkadaşlarım öteki yakada kaldılar...
Yıllarca sevemediğim, alışamadığım bir çevrede yaz aylarımın ırzına geçildi...
Oraya gidecekken artık ne bir heyecan, ne bir kıpırtı, ne bir umut, ne de bir mutluluk duyuyordu yüreğim...
Yazlar cinayete kurban gitmeye başlamıştı birer birer...
***
Lisede ve üniversitede bir ara hareketlendi...
Yaz katillerinden silkelendi...
Londra’da, Paris’te, Berlin’de biraz nefeslendi...
Yeni yerler, yeni hayatlar, monotonluktan uzak heyecanlar, tatlı aşklar, hafif kıpırdanmalar, esrarengiz mekanlar, yazı yaz yaptılar...
Yeniden hayata heyecan kattılar
Yaşamı zenginleştirdiler...
Varoluşu yaşattılar...
Dayanılmaz hafifliği hissettirdiler...
Sonra yeniden başladı yaz cinayetleri...
Kısa süren evlilik yılları ve sonrası...
Çalışma hayatının bitmeyen temposu...
Hep yarın korkusu...
Hep daha iyi olabilme tutkusu...
Yazları yeniden doğuş mevsimi olmaktan, yenileri bulmaktan uzaklaştırdı, sonsuz bir mücadelenin ruhsuz ve heyecansız tatillerine, ya da tatilsiz mesailerine dönüştürdü...
***
Yazlar boşa geçiyordu, dolayısıyla hayat da boşa geçiyordu...
Bilmiyordum ki, esasen hayatı ıskalamak yazları ıskalamaktan geçer...
Yazı ıskalayanlar aslında hayatı ıskalarlar...
Yaz dediğin yeniden doğuştur...
Yeniden doğmayanlar ölürler...
Yeniden filizlenmeyenler, tomurcuk açmayanlar serpilip yeşillenemezler...
Yazın doğmayanlar, kışın yaşayamazlar...
Siz bu yazıyı okurken, ben uzaklara yelken açacağım...
Bu yaz hep yaptığım gibi 2-3 günlük molalara dümen kıracağım...
Bugün Eylül...
Bir yaz daha bitti işte...
Şimdi bakıyorum da ne yazlar geçirmişim boşu boşuna...
Anlamsız stresler, anlamsız kavgalarla...
Bilseydim yazları ıskalamak aslında hayatı ıskalamaktır...
Yazın doğmamak sonbaharda büyümemek, kışın ölmektir...
Geçer miydi o yazlar boşu boşuna, anlamsız stresler ve kavgalarla...
Heyecansız ve monoton molalarla...
Çocukluk günlerimin ilk yaz saatleri geliyor şimdi gözümün önüne...
Topu kapıp, futbol oynamaya koştuğum o dakikalar, sonsuz özgürlük ve mutlulukla dolu o gırgır ve şamata...
Bu yaz ilk kez uzun yıllardan sonra yaz gibi geçti...
Hoşgeldin Eylül...
*****
YİNE ÇATLAYACAK SELAHATTİN DUMAN!!!
Cumartesi Pazar’ları bakıyorum sayfama... “Bodrum’un en güzel tablosunda yerinizi alın...” diye bir ilan...
Mavi denizin sonsuzluğu ve özgürlüğünde Birtur Şirketinin yazlık evleri pazarlanıyor...
Bizim Reklam Grup Başkanı Hakan Önen telefonda diyor ki, “Tek talepleri var... Sizin yazdığın sayfada ilanı girmek istiyorlar...Başka sayfa dedik, ‘Mümkün değil, Reha Bey’in sayfası olacak’ diyorlar...”
Bütün bir yaz dönemi çalışmalarını Bodrum’daki derebeyi şatosunda geçiren Selahattin D. isimli kankama duyurulur...
Yazarlardan biri Bodrum’da yaşıyor...
Yazarlardan biri Bodrum’dan reklam alıyor...
Sanıyorum Bay Zafer M. duruma el koyacaktır artık...
Nevi şahsıma münhasır reklamcım Birtur’a teşekkür...
Bu arada sayfama diğer özel ilan vereceklere önemli not;
“Lütfen en fazla Birtur kadar ilan veriniz... Çünkü daha kısa yazı yazamıyorum... Bu bilgiyi de lütfen Aydın Doğan’a iletmeyin... Bu durumda yazı tamamen güme gidebilir, tam sayfa ilan girebilir!!!”
Reha Muhtar
rmuhtar@gazetevatan.com
REHA MUHTAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER