KÖŞE YAZILARI | SERPİL ŞAHİN

Şarkılar da değişmesin ‘aşklar’ gibi

"Nerden gelip nereye gittiğimi anımsamakta zorluk çekeceğim kadar uzun." Serpil Şahin`in yeni yazısı...
 
   
 
 
     

ŞARKILAR DA DEĞİŞMESİN ‘AŞKLAR’ GİBİ

Yine o uzun yolculuklardan biri. Nerden gelip nereye gittiğimi anımsamakta zorluk çekeceğim kadar uzun.

Ömür kadar çekilmez gelen bu yolculuklarda çoğunuzun en iyi arkadaşı hemen yan koltukta oturan tanıdığınız ya da biraz sonra tanışacağınız kişi olabilir. Ama benim için bu kasvet dolu saatlerde en iyi dost her türlü sitemde bulanabildiğim ‘mp4’üm olmuştur.

Nerden nereye olduğunu anımsayamadığım yolculuklardan bir tanesinde, radyo istasyonlarını dolanırken birden eskilerden bir tını takıldı kaldı minicik kulaklarıma…

“İste kölen olayım,
istersen öldür beni,
başkasını seversen,
inan yaşatmam seni. “

Ne kadar eskilere gittiniz; yukarıda okuduğunuz, okurken de mırıldandığınız dörtlükle?



Varoşların prensesi, bir prodüktör tarafından keşfedilir ve bir anda sahnelerin aranan prensesi oluverir. Ki bu prenses çoğunlukla ya Türkan Şoray’dır ya da Hülya Koçyiğit. Kıvrak dansları, balık etli vücutları ama en önemlisi yanık sesleri ile hayran bırakırlar kendilerine herkesi. Dans kısmı iyi hoş güzel ve kimin icra ettiği ortada da, bu ses kime ait diye merak edip içinizde araştıran oldu mu hiç?

Cevabı hemen tam da bu satırlarda ben vermek istiyorum. “Damarımda kanımsın” şarkısında da olduğu gibi eski Türk Filmlerinde sıkça duyduğumuz ses, Belkıs Özener’den başkası değil. O buğulu sesi ile çok özel şarkılar seslendirmiştir güzel sanatçı.



Müzik dünyası daha yeni yeni ısınırken Zeki Müren’den kalan sizli bizli sözlere çok geçmedi ki, mantar gibi türemeye başladı bu saplantılı aşk sözcükleri.

Zeki Müren’in sözlerinde ve sesinde nezaketten çok sınır mı vardı acaba diye düşünmeye başladım ister istemez. Bize, yani bu gününün çocuklarına, garip geliyor “Ne kadar güzelsiniz bakmaya doyamıyorum gözlerimi sizden alamıyorum.” gibi kelime dizeleri. Biz de karşı tarafa ‘siz’ diye hitap etmek ya saygıdan ya da mesafe koymaktan geliyor. O zamanlar sevgiler bu kadar saygılı mıydı, yoksa içinde gizliden bir mesafe mi vardı?

Her şeyin en belirgin sonu gibi şarkılara da sıçradı bu değişim furyası. Değişmek zorundasın, bir şeylere, birilerine ben varım diyebilmek için çağın gerektirdiklerine uymak zorundasın. Şarkılar da bizlere ayak uydurdu el mecbur. Sizli bizli sözcüklere bezenen şarkılar şimdi “Allah belanı versin”lere bulandı.

Şimdi…. Sevdiğime aşkımı ilan etmek ya da ortak bir şarkı bulmak için daha çok çabalamam gerekiyor. Ona, Murat Dalkılıç’tan “Al her şeyini yanına, benden sana ne odun olur ne de soba : )” ya da “Allah belanı versin, beni mahvettin.” ya daa “Ateşlerdeyim gel beni yak yak.” sözleriyle mi aşkımı teslim edeceğim.

Zor işimiz. Evrensel bir dil olan müziğimizdeki sözlerimizi dinlerken çoğunlukla içim acıyor. Dinleyebildiğim dinlerken de iç çekebildiğim ya da gerçekten keyif aldığım birkaç isim kaldı. Ruhumuza Bülent Ortaçgiller, Zuhal Olcaylar, Sezen Aksular değmeli. Değmeli ki, sözlerin güzelliği birleşsin şarkılarla. Değmeli ki, bugünün minikleri de öğrensinler aşklarını şarkı sözcüklerinde yaşatabilmeyi. Birbirlerine şarkı ile güzelce yaklaşsınlar. Her şeyin sihrini bozduk. En azından şarkılar orda kalsa masumca; Olmaz mı?



Bitti şarkı; yolculuğumun sona ermesi gibi. Ama şarkılar değişmesin, aşklar gibi. Şarkılar değişmezse belki yeniden sahipleniriz eski değerlerimizi…

Serpil Şahin
serpil5sahin@gmail.com
www.serpilsahin.net


SERPİL ŞAHİN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>